Orhan ÖZATİK
Köşe Yazarı
Orhan ÖZATİK
 

29 Ekim 1923’te Sağlık

29 Ekim 1923’te Sağlık Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda sağlık alanında yapılan reformları anlayabilmek için, cumhuriyet öncesi dönemlerde sağlık alanında nerede olduğumuzu iyi anlamak gerekir. Hekimlik müessesesi saraya bağlı hekimbaşı tarafından yönetilir, hizmetler belli bir çevre içinde götürülürdü. Anadolu torakları içinde kurulmuş az sayıda şifahane bulunurdu. Osmanlı döneminde sağlık hizmetlerinin Anadolu topraklarına daha fazla ulaştırılma çabaları 1861 yılından sonra olmuştur. İllere ve belediyelere hekim atanması koşulu getirilmiştir. Ancak illere ve belediyelere görevlendirilecek hekim yoktur. Bu sebeple 14 Mart 1827 tarihinde bir sivil tıp okulu olan Tıphane-i Amire kuruldu. 1831 yılında ilk Cerrahhane, 1839 yılında ise iki kurum birleştirilerek, Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adını aldı. İlk sivil tıp işlemleri bakanlığı ise 1870 yılında kuruldu. Bu tarihlerde henüz hekim atamaları yapılamamıştır. 1871 yılında memleket tabibi ismi altında atamaların yapılması başladı. İl merkezlerinde sağlık müdürlüklerinin kurulması ise 1913 yılına kadar yapılamamıştır. 1913 yılı itibarı ile il ve ilçelere atanan hekimlere artık, hükümet tabibi unvanı verilmeye başlanmıştır. 1914 yılında Dâhiliye ve Sıhhiye nezareti kuruldu. Cumhuriyet döneminden önce maalesef yeteri kadar hekim ve sağlık çalışanımız yoktu. 1923 yılı itibarı ile toplam hekim sayısı 554, sağlık memuru yaklaşık 560, ebe sayısı yaklaşık136 iken maalesef hemşire sayısı sıfır. Yataklı tedavi kurumlarının 1923 yılı itibarı ile sayılarına baktığımızda durumun vahameti daha da ortaya çıkmaktadır. Toplam 3 tane Devlet Hastanesi ve toplam 950 yatak mevcuttu. Belediyelere ait hastane sayısı 6, toplam yatak sayısı ise 635 idi. Özel ve Yabancı ve Azınlıklara ait hastane sayısı 32 toplam yatak kapasitesi ise 2402, 45 adet özel idare hastanesinde ise 4520 yatak vardı. Anadolu’da yaşayan halkımızın sağlık durumu ve ortalama ömür süreleri çok kötü durumdaydı. Yaklaşık nüfus 12 milyon, ortalama ömür ise 40 yıldı. Eczaneye sahip il çok az, salgın hastalıklar oldukça fazlaydı. Trahomlu vatandaşlarımızın sayısı 3 milyondu. Yani nüfusumuzun ¼ ü trahom hastası idi. Nüfusun yarısı hasta, bebek ölüm oranı yaklaşık %50. Yani halkımızın ve ülkemizin sağlık alanındaki durumu içler acısı bir halde idi. Ulu Önderimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk sağlık hizmetlerinin yetersizliğini giderebilmek adına çok önemli adımlar atılması için büyük bir gayret sarf edilmesi gerekliliğini her fırsatta dile getirmiş, 1921 yılı itibarıyla önemli kanunlar çıkarılmasını sağlamıştır. 1924'te Ankara, Sivas, Diyarbakır, Erzurum ve Numune Hastaneleri açılarak örnek teşkil etmeleri sağlanmıştır. 1924 yılında 150 ilçe merkezinde muayene ve tedavi evleri açılmıştır. 1925’te illerin 13’ünde Sağlık Müdürü ve 326 ilçenin 96’sında Hükümet Tabibi yoktur. Cumhuriyet ile birlikte sağlık alanında çok önemli adımlar atılmaya başladı. Hekim ve sağlık çalışanı sayısı 7 yıl içinde önemli sayıda artırılmaya çalışıldı. 1930 yılında bakanlığa bağlı hekim sayısı 728e, sağlık memuru sayısı 1268 e, ebe sayısı 400 e, hemşire sayısı ise 202 ye çıkarıldı. 1935 yılına gelindiğinde hekim sayısı 1625, ebe sayısı 451, hemşire sayısı 325, sağlık memuru sayısı ise 1365e ulaştı. 1928’de çıkarılan 1219 sayılı "Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun", son derece önemlidir. Günümüzde de bu kanun, yapılan değişikliklerle birlikte aynı isimle devam etmektedir. 1930’da çıkarılan 1593 sayılı "Umumi Hıfzıssıhha Kanunu" ülkemizde uygulanan koruyucu sağlık hizmetlerini düzenlemiş ve hala yürürlüktedir. Cumhuriyetin ilk yılları her alanda büyük mücadeleler ile geçmiştir. Sağlık alanında da çok önemli adımlar atılıp, bugünkü modern sağlık sisteminin oluşumuna büyük katkı sağlamıştır. Bunun en önemli göstergesi 1928 yılında çıkarılan "Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun"un zaman içinde yapılan değişikliklerle birlikte halen yürürlükte olmasıdır.   “Ulusun tüm bireylerinin sağlıklı olmaları için sağlık koşullarını gerçekleştirmek, Devlet durumunda bulunan siyasal kuruluşların en BİRİNCİ görevidir.” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK   Sağlıcakla kalın    

29 Ekim 1923’te Sağlık

29 Ekim 1923’te Sağlık

Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda sağlık alanında yapılan reformları anlayabilmek için, cumhuriyet öncesi dönemlerde sağlık alanında nerede olduğumuzu iyi anlamak gerekir. Hekimlik müessesesi saraya bağlı hekimbaşı tarafından yönetilir, hizmetler belli bir çevre içinde götürülürdü. Anadolu torakları içinde kurulmuş az sayıda şifahane bulunurdu.

