Mehmet GÜREL
Köşe Yazarı
Mehmet GÜREL
 

Yeni dönem...

Yeni dönem...   Geçirmekte olduğumuz küresel salgın günleri, yaklaşık on aydır hayatımızı, alışkanlıklarımızı, kültürümüzü nasıl da etkiledi. Her gün yeni bir değişimle karşılaşıyoruz.  Henüz bu etkileşimin sonuna da gelemedik, hala devam ediyor.   Artık diyebiliriz ki; yaşadığımız pandemi süreci, ancak bu değişimlere alıştığımızda ve ayak uydurup yeni bir yaşam tarzını geliştirdiğimizde son bulacak.   Mesela, daha önce sadece uzak doğulu turistlerde gördüğümüz, yadırgadığımız maskeyi, cüzdan gibi, anahtar gibi, dışarı çıkarken muhakkak yanınıza alınması gerekenler arasında görmek gibi.  Ve bir moda unsuru haline getirip, değişik renk ve modellerde ticaretini yapmak gibi. Mesafeli ticaret, mesafeli toplanma gibi…   Maskeler, zaman içinde bazı kıyafetlerin mütemmim cüzü (tamamlayıcı eki) haline bile gelecektir. Maskeli atkı, şal, kapüşon, boğazlık vb. gibi. (Şimdiye kadar maskeli atkı görmedim ama iyi bir fikir. Ben söylemiş olayım, yakında çıkar piyasaya.) Hatta belki güvenlik nedeniyle şeffaf maskeleri de göreceğiz.   Farklı toplumlardaki ayrı yaşanmışlıklar kendi kültürünü doğuracaktır. Her kültür de kendi ikonlarını...   Şöyle bir düşündüğümüzde hayatımıza giren, değişenler arasında; yeme içme, alışveriş, masa başı çalışma, boş vakit değerlendirme gibi eylemlerimizi ve mekanlarını saymamız doğru olacaktır.   Artık alışverişlerimizin çoğunu internet siteleri üzerinden, sanal ortamlardan gerçekleştiriyoruz. Market ihtiyacımız, yemeklerimizi bile paket servislerden temin ediyoruz. Büro çalışanlarının büyük kısmı evlerinden çalışıyorlar. Müzeleri, doğal parkları, konserleri, tiyatroları evinizden, bilgisayarımızın başından veya akıllı telefonlarımızdan gezip izleyebiliyoruz.   Yine yerimizden kalkmadan, istediğimiz bir konunun eğitimini alma şansımız var. Yabancı dil konusunda dünyanın diğer ucundaki öğretmenimiz ile konuşma alıştırmaları yapabiliyoruz. Dünya artık çok daha küçük...   Peki bu yeni dönem eskisine dönecek mi?   Tekrar eski hayatımızı tam olarak yaşayabilecek miyiz?   Bu pek mümkün görünmüyor maalesef. İşte, yeni duruma ayak uydurabildiğimiz oranda sağlıklı ve mutlu olabileceğimiz bir döneme giriyoruz.   Eskisi gibi, lokantalarda, kafelerde, kapalı alışveriş merkezlerinde, havuzlarda, hamamlarda, müzelerde, turizm tesislerinde kalabalık bir şekilde bulunamayacağız. Tüm alışkanlıklarımızı değiştirmek zorunda kalacağız.   Sadece alışkanlıklarımız değil, düğünler, davetler, törenler, uğurlamalar, taziyeler gibi kültür göstergelerimiz ile basın toplantısı, il kongresi, miting gibi topluma ulaşma eylemlerimiz de uyum sağlamalı. Artık kalabalık toplantı yapmak bir başarı olarak gösterilememeli veya kalabalık yapılanları örnek alınamamalı. Devlet büyüklerince gelen kalabalığa teşekkür edilmemeli…   ……………….   Tabi bu eylemlerin yeniden kurgulanması sırasında, mekansal değişiklikleri de kaçınılmaz olacaktır.   Yeni eğitim, ticaret, turizm, spor, sağlık, ibadet, konut binalarına yeni mimari tasarım şekilleri ve kuralları geliştirilecektir.   Bugünden yarına değil belki ama yukarıda yazdıklarımla 21. Yüzyılın ikinci on yılı bitmeden yüz yüze geleceğimiz kesin...   Üzülerek gözlemliyoruz, bu kadar hızlı bir değişim yaşarken, bazı değerlerimiz bozuluyor veya kayboluyor. Ancak bu kayıpları fark edip engellemek yine bizim elimizde.   Örneğin, her yerleşimde meşhur, bilinen esnafın, lokantanın, ticari faaliyetin, kültür parçası eylemlerin korunması mümkün. Özel destekleme ve yönlendirmelerle değişmeleri ve uyum sağlamaları söz konusu olabilir.   Kütahya ölçeğinde, işletmesini eskisi gibi çalıştıramayan veya kapatmış olan, meşhur lokantayı, dondurmacıyı, tatlıcıyı, güveççiyi, kebapçıyı ve ayrıca, hamam, termal turizm gibi işletmelerimizi korumalıyız. Ekonomik açıdan çok zor durumda olan bunun gibi değerlerimizin yok olmaması için,  yerel idarelerin uygun desteği vermesi  gereklidir…   Yöneticilerin yanı sıra, maddi ve manevi olarak tüm Kütahya gerekeni yapmalıdır, destek olmalıdır. Yeni döneme ayak uydurmalarının önü açılmalıdır.   Herkes için, yeni normaller denilen, değişen kültürümüze uyum sağlamak konusunda yol gösterecek kurumlar oluşturulmalıdır. Bütün işletmelerin yeni dönemde nasıl çalıştırılması gerektiği, mekansal ihtiyaçları, çalışma saatleri v.b. düşünülüp araştırılarak bu konularda destek olunmalıdır. Maddi yardımın yanı sıra yol gösterilmelidir...   Bu yeni düzende, ancak farkına varabildiğimiz ve adapte olabildiğimiz oranda var olacağımızı unutmamamız gerekli.   Son olarak, bu süreçte genelde evlerimizde kaldığımız, bizleri sıkan, rahatsız edici anlarımızda imdadımıza kitaplar yetişir oldu. Kitap okuma alışkanlığını artırdığını düşündüğüm yeni dönemin güzel yönleri de yok değil.      Okuyabileceğiniz  kitaplara, Kütahyalı bir yazardan yenisi eklendi. Polisiye hikayeleri beğenenler için, Gazetemiz ve Dedektif Dergi yazarlarından  Biricik Ablam Esra Gürel Şen’in “Gündelik Cinayetler” isimli hikaye kitabı, Herdem Yayınevi tarafından  piyasaya sunuldu, tüm kitapçılarda. Tavsiye ederim. (Bu kadarcık reklamı da yapıvereyim…)   Sağlıcakla kalın...   Mehmet Gürel 02.02.2021

