Orhan ÖZATİK
Köşe Yazarı
Orhan ÖZATİK
 

Pandemide Ruh Sağlığımız

  Pandemide Ruh Sağlığımız   Bu haftaki yazımda değerli bir bilim insanını ağırlıyorum. Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nermin Gündüz. Kendisiyle pandemi döneminde yaşadığımız en önemli sağlık sorunlarından biri olan psikiyatrik sıkıntılarımızı konuştuk. Kendisi İstanbul’da yaşadığı için internet üzerinden sohbet yaptık. Yaptığımız söyleşiyi aşağıda sizler için özetlemeye çalıştım.   COVID-19 salgını toplum ruh sağlığı üzerinde de küresel düzeyde ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Her gün konu ile ilgili artan bilgi ve görüş aktarımı insanların endişesini giderek arttırmış, ruh sağlığını küresel düzeyde etkilemiştir. Küresel medya, DSÖ’nün de dahil olduğu yerel ve uluslararası sağlık kuruluşları, epidemiyologlar, virologlar COVID-19’un yayılma, bulaş yolları ve ölümcüllüğüyle ilgili bilgi, öneri ve güncellemeleri yayımlamışlardır. Bununla birlikte, hâlihazırda COVID-19 tanılı ya da şüpheli hastalarda, genel toplumda, sağlık çalışanlarında ruhsal belirtilerin gözlenmesine rağmen bu enfeksiyonun ruh sağlığı üzerindeki etkileri göz ardı edilmektedir. Tüm bunlara rağmen küresel bir salgın nasıl en iyi şekilde yönlendirilebilir ve nasıl en iyi şekilde yönetilebilir? Bu tür bilgilerin kısıtlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz.   Dünya küresel düzeyde halk sağlığı tarihinin en büyük karantinalarından birini yaşamaktadır. Bu büyük pandemi sırasında güvenlik önlemi olarak çoğunlukla nüfusun büyük kesimlerinin karantina altına alınmasının önerildiğini görmekteyiz. Bununla birlikte karantina sırasında ortaya çıkabilecek stres ve stresin tetikleyebileceği olası ruhsal bozukluklar yeterince dikkate alınmamaktadır. Karantina sürecinde bireylerde yalnızlık hissi, öfke, anksiyete, depresyon, belirsizliklerle baş etme zorlukları, başta ağrılı bozukluklar olmak üzere tıbben açıklanamayan bedensel belirtiler, uyku bozuklukları ve duygusal yeme ataklarını sık gözlemledik.   COVID-19 teması nedeni ile karantinada bulunan kişilerin hem kendilerinde hastalığın bulunması, hem de aile bireylerine enfeksiyonu bulaştırma korku ve kaygısı yaşamaları muhtemeldir. Toplum sağlığı merkezi personeli COVID-19’un daha fazla yayılmasını önlemek için karantinada bulunan kişileri izlediğinden, karantinada bulunan kişilerde komşuları tarafından sosyal damgalanma ile ilgili anksiyete yaşamaları ek olarak ölüm korkusu, çaresizlik, umutsuzluk yaşamaları da muhtemeldir.   Doğal afet ve salgın gibi beklenmedik ve ani travmatik olayların erken dönemlerinde yaşanan kaygı belirtileri, öfke ve saldırganlığın ilerlemesi erken dönemde yapılan ruhsal destek müdahaleleri ile önlenebilir. Bununla birlikte, erken dönemde ruhsal müdahale yapılmazsa, bu semptomlar uzun dönemde Travma Sonrası Stres Bozukluğuna (TSSB) dönüşebilir. Bu nedenle, kaygı ve öfke belirtileri erken fark edilmelidir ve semptomların kısa sürede gerilemesi için uygun ruhsal müdahalelerin planlanması gerekmektedir.   COVID-19 salgını insanların bedensel sağlıklarını ve yaşamlarını ciddi şekilde tehdit etmesinin yanı sıra panik bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi pek çok ruhsal sorunu da tetiklemiştir.   Karantina süresince ihtiyaç duyulan malzemeler zamanında sağlanmalıdır. Hastalık belirtileri kesin ve net şekilde kamuoyu ile paylaşılmalı ve semptomları devam eden bireylerde karantina sonrasında bile ruhsal destek sağlanmalıdır. Ekonomik kaybı olan bireylere maddi destek sağlanmalıdır. Psikiyatrik hastalık öyküsü olanlarda psikiyatrik belirtilerin ortaya çıkma olasılığı daha yüksek olduğu için ruhsal destek gereklidir. Doğal afetlere bağlı anksiyete belirtileri, öfke ve saldırganlığın, uygun ruhsal destek ile kronik sorunlara dönüşmesi önlenebildiğinden, TSSB'ye ilerleme, hızlı müdahalelerin sağlanarak, bireysel ihtiyaçların karşılanması ve anksiyete ve öfke belirtilerinin tanımlanmasından sonra uygun müdahalenin sağlanması ile engellenmelidir. Şu anda toplumun önemli bir kısmı COVID-19 enfeksiyonunun tüm dünyaya bulaşmasına odaklanmıştır. Bu durum toplumun bu salgının ortaya çıkardığı psikososyal etkileri ve bireysel düzeydeki ruhsal etkilerinin görmesini engelliyor olması muhtemeldir. Bu küresel salgın kaynaklı ortaya çıkan ruh sağlığı sorunları, uzun süreli ruh sağlığı sorunları, izolasyon ve damgalamaya dönüşebilir. Toplum genelinde özellikle izolasyon / karantina önlemleri uygulanan bireyler, yoğun korku tepkisi olan bireyler ile ruhsal hastalık riski olan bireylerde psikososyal stres etmenlerini ele almak için küresel düzeyde sağlık önlemleri alınmalı ve uygulanmalıdır. Alınan önlemler ve önerilen uygulamalar tüm dünyada hem toplum genelinin hem de hastaların ruh sağlığı üzerindeki etkisine odaklanmalıdır. Geleneksel ve sosyal medyadan gelen bilgiler yakından kontrol edilmeli ve küresel olarak toplum ruh sağlığını destekleyici ruhsal müdahaleler yapılmalıdır.   Salgın sırasında ruh sağlığını korumak için belirsizlikle ve stresle mücadele etmek gerekir. Eğer sezgilerle hareket ederseniz algılarla hareket ederseniz ki hayatta algılar her şeyden önemli. Nasıl ki hayatlarımız bize olanlardan çok bize olanlara verdiğimiz tepkilerle belirleniyorsa işte bugünkü yaşadığımız virüs hadisesinde de bu virüsü nasıl algıladığımız virüsün kendisi kadar virüse verdiğimiz tepkilerle de belirleniyor. Bir tarafta öyle insanlar var ki bu virüsten hiçbir şekilde korkmadığını söylüyor ve öyle düşündükleri içinde de sorumsuzca davranıyorlar. Böylelikle bu virüsü kapma ve başkalarına bulaştırma riskini arttırıyorlar. Öbür tarafta ise virüsten çok korkarak hayatlarını virüse teslim eden insanlar var. İkisinin ortasında bir yerde durabilmeyi öğrenmemiz lazım. İnsan kaygılarını, endişelerini, belirsizliği ve bunun oluşturduğu negatif duygulara şapka çıkarmalı, saygı duymalıdır. Yani bu kaygıları küçültmeden, değersizleştirmeden bir taraftan görmek, öbür taraftan da bu kaygılara esir olmadan, insan onurunu gözeterek virüsü karşılamayı öğrenmek gerekiyor.   Değerli hocama verdiği bu kıymetli bilgiler için teşekkür ediyorum.   Sağlıcakla kalın

