Mehmet GÜREL
Köşe Yazarı
Mehmet GÜREL
 

Kalan sağlar...

    Kalan sağlar...   Hani bir söz vardır; “Kim öle, kim kala. Kalan sağlar bizimdir...”   Gidenler hep bizi bırakanlarmış da kalanlar bizim olsun diye söylenmiş. “Bizim için kalanlar önemli” denilmek istenmiş...   Bakın bakalım gidenlere, kalanlara...   .............   Gencecik, işinde hevesli, büyük ihtimalle başarılı, 28 yaşında bir Hanım mimar, gidenlerden mesela.   Bize kalan ise, okumuş, toplumda yer etmiş birisi hukukçu anne babası ile kendisi de okumuş hem de iki üniversite, ama eli kılıçlı, bunalımda, uyuşturucu müptelası, uzun süredir doktora gitmemiş, ebeveyni de göndermemiş, ayrı ev tutmuş, maddi sıkıntısı olmayan tedaviyi reddeden bir samuray..!   ............   Mesela başka bir giden; kocasından boşanmış artık onunla ilişkisi, alakası kalmamış bir kadıncağız...   Yine bize kalan, eski karısını yolda görüp kullandığı minibüs ile defalarca O’nu ezen ve öldüren gururlu ama öfkeli bir şoför..!   ..............   Tekrar örnek olarak giden; gitme sebebi önemli olmayan yine bir kadın ve iki çocuğu...   Kalan ise, hepsini boğduktan sonra üstlerine Türk Bayrağı örten babaları. Bayrağın nereye örtülmesi gerektiğini bilmek bir yana insan olamamış bir asker..!   ...............   Gidenlerden biri daha; henüz 3,5 aylık.  Annesi dövülürken uyanmış. Ve bütün suçu bu olan bir bebek...   Bizlere kalan babası, yeni telefon almak için kira parasını vermeyen karısını döverken uyanan çocuğun ağlamasına kızıp hırsını 3,5 aylık bebeğinden çıkaran, sadece tüketmek üzerine hayatı olan bir baba..!   .................   Bir başka giden ise; daha önce keyif alarak içtiği geleneksel, milli içkisini, çok pahalı olduğu için artık alamayan, mahalledeki bakkal arkadaşının imal ettiği ucuz, ev imalatını kullanmak zorunda kalan bir akşamcı...   Tabi ki bize kalan da gözünü para hırsı bürümüş, para için her şeyi yapabilecek, etil yerine metil alkol veren satıcıyı teşvik etmiş, alkollü içkilere yüklü vergiler getiren anlayış..!   ...............   Gidenlerden biri de; Beyoğlu’nun nefeslerinden, yapı taşlarından biri, Türkiye’nin ilk pastanesi denilen Lebon Pastanesi kepenklerini kapatıyor.   Bize kalan ise; geçmişini kaybetmiş, ruhsuz taşlardan, vitrinlerden kurulu, üretim değil tüketimi körükleyen, emperyalist düzen taşları döşeli caddeler, şehirler..!   ................   Çocukluğumuzun güzel, zararsız, sokak oyunları, masum, mütevazi oyuncaklar, samimi mahalle arkadaşlıkları, rahatça sokakta yabancı bir çocuğu sevebilme samimiyeti, gidenlerden...   Kalan ise, intihara ve şiddete yönlendiren dijital oyunlar, birebir silah yerine geçebilecek oyuncaklar, sigara ve alkol görüntüleri buğulanıp, kadınların dayak yediği, açıkça mobbing yapmayı öven, yalan ve dolanın methiyesi dizi filimler, filimler, yarışmalar, oyunlar, evlerde, sokağa çıkmadan, sanal dünyada gelişen, yabancılardan kaçan bir nesil..!   ................   Doktorun, eczacının, mühendisin, mimarın, hakimin, savcının, askerin, paşanın, yazarın, şairin, büyüğün, öğretmenin sözünün kıymeti de göçüp gidenlerden...   Kalanlar, liyakatsiz yönetim kadroları ve atama sistemi, “bizden, ondan.” ayrımı, dalkavuk yardımcılar, profesörsüz üniversiteler, öğrencisiz okullar veya kapasitesinin iki üç misli öğrencisi olanlar, her sene yapılan eğitim sistemi devrimleri, hangi meslek grubuna ihtiyacımız var, hangisinden fazla diye düşünmeden, plansız, programsız, cahilce “Her şehire  bir üniversite” mottosu ile açılan, bölünen liseden hallice  üniversiteler, diplomasız ekonomi yazarları..!   ..............   Kalan sağlar bizimdir... Kalan sağlar biz.... Kalan sağlar... Kalan sağ... Kalan... Kal... K... ...........   Sağlıcakla kalın...    

Kalan sağlar...