Yeni dönem...

Yeni dönem...

 

Geçirmekte olduğumuz küresel salgın günleri, yaklaşık on aydır hayatımızı, alışkanlıklarımızı, kültürümüzü nasıl da etkiledi. Her gün yeni bir değişimle karşılaşıyoruz.  Henüz bu etkileşimin sonuna da gelemedik, hala devam ediyor.

 

Artık diyebiliriz ki; yaşadığımız pandemi süreci, ancak bu değişimlere alıştığımızda ve ayak uydurup yeni bir yaşam tarzını geliştirdiğimizde son bulacak.

 

Mesela, daha önce sadece uzak doğulu turistlerde gördüğümüz, yadırgadığımız maskeyi, cüzdan gibi, anahtar gibi, dışarı çıkarken muhakkak yanınıza alınması gerekenler arasında görmek gibi.  Ve bir moda unsuru haline getirip, değişik renk ve modellerde ticaretini yapmak gibi. Mesafeli ticaret, mesafeli toplanma gibi…

 

Maskeler, zaman içinde bazı kıyafetlerin mütemmim cüzü (tamamlayıcı eki) haline bile gelecektir. Maskeli atkı, şal, kapüşon, boğazlık vb. gibi. (Şimdiye kadar maskeli atkı görmedim ama iyi bir fikir. Ben söylemiş olayım, yakında çıkar piyasaya.) Hatta belki güvenlik nedeniyle şeffaf maskeleri de göreceğiz.

 

Farklı toplumlardaki ayrı yaşanmışlıklar kendi kültürünü doğuracaktır. Her kültür de kendi ikonlarını...

 

Şöyle bir düşündüğümüzde hayatımıza giren, değişenler arasında; yeme içme, alışveriş, masa başı çalışma, boş vakit değerlendirme gibi eylemlerimizi ve mekanlarını saymamız doğru olacaktır.

 

Artık alışverişlerimizin çoğunu internet siteleri üzerinden, sanal ortamlardan gerçekleştiriyoruz. Market ihtiyacımız, yemeklerimizi bile paket servislerden temin ediyoruz. Büro çalışanlarının büyük kısmı evlerinden çalışıyorlar. Müzeleri, doğal parkları, konserleri, tiyatroları evinizden, bilgisayarımızın başından veya akıllı telefonlarımızdan gezip izleyebiliyoruz.