Pandemide Ruh Sağlığımız

 

Pandemide Ruh Sağlığımız

 

Bu haftaki yazımda değerli bir bilim insanını ağırlıyorum. Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nermin Gündüz.

Kendisiyle pandemi döneminde yaşadığımız en önemli sağlık sorunlarından biri olan psikiyatrik sıkıntılarımızı konuştuk. Kendisi İstanbul’da yaşadığı için internet üzerinden sohbet yaptık. Yaptığımız söyleşiyi aşağıda sizler için özetlemeye çalıştım.

 

COVID-19 salgını toplum ruh sağlığı üzerinde de küresel düzeyde ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Her gün konu ile ilgili artan bilgi ve görüş aktarımı insanların endişesini giderek arttırmış, ruh sağlığını küresel düzeyde etkilemiştir. Küresel medya, DSÖ’nün de dahil olduğu yerel ve uluslararası sağlık kuruluşları, epidemiyologlar, virologlar COVID-19’un yayılma, bulaş yolları ve ölümcüllüğüyle ilgili bilgi, öneri ve güncellemeleri yayımlamışlardır. Bununla birlikte, hâlihazırda COVID-19 tanılı ya da şüpheli hastalarda, genel toplumda, sağlık çalışanlarında ruhsal belirtilerin gözlenmesine rağmen bu enfeksiyonun ruh sağlığı üzerindeki etkileri göz ardı edilmektedir. Tüm bunlara rağmen küresel bir salgın nasıl en iyi şekilde yönlendirilebilir ve nasıl en iyi şekilde yönetilebilir? Bu tür bilgilerin kısıtlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

 

Dünya küresel düzeyde halk sağlığı tarihinin en büyük karantinalarından birini yaşamaktadır. Bu büyük pandemi sırasında güvenlik önlemi olarak çoğunlukla nüfusun büyük kesimlerinin karantina altına alınmasının önerildiğini görmekteyiz. Bununla birlikte karantina sırasında ortaya çıkabilecek stres ve stresin tetikleyebileceği olası ruhsal bozukluklar yeterince dikkate alınmamaktadır. Karantina sürecinde bireylerde yalnızlık hissi, öfke, anksiyete, depresyon, belirsizliklerle baş etme zorlukları, başta ağrılı bozukluklar olmak üzere tıbben açıklanamayan bedensel belirtiler, uyku bozuklukları ve duygusal yeme ataklarını sık gözlemledik.

