Orhan ÖZATİK
Köşe Yazarı
Orhan ÖZATİK
 

8 Mart

8 Mart Dünya Kadınlar günü ya da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü. Hangi ismi kullanmak gerektiği konusunda hala anlaşamamış bir dünya var. Pek çok aydın emeğin ön plana çıkarılması gerektiğini ifade ederken, gene pek çok aydın, kadının ön plana çıkarılması gerektiğini savunmaktadır. Ne zaman ki tüm dünyada kadın erkek eşitliği sağlanır, o zaman bu iki kavramı tartışmanın da bir anlamı kalmaz. Birleşmiş Milletler 8 Mart gününü 1975 yılında Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanan uluslararası bir gün olarak ilan etmiştir.  Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. 8 Mart İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinde bir odak noktasıdır. Niçin bu anlamlı günü 8 Martta kutluyor ya da anıyoruz. 8 Mart 1857 tarihinde  ABD'nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında grevci işçilere polisin saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin kurulan barikatlar nedeniyle kaçamamaları sonucunda 129 kadın işçinin ölmesi ile sonuçlanan facianın yıl dönümüdür. Bununla birlikte dünya genelinde pek çok ülkede kadınlar tarafından yapılan bazı toplantıların tarihi, bazı hakların elde edildiği tarihler de 8 Martın dünya genelinde kutlanması için milat kabul edilir. Amerika Sosyalist Partisi, 28 Şubat 1909'da New York'ta bir "Kadınlar Günü" düzenledikten sonra, 1910 Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı her yıl bir "Kadınlar Günü" düzenlenmesini önerdi. 26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan 2. (Sosyalist) Enternasyonal'e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker ve arkadaşları bundan böyle her yıl bir "Kadınlar Günü" düzenlenmesi önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. 1917'de Sovyet Rusya'da kadınlar oy hakkı kazandıktan sonra 8 Mart orada ulusal bayram oldu. 1921'de Moskova'da düzenlenen 3. (Komünist) Enternasyonal Kongresine bağlı Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı'nda o dönem ağırlık kazanan "sınıfa karşı sınıf" politikalarının etkisiyle "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" adı benimsendi.  Ancak, 1930'lu yıllarda "faşizme karşı birleşik cephe" politikalarına geçiş sürecinde tekrar ilk baştaki "Dünya Kadınlar Günü" adına dönüldü. Kadınlar Günü, 1967'de feminist hareket tarafından benimsenene dek ağırlıklı olarak sosyalist hareketler ve komünist ülkeler tarafından kutlandı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında sosyalizmin yayılmasından çekinen bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşen çeşitli gösterilerde anılmaya başlanmasıyla Batı Bloku ülkelerinde daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Yukarıda da belirttiğim gibi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında, iki kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova'nın girişimi ile gerçekleştirildi. Bu tarihten sonra yıllar boyunca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına izin verilmedi. 1975 yılında "Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı" ilan edilmesi ile birlikte, Türkiye de bu kapsamda yer aldığı için 1975 yılında Türkiye'de "Kadın Yılı Kongresi" yapıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra tekrar askerî cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle hiçbir kutlama yapılmasına izin verilmedi. Kadınların çalışma hayatına eşit haklarla katılması, ülkelerinin ve dünyanın geleceğinin şekillenmesinde söz sahibi olabilmesi dünyamızın daha yaşanabilir bir yer olması için gereklidir. Kadınlar eşit bireyler olarak iş hayatında ve sosyal yaşantımızda yer almalıdırlar. Erkek egemen yaşam tarzı, erkek gözüyle kadının değerlendirildiği anlayışın sürdürülmesi dünyamızı yaşanamaz hale getirir. Maalesef günümüzde kadın istihdamı istenilen seviyelerin çok altındadır. Ülkemizin nüfusu neredeyse tam ortadan bölünmüş gibi %49,9 kadın, %50,1 erkek olmasına rağmen, kadın istihdamı %28 erkek istihdamı %63 civarındadır. Rakamlardan da anlaşılacağı gibi istihdamda büyük bir eşitsizlik söz konusudur. Bunu engelleyebilmenin en önemli şartı eğitimli ve bilinçli bir nesil yetiştirebilmemizdir. Kadınlarımızın okullaşma oranı ne kadar artarsa, ülkemizin gelişmesi o kadar hızlı ve kaliteli olur. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “ şuna inanmak lazım ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir”. Daha yaşanabilir bir dünya için, eğitimli, eşit haklara sahip, bilinçli kadın nüfusa ihtiyacımız var.