 

Yine yerimizden kalkmadan, istediğimiz bir konunun eğitimini alma şansımız var. Yabancı dil konusunda dünyanın diğer ucundaki öğretmenimiz ile konuşma alıştırmaları yapabiliyoruz. Dünya artık çok daha küçük...

 

Peki bu yeni dönem eskisine dönecek mi?

 

Tekrar eski hayatımızı tam olarak yaşayabilecek miyiz?

 

Bu pek mümkün görünmüyor maalesef. İşte, yeni duruma ayak uydurabildiğimiz oranda sağlıklı ve mutlu olabileceğimiz bir döneme giriyoruz.

 

Eskisi gibi, lokantalarda, kafelerde, kapalı alışveriş merkezlerinde, havuzlarda, hamamlarda, müzelerde, turizm tesislerinde kalabalık bir şekilde bulunamayacağız. Tüm alışkanlıklarımızı değiştirmek zorunda kalacağız.

 

Sadece alışkanlıklarımız değil, düğünler, davetler, törenler, uğurlamalar, taziyeler gibi kültür göstergelerimiz ile basın toplantısı, il kongresi, miting gibi topluma ulaşma eylemlerimiz de uyum sağlamalı. Artık kalabalık toplantı yapmak bir başarı olarak gösterilememeli veya kalabalık yapılanları örnek alınamamalı. Devlet büyüklerince gelen kalabalığa teşekkür edilmemeli…

 

……………….

 

Tabi bu eylemlerin yeniden kurgulanması sırasında, mekansal değişiklikleri de kaçınılmaz olacaktır.

 

Yeni eğitim, ticaret, turizm, spor, sağlık, ibadet, konut binalarına yeni mimari tasarım şekilleri ve kuralları geliştirilecektir.

 

Bugünden yarına değil belki ama yukarıda yazdıklarımla 21. Yüzyılın ikinci on yılı bitmeden yüz yüze geleceğimiz kesin...

 

Üzülerek gözlemliyoruz, bu kadar hızlı bir değişim yaşarken, bazı değerlerimiz bozuluyor veya kayboluyor. Ancak bu kayıpları fark edip engellemek yine bizim elimizde.

 

Örneğin, her yerleşimde meşhur, bilinen esnafın, lokantanın, ticari faaliyetin, kültür parçası eylemlerin korunması mümkün. Özel destekleme ve yönlendirmelerle değişmeleri ve uyum sağlamaları söz konusu olabilir.

 

Kütahya ölçeğinde, işletmesini eskisi gibi çalıştıramayan veya kapatmış olan, meşhur lokantayı, dondurmacıyı, tatlıcıyı, güveççiyi, kebapçıyı ve ayrıca, hamam, termal turizm gibi işletmelerimizi korumalıyız. Ekonomik açıdan çok zor durumda olan bunun gibi değerlerimizin yok olmaması için,  yerel idarelerin uygun desteği vermesi  gereklidir…

 

Yöneticilerin yanı sıra, maddi ve manevi olarak tüm Kütahya gerekeni yapmalıdır, destek olmalıdır. Yeni döneme ayak uydurmalarının önü açılmalıdır.

 

Herkes için, yeni normaller denilen, değişen kültürümüze uyum sağlamak konusunda yol gösterecek kurumlar oluşturulmalıdır. Bütün işletmelerin yeni dönemde nasıl çalıştırılması gerektiği, mekansal ihtiyaçları, çalışma saatleri v.b. düşünülüp araştırılarak bu konularda destek olunmalıdır. Maddi yardımın yanı sıra yol gösterilmelidir...

 

Bu yeni düzende, ancak farkına varabildiğimiz ve adapte olabildiğimiz oranda var olacağımızı unutmamamız gerekli.

 

Son olarak, bu süreçte genelde evlerimizde kaldığımız, bizleri sıkan, rahatsız edici anlarımızda imdadımıza kitaplar yetişir oldu. Kitap okuma alışkanlığını artırdığını düşündüğüm yeni dönemin güzel yönleri de yok değil.   

 

Okuyabileceğiniz  kitaplara, Kütahyalı bir yazardan yenisi eklendi. Polisiye hikayeleri beğenenler için, Gazetemiz ve Dedektif Dergi yazarlarından  Biricik Ablam Esra Gürel Şen’in “Gündelik Cinayetler” isimli hikaye kitabı, Herdem Yayınevi tarafından  piyasaya sunuldu, tüm kitapçılarda. Tavsiye ederim. (Bu kadarcık reklamı da yapıvereyim…)

 

Sağlıcakla kalın...

 

Mehmet Gürel

02.02.2021

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.