Osmanlı döneminde sağlık hizmetlerinin Anadolu topraklarına daha fazla ulaştırılma çabaları 1861 yılından sonra olmuştur. İllere ve belediyelere hekim atanması koşulu getirilmiştir. Ancak illere ve belediyelere görevlendirilecek hekim yoktur. Bu sebeple 14 Mart 1827 tarihinde bir sivil tıp okulu olan Tıphane-i Amire kuruldu. 1831 yılında ilk Cerrahhane, 1839 yılında ise iki kurum birleştirilerek, Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adını aldı. İlk sivil tıp işlemleri bakanlığı ise 1870 yılında kuruldu. Bu tarihlerde henüz hekim atamaları yapılamamıştır. 1871 yılında memleket tabibi ismi altında atamaların yapılması başladı. İl merkezlerinde sağlık müdürlüklerinin kurulması ise 1913 yılına kadar yapılamamıştır. 1913 yılı itibarı ile il ve ilçelere atanan hekimlere artık, hükümet tabibi unvanı verilmeye başlanmıştır. 1914 yılında Dâhiliye ve Sıhhiye nezareti kuruldu.

Cumhuriyet döneminden önce maalesef yeteri kadar hekim ve sağlık çalışanımız yoktu. 1923 yılı itibarı ile toplam hekim sayısı 554, sağlık memuru yaklaşık 560, ebe sayısı yaklaşık136 iken maalesef hemşire sayısı sıfır.

Yataklı tedavi kurumlarının 1923 yılı itibarı ile sayılarına baktığımızda durumun vahameti daha da ortaya çıkmaktadır. Toplam 3 tane Devlet Hastanesi ve toplam 950 yatak mevcuttu. Belediyelere ait hastane sayısı 6, toplam yatak sayısı ise 635 idi. Özel ve Yabancı ve Azınlıklara ait hastane sayısı 32 toplam yatak kapasitesi ise 2402, 45 adet özel idare hastanesinde ise 4520 yatak vardı.

Anadolu’da yaşayan halkımızın sağlık durumu ve ortalama ömür süreleri çok kötü durumdaydı. Yaklaşık nüfus 12 milyon, ortalama ömür ise 40 yıldı. Eczaneye sahip il çok az, salgın hastalıklar oldukça fazlaydı. Trahomlu vatandaşlarımızın sayısı 3 milyondu. Yani nüfusumuzun ¼ ü trahom hastası idi. Nüfusun yarısı hasta, bebek ölüm oranı yaklaşık %50. Yani halkımızın ve ülkemizin sağlık alanındaki durumu içler acısı bir halde idi.

Ulu Önderimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk sağlık hizmetlerinin yetersizliğini giderebilmek adına çok önemli adımlar atılması için büyük bir gayret sarf edilmesi gerekliliğini her fırsatta dile getirmiş, 1921 yılı itibarıyla önemli kanunlar çıkarılmasını sağlamıştır.

1924'te Ankara, Sivas, Diyarbakır, Erzurum ve Numune Hastaneleri açılarak örnek teşkil etmeleri sağlanmıştır. 1924 yılında 150 ilçe merkezinde muayene ve tedavi evleri açılmıştır. 1925’te illerin 13’ünde Sağlık Müdürü ve 326 ilçenin 96’sında Hükümet Tabibi yoktur.

Cumhuriyet ile birlikte sağlık alanında çok önemli adımlar atılmaya başladı. Hekim ve sağlık çalışanı sayısı 7 yıl içinde önemli sayıda artırılmaya çalışıldı. 1930 yılında bakanlığa bağlı hekim sayısı 728e, sağlık memuru sayısı 1268 e, ebe sayısı 400 e, hemşire sayısı ise 202 ye çıkarıldı. 1935 yılına gelindiğinde hekim sayısı 1625, ebe sayısı 451, hemşire sayısı 325, sağlık memuru sayısı ise 1365e ulaştı.

1928’de çıkarılan 1219 sayılı "Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun", son derece önemlidir. Günümüzde de bu kanun, yapılan değişikliklerle birlikte aynı isimle devam etmektedir. 1930’da çıkarılan 1593 sayılı "Umumi Hıfzıssıhha Kanunu" ülkemizde uygulanan koruyucu sağlık hizmetlerini düzenlemiş ve hala yürürlüktedir.

Cumhuriyetin ilk yılları her alanda büyük mücadeleler ile geçmiştir. Sağlık alanında da çok önemli adımlar atılıp, bugünkü modern sağlık sisteminin oluşumuna büyük katkı sağlamıştır. Bunun en önemli göstergesi 1928 yılında çıkarılan "Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun"un zaman içinde yapılan değişikliklerle birlikte halen yürürlükte olmasıdır.

 

“Ulusun tüm bireylerinin sağlıklı olmaları için sağlık koşullarını gerçekleştirmek,

Devlet durumunda bulunan siyasal kuruluşların en BİRİNCİ görevidir.”

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

 

Sağlıcakla kalın

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet Gürel
(28.10.2021 23:07 - #160)
Orhan arkadaşım, kalemine sağlık. Yazdıklarından; bir yüzyılda yapılamayanların on yılda nasıl yapıldığını ve en önemlisi “herkes için sağlık” düşüncesinin toplumumuza ne şekilde yayıldığını görebiliyorum. Aklı hür, vicdanı hür bir nesille buluşmak dileğiyle. Sağlıcakla kal...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.