8 Mart

8 Mart Dünya Kadınlar günü ya da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü. Hangi ismi kullanmak gerektiği konusunda hala anlaşamamış bir dünya var. Pek çok aydın emeğin ön plana çıkarılması gerektiğini ifade ederken, gene pek çok aydın, kadının ön plana çıkarılması gerektiğini savunmaktadır. Ne zaman ki tüm dünyada kadın erkek eşitliği sağlanır, o zaman bu iki kavramı tartışmanın da bir anlamı kalmaz. Birleşmiş Milletler 8 Mart gününü 1975 yılında Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanan uluslararası bir gün olarak ilan etmiştir.  Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. 8 Mart İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinde bir odak noktasıdır.

Niçin bu anlamlı günü 8 Martta kutluyor ya da anıyoruz. 8 Mart 1857 tarihinde  ABD'nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında grevci işçilere polisin saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin kurulan barikatlar nedeniyle kaçamamaları sonucunda 129 kadın işçinin ölmesi ile sonuçlanan facianın yıl dönümüdür. Bununla birlikte dünya genelinde pek çok ülkede kadınlar tarafından yapılan bazı toplantıların tarihi, bazı hakların elde edildiği tarihler de 8 Martın dünya genelinde kutlanması için milat kabul edilir. Amerika Sosyalist Partisi, 28 Şubat 1909'da New York'ta bir "Kadınlar Günü" düzenledikten sonra, 1910 Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı her yıl bir "Kadınlar Günü" düzenlenmesini önerdi. 26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan 2. (Sosyalist) Enternasyonal'e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker ve arkadaşları bundan böyle her yıl bir "Kadınlar Günü" düzenlenmesi önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. 1917'de Sovyet Rusya'da kadınlar oy hakkı kazandıktan sonra 8 Mart orada ulusal bayram oldu. 1921'de Moskova'da düzenlenen 3. (Komünist) Enternasyonal Kongresine bağlı Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı'nda o dönem ağırlık kazanan "sınıfa karşı sınıf" politikalarının etkisiyle "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" adı benimsendi.  Ancak, 1930'lu yıllarda "faşizme karşı birleşik cephe" politikalarına geçiş sürecinde tekrar ilk baştaki "Dünya Kadınlar Günü" adına dönüldü. Kadınlar Günü, 1967'de feminist hareket tarafından benimsenene dek ağırlıklı olarak sosyalist hareketler ve komünist ülkeler tarafından kutlandı.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında sosyalizmin yayılmasından çekinen bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşen çeşitli gösterilerde anılmaya başlanmasıyla Batı Bloku ülkelerinde daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Yukarıda da belirttiğim gibi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti.

Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında, iki kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova'nın girişimi ile gerçekleştirildi. Bu tarihten sonra yıllar boyunca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına izin verilmedi. 1975 yılında "Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı" ilan edilmesi ile birlikte, Türkiye de bu kapsamda yer aldığı için 1975 yılında Türkiye'de "Kadın Yılı Kongresi" yapıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra tekrar askerî cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle hiçbir kutlama yapılmasına izin verilmedi.

Kadınların çalışma hayatına eşit haklarla katılması, ülkelerinin ve dünyanın geleceğinin şekillenmesinde söz sahibi olabilmesi dünyamızın daha yaşanabilir bir yer olması için gereklidir. Kadınlar eşit bireyler olarak iş hayatında ve sosyal yaşantımızda yer almalıdırlar. Erkek egemen yaşam tarzı, erkek gözüyle kadının değerlendirildiği anlayışın sürdürülmesi dünyamızı yaşanamaz hale getirir.

Maalesef günümüzde kadın istihdamı istenilen seviyelerin çok altındadır. Ülkemizin nüfusu neredeyse tam ortadan bölünmüş gibi %49,9 kadın, %50,1 erkek olmasına rağmen, kadın istihdamı %28 erkek istihdamı %63 civarındadır. Rakamlardan da anlaşılacağı gibi istihdamda büyük bir eşitsizlik söz konusudur. Bunu engelleyebilmenin en önemli şartı eğitimli ve bilinçli bir nesil yetiştirebilmemizdir. Kadınlarımızın okullaşma oranı ne kadar artarsa, ülkemizin gelişmesi o kadar hızlı ve kaliteli olur.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “ şuna inanmak lazım ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir”.

Daha yaşanabilir bir dünya için, eğitimli, eşit haklara sahip, bilinçli kadın nüfusa ihtiyacımız var.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.