Mehmet GÜREL
Köşe Yazarı
Mehmet GÜREL
 

Hanımlar önden...

Böyle bir söz vardır değil mi...?   “Lütfen, hanımlar önden efendim...”   “İlk önce kadınlar ve çocuklar...”   “Ladies first.”   Böyle gördük, böyle öğrendik...   .............   Centilmence söylense de aslında bir ayrımcılıktır bu söz. “Pozitif ayrımcılık.” Böyle bahsedildