İsa ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
İsa ÖZTÜRK
 

Vandalizm

Geçen haftanın şehir gündemine maalesef üzücü bir haber ve görüntü damga vurdu. Senelerdir bu şehrin insanlarının hayallerini süsleyen ve Kütahya Belediyemizin muhteşem bir törenle hizmete sunduğu, herkes tarafından takdir edilen ve şehre muazzam bir görsellik ve enerji katan “Tarihi Hisar Kalesi Aydınlatma” projesi kapsamında yer alan 15 aydınlatma armatürü birkaç kendini bilmez tarafından kırıldı. Yerel basın ve sosyal medyada kınanarak ve lanetlenerek gündem olan bu konuda Sayın Belediye Başkanımız da bir açıklama yayınlayarak “Bazı kesimlerin kul hakkına girmelerinden dolayı duyduğu üzüntüyü” dile getirdi. Devletin malını ve parasını meşru olmayan yollarla zimmete geçirmek haram olduğu gibi, devlete ait mal ve eşyaya zarar vermek de Yüce dinimizce yasaklanmıştır. Kamu malı milletin malı olduğu için onun üzerinde herkesin hakkı vardır. Başka birisinin malına zarar vermek nasıl haramsa halkın ortak malı olan kamu malına zarar verme de kul hakkına tecavüzdür ve haramdır. Kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne bilerek ve isteyerek zarar vermenin tek karşılığı vardır. Bu durumu ifade eden kelime “Vandallık” ve bu akımın adı da “Vandalizm”dir.. Fransızcadan dilimize geçmiş olan Vandalizm, Vandal olma yanlısı anlamında kullanılmaktadır. Miladın başlangıç yıllarında yaşayan ve Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlarda acımasızlığı ile ün salan bir Doğu Germen halkı “Vandal” olarak anılmaktadır. Buna dayanarak eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan, bunların değerini bilmeyen kimse veya topluluklara Vandal denile gelmiştir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre Vandalizm “Tahripçilik” olarak da tanımlanmaktadır. Vandal diye tanımlanan kişi kırma, parçalama, yok etme, kesme, yakma yoluyla sonucunu bilerek, kamunun veya bir başkasının sahiplendiği, önemsediği ve değerli bulduğu bir nesneye zarar verir. Şehrimizde daha önce de bunun örneklerini çok gördük ve yaşadık. Otobüs duraklarının camlarını kıranları gördük, mesire yerlerinde koca koca çardakları, piknik masalarını yakanları gördük, tuvaletlerin musluklarını, lavabolarını kıranları gördük, tarihi hamamların kubbelerinden çalınan kurşun plakaları gördük, tarihi cami ve eserlerin duvarlarına sprey boyayla aşkını ölümsüzleştirmek isteyenleri gördük. Trafik levhalarını sökenleri, kurşunlayanları gördük. Bunların hepsi bir Vandallık örneğidir. Benim nazarımda pikniğe gidip çöpünü doğaya saçan, doğal su kaynaklarını kirleten kişi de bir Vandal’dır. Çevre Vandalı.. Bu tip eylemlere kalkışan ve uygulayanlar genelde kişilik bozukluğu yaşayan insanlardır. Bu kişiler başkalarının ihtiyaçlarını ve duygularını dikkate almazlar, agresif ve şiddet suçu işlemeye meyilli bir yapıları vardır. Tutarsızca sorumsuz ve duygusuz davranışlarda bulunurlar, kişilik haklarına saygı duymazlar, tavırları ve hareketleri dürtüseldir. Genellikle alkol ya da uyuşturucu bağımlısıdırlar. Sadece kendi ihtiyaçları önemlidir. Vicdandan yoksundurlar. Davranışlarının başkalarına zarar verip vermediğine dikkat etmezler, nadiren suçluluk hissederler ya da pişmanlık duyarlar. Kolay yalan söylerler, riskleri göz ardı ederek heyecanlı işlere girerler, cezalandırılma halinde bile davranışlarını değiştirmezler. Kişilik bozukluğu içindeki insanları düzeltmek, davranışlarını kontrol altına almak maalesef çok mümkün görünmüyor. Polisiye tedbirler, caydırıcı yaptırımlar da çok faydalı değil. Bahsedilen bozukluğun gelişiminde uygunsuz bir sosyal çevrede yetişmek etkilidir. Bu kişilerin anne babaları çocuklarına karşı ilgisiz ve saldırgan bir yapıdadır. Kişilik bozukluğu oluşmasına sebep olan sosyal ve tıbbi yüzlerce etken var ayrıca.. Tabi ki istisnalar da mutlaka olacaktır. Her ilgi görmeyen çocuk, şiddete, tacize uğrayan çocuk da kişilik bozukluğu sahibi olacak diye bir kaide düşünülemez. Vandalizm denen bu olgu hepimizin üzerinde durması gereken sosyal bir yaradır. Başta ebeveynler olmak üzere ilgili devlet kurumları, sorumluluk sahibi yurttaşlar gençlerimizde gelişen bu kişisel bozukluklar konusunda duyarlı olmalı, onlara daha çok zaman ayırmalıdır. Yarın kaygısı içindeki gençlerin endişelerini giderip geleceğe sağlıklı bir şekilde hazırlanmaları için azami çaba gösterilmelidir. Çözüm eğitim, ilgi, sevgi ve şefkat gibi değerlerle onları kucaklayıp dinlemekten geçmektedir. Bir cam ustasının camı akışkan kor sıvı halindeyken üfleyip, şekillendirip henüz sıcakken form vermesi sonra da soğutup katı hale getirmesi gibi çocuklarımızı yetiştirmemiz, olgunlaştırmamız ve karakterini oturtmamız gerek. Kütahya’nın tarihi, doğal güzellikleri bu şehirde yaşayan herkesin ortak malıdır. Bu şehrin yapıtaşlarıdır. Onları korumak, sahip çıkmak, bu konuda duyarlı olmak bu şehirde yaşayan herkesin ortak sorumluluğudur. Bu şehre yapılan her yatırımın bedeli bu şehirde yaşayan insanların cebinden çıkmakta. Genel itibarıyla kabuğunu kıramamış, dışa pek açılamamış, sanayileşme ve turizm alanında dar bir yapıda olan şehrimize değer katan bu yatırımları sabote etmek hainlikten ve kul hakkına girmekten başka bir şey değildir. Tarihi, sosyal, kültürel değerleriyle bu şehir hepimizin.. Başka Kütahya yok!.. Karanlıkta yaşayanlar aydınlığın tarifini asla yapamazlar.. Sağlık ve sevgiyle kalın..

Vandalizm

Geçen haftanın şehir gündemine maalesef üzücü bir haber ve görüntü damga vurdu. Senelerdir bu şehrin insanlarının hayallerini süsleyen ve Kütahya Belediyemizin muhteşem bir törenle hizmete sunduğu, herkes tarafından takdir edilen ve şehre muazzam bir görsellik ve enerji katan “Tarihi Hisar Kalesi Aydınlatma” projesi kapsamında yer alan 15 aydınlatma armatürü birkaç kendini bilmez tarafından kırıldı. Yerel basın ve sosyal medyada kınanarak ve lanetlenerek gündem olan bu konuda Sayın Belediye Başkanımız da bir açıklama yayınlayarak “Bazı kesimlerin kul hakkına girmelerinden dolayı duyduğu üzüntüyü” dile getirdi.

Devletin malını ve parasını meşru olmayan yollarla zimmete geçirmek haram olduğu gibi, devlete ait mal ve eşyaya zarar vermek de Yüce dinimizce yasaklanmıştır. Kamu malı milletin malı olduğu için onun üzerinde herkesin hakkı vardır. Başka birisinin malına zarar vermek nasıl haramsa halkın ortak malı olan kamu malına zarar verme de kul hakkına tecavüzdür ve haramdır.

Kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne bilerek ve isteyerek zarar vermenin tek karşılığı vardır. Bu durumu ifade eden kelime “Vandallık” ve bu akımın adı da “Vandalizm”dir..

Fransızcadan dilimize geçmiş olan Vandalizm, Vandal olma yanlısı anlamında kullanılmaktadır. Miladın başlangıç yıllarında yaşayan ve Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlarda acımasızlığı ile ün salan bir Doğu Germen halkı “Vandal” olarak anılmaktadır. Buna dayanarak eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan, bunların değerini bilmeyen kimse veya topluluklara Vandal denile gelmiştir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre Vandalizm “Tahripçilik” olarak da tanımlanmaktadır.

Vandal diye tanımlanan kişi kırma, parçalama, yok etme, kesme, yakma yoluyla sonucunu bilerek, kamunun veya bir başkasının sahiplendiği, önemsediği ve değerli bulduğu bir nesneye zarar verir.

Şehrimizde daha önce de bunun örneklerini çok gördük ve yaşadık. Otobüs duraklarının camlarını kıranları gördük, mesire yerlerinde koca koca çardakları, piknik masalarını yakanları gördük, tuvaletlerin musluklarını, lavabolarını kıranları gördük, tarihi hamamların kubbelerinden çalınan kurşun plakaları gördük, tarihi cami ve eserlerin duvarlarına sprey boyayla aşkını ölümsüzleştirmek isteyenleri gördük. Trafik levhalarını sökenleri, kurşunlayanları gördük. Bunların hepsi bir Vandallık örneğidir. Benim nazarımda pikniğe gidip çöpünü doğaya saçan, doğal su kaynaklarını kirleten kişi de bir Vandal’dır. Çevre Vandalı..

Bu tip eylemlere kalkışan ve uygulayanlar genelde kişilik bozukluğu yaşayan insanlardır. Bu kişiler başkalarının ihtiyaçlarını ve duygularını dikkate almazlar, agresif ve şiddet suçu işlemeye meyilli bir yapıları vardır. Tutarsızca sorumsuz ve duygusuz davranışlarda bulunurlar, kişilik haklarına saygı duymazlar, tavırları ve hareketleri dürtüseldir. Genellikle alkol ya da uyuşturucu bağımlısıdırlar. Sadece kendi ihtiyaçları önemlidir. Vicdandan yoksundurlar. Davranışlarının başkalarına zarar verip vermediğine dikkat etmezler, nadiren suçluluk hissederler ya da pişmanlık duyarlar. Kolay yalan söylerler, riskleri göz ardı ederek heyecanlı işlere girerler, cezalandırılma halinde bile davranışlarını değiştirmezler.

Kişilik bozukluğu içindeki insanları düzeltmek, davranışlarını kontrol altına almak maalesef çok mümkün görünmüyor. Polisiye tedbirler, caydırıcı yaptırımlar da çok faydalı değil. Bahsedilen bozukluğun gelişiminde uygunsuz bir sosyal çevrede yetişmek etkilidir. Bu kişilerin anne babaları çocuklarına karşı ilgisiz ve saldırgan bir yapıdadır. Kişilik bozukluğu oluşmasına sebep olan sosyal ve tıbbi yüzlerce etken var ayrıca.. Tabi ki istisnalar da mutlaka olacaktır. Her ilgi görmeyen çocuk, şiddete, tacize uğrayan çocuk da kişilik bozukluğu sahibi olacak diye bir kaide düşünülemez.

Vandalizm denen bu olgu hepimizin üzerinde durması gereken sosyal bir yaradır.

Başta ebeveynler olmak üzere ilgili devlet kurumları, sorumluluk sahibi yurttaşlar gençlerimizde gelişen bu kişisel bozukluklar konusunda duyarlı olmalı, onlara daha çok zaman ayırmalıdır. Yarın kaygısı içindeki gençlerin endişelerini giderip geleceğe sağlıklı bir şekilde hazırlanmaları için azami çaba gösterilmelidir.

Çözüm eğitim, ilgi, sevgi ve şefkat gibi değerlerle onları kucaklayıp dinlemekten geçmektedir.

Bir cam ustasının camı akışkan kor sıvı halindeyken üfleyip, şekillendirip henüz sıcakken form vermesi sonra da soğutup katı hale getirmesi gibi çocuklarımızı yetiştirmemiz, olgunlaştırmamız ve karakterini oturtmamız gerek.

Kütahya’nın tarihi, doğal güzellikleri bu şehirde yaşayan herkesin ortak malıdır. Bu şehrin yapıtaşlarıdır. Onları korumak, sahip çıkmak, bu konuda duyarlı olmak bu şehirde yaşayan herkesin ortak sorumluluğudur. Bu şehre yapılan her yatırımın bedeli bu şehirde yaşayan insanların cebinden çıkmakta. Genel itibarıyla kabuğunu kıramamış, dışa pek açılamamış, sanayileşme ve turizm alanında dar bir yapıda olan şehrimize değer katan bu yatırımları sabote etmek hainlikten ve kul hakkına girmekten başka bir şey değildir.

Tarihi, sosyal, kültürel değerleriyle bu şehir hepimizin..

Başka Kütahya yok!..

Karanlıkta yaşayanlar aydınlığın tarifini asla yapamazlar..

Sağlık ve sevgiyle kalın..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.