 

COVID-19 teması nedeni ile karantinada bulunan kişilerin hem kendilerinde hastalığın bulunması, hem de aile bireylerine enfeksiyonu bulaştırma korku ve kaygısı yaşamaları muhtemeldir. Toplum sağlığı merkezi personeli COVID-19’un daha fazla yayılmasını önlemek için karantinada bulunan kişileri izlediğinden, karantinada bulunan kişilerde komşuları tarafından sosyal damgalanma ile ilgili anksiyete yaşamaları ek olarak ölüm korkusu, çaresizlik, umutsuzluk yaşamaları da muhtemeldir.

 

Doğal afet ve salgın gibi beklenmedik ve ani travmatik olayların erken dönemlerinde yaşanan kaygı belirtileri, öfke ve saldırganlığın ilerlemesi erken dönemde yapılan ruhsal destek müdahaleleri ile önlenebilir. Bununla birlikte, erken dönemde ruhsal müdahale yapılmazsa, bu semptomlar uzun dönemde Travma Sonrası Stres Bozukluğuna (TSSB) dönüşebilir. Bu nedenle, kaygı ve öfke belirtileri erken fark edilmelidir ve semptomların kısa sürede gerilemesi için uygun ruhsal müdahalelerin planlanması gerekmektedir.

 

COVID-19 salgını insanların bedensel sağlıklarını ve yaşamlarını ciddi şekilde tehdit etmesinin yanı sıra panik bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi pek çok ruhsal sorunu da tetiklemiştir.

 

Karantina süresince ihtiyaç duyulan malzemeler zamanında sağlanmalıdır. Hastalık belirtileri kesin ve net şekilde kamuoyu ile paylaşılmalı ve semptomları devam eden bireylerde karantina sonrasında bile ruhsal destek sağlanmalıdır. Ekonomik kaybı olan bireylere maddi destek sağlanmalıdır. Psikiyatrik hastalık öyküsü olanlarda psikiyatrik belirtilerin ortaya çıkma olasılığı daha yüksek olduğu için ruhsal destek gereklidir. Doğal afetlere bağlı anksiyete belirtileri, öfke ve saldırganlığın, uygun ruhsal destek ile kronik sorunlara dönüşmesi önlenebildiğinden, TSSB'ye ilerleme, hızlı müdahalelerin sağlanarak, bireysel ihtiyaçların karşılanması ve anksiyete ve öfke belirtilerinin tanımlanmasından sonra uygun müdahalenin sağlanması ile engellenmelidir. Şu anda toplumun önemli bir kısmı COVID-19 enfeksiyonunun tüm dünyaya bulaşmasına odaklanmıştır. Bu durum toplumun bu salgının ortaya çıkardığı psikososyal etkileri ve bireysel düzeydeki ruhsal etkilerinin görmesini engelliyor olması muhtemeldir. Bu küresel salgın kaynaklı ortaya çıkan ruh sağlığı sorunları, uzun süreli ruh sağlığı sorunları, izolasyon ve damgalamaya dönüşebilir. Toplum genelinde özellikle izolasyon / karantina önlemleri uygulanan bireyler, yoğun korku tepkisi olan bireyler ile ruhsal hastalık riski olan bireylerde psikososyal stres etmenlerini ele almak için küresel düzeyde sağlık önlemleri alınmalı ve uygulanmalıdır. Alınan önlemler ve önerilen uygulamalar tüm dünyada hem toplum genelinin hem de hastaların ruh sağlığı üzerindeki etkisine odaklanmalıdır. Geleneksel ve sosyal medyadan gelen bilgiler yakından kontrol edilmeli ve küresel olarak toplum ruh sağlığını destekleyici ruhsal müdahaleler yapılmalıdır.

 

Salgın sırasında ruh sağlığını korumak için belirsizlikle ve stresle mücadele etmek gerekir. Eğer sezgilerle hareket ederseniz algılarla hareket ederseniz ki hayatta algılar her şeyden önemli. Nasıl ki hayatlarımız bize olanlardan çok bize olanlara verdiğimiz tepkilerle belirleniyorsa işte bugünkü yaşadığımız virüs hadisesinde de bu virüsü nasıl algıladığımız virüsün kendisi kadar virüse verdiğimiz tepkilerle de belirleniyor. Bir tarafta öyle insanlar var ki bu virüsten hiçbir şekilde korkmadığını söylüyor ve öyle düşündükleri içinde de sorumsuzca davranıyorlar. Böylelikle bu virüsü kapma ve başkalarına bulaştırma riskini arttırıyorlar. Öbür tarafta ise virüsten çok korkarak hayatlarını virüse teslim eden insanlar var. İkisinin ortasında bir yerde durabilmeyi öğrenmemiz lazım. İnsan kaygılarını, endişelerini, belirsizliği ve bunun oluşturduğu negatif duygulara şapka çıkarmalı, saygı duymalıdır. Yani bu kaygıları küçültmeden, değersizleştirmeden bir taraftan görmek, öbür taraftan da bu kaygılara esir olmadan, insan onurunu gözeterek virüsü karşılamayı öğrenmek gerekiyor.

 

Değerli hocama verdiği bu kıymetli bilgiler için teşekkür ediyorum.

 

Sağlıcakla kalın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.