 

 

Kalan sağlar...

 

Hani bir söz vardır; “Kim öle, kim kala. Kalan sağlar bizimdir...

 

Gidenler hep bizi bırakanlarmış da kalanlar bizim olsun diye söylenmiş. “Bizim için kalanlar önemli” denilmek istenmiş...

 

Bakın bakalım gidenlere, kalanlara...

 

.............

 

Gencecik, işinde hevesli, büyük ihtimalle başarılı, 28 yaşında bir Hanım mimar, gidenlerden mesela.

 

Bize kalan ise, okumuş, toplumda yer etmiş birisi hukukçu anne babası ile kendisi de okumuş hem de iki üniversite, ama eli kılıçlı, bunalımda, uyuşturucu müptelası, uzun süredir doktora gitmemiş, ebeveyni de göndermemiş, ayrı ev tutmuş, maddi sıkıntısı olmayan tedaviyi reddeden bir samuray..!

 

............

 

Mesela başka bir giden; kocasından boşanmış artık onunla ilişkisi, alakası kalmamış bir kadıncağız...

 

Yine bize kalan, eski karısını yolda görüp kullandığı minibüs ile defalarca O’nu ezen ve öldüren gururlu ama öfkeli bir şoför..!

 

..............

 

Tekrar örnek olarak giden; gitme sebebi önemli olmayan yine bir kadın ve iki çocuğu...

 

Kalan ise, hepsini boğduktan sonra üstlerine Türk Bayrağı örten babaları. Bayrağın nereye örtülmesi gerektiğini bilmek bir yana insan olamamış bir asker..!

 

...............

 

Gidenlerden biri daha; henüz 3,5 aylık.  Annesi dövülürken uyanmış. Ve bütün suçu bu olan bir bebek...

 

Bizlere kalan babası, yeni telefon almak için kira parasını vermeyen karısını döverken uyanan çocuğun ağlamasına kızıp hırsını 3,5 aylık bebeğinden çıkaran, sadece tüketmek üzerine hayatı olan bir baba..!

 

.................

 

Bir başka giden ise; daha önce keyif alarak içtiği geleneksel, milli içkisini, çok pahalı olduğu için artık alamayan, mahalledeki bakkal arkadaşının imal ettiği ucuz, ev imalatını kullanmak zorunda kalan bir akşamcı...

 

Tabi ki bize kalan da gözünü para hırsı bürümüş, para için her şeyi yapabilecek, etil yerine metil alkol veren satıcıyı teşvik etmiş, alkollü içkilere yüklü vergiler getiren anlayış..!

 

...............

 

Gidenlerden biri de; Beyoğlu’nun nefeslerinden, yapı taşlarından biri, Türkiye’nin ilk pastanesi denilen Lebon Pastanesi kepenklerini kapatıyor.

 

Bize kalan ise; geçmişini kaybetmiş, ruhsuz taşlardan, vitrinlerden kurulu, üretim değil tüketimi körükleyen, emperyalist düzen taşları döşeli caddeler, şehirler..!

 

................

 

Çocukluğumuzun güzel, zararsız, sokak oyunları, masum, mütevazi oyuncaklar, samimi mahalle arkadaşlıkları, rahatça sokakta yabancı bir çocuğu sevebilme samimiyeti, gidenlerden...

 

Kalan ise, intihara ve şiddete yönlendiren dijital oyunlar, birebir silah yerine geçebilecek oyuncaklar, sigara ve alkol görüntüleri buğulanıp, kadınların dayak yediği, açıkça mobbing yapmayı öven, yalan ve dolanın methiyesi dizi filimler, filimler, yarışmalar, oyunlar, evlerde, sokağa çıkmadan, sanal dünyada gelişen, yabancılardan kaçan bir nesil..!

 

................

 

Doktorun, eczacının, mühendisin, mimarın, hakimin, savcının, askerin, paşanın, yazarın, şairin, büyüğün, öğretmenin sözünün kıymeti de göçüp gidenlerden...

 

Kalanlar, liyakatsiz yönetim kadroları ve atama sistemi, “bizden, ondan.” ayrımı, dalkavuk yardımcılar, profesörsüz üniversiteler, öğrencisiz okullar veya kapasitesinin iki üç misli öğrencisi olanlar, her sene yapılan eğitim sistemi devrimleri, hangi meslek grubuna ihtiyacımız var, hangisinden fazla diye düşünmeden, plansız, programsız, cahilce “Her şehire  bir üniversite” mottosu ile açılan, bölünen liseden hallice  üniversiteler, diplomasız ekonomi yazarları..!

 

..............

 

Kalan sağlar bizimdir...

Kalan sağlar biz....

Kalan sağlar...

Kalan sağ...

Kalan...

Kal...

K...

...........

 

Sağlıcakla kalın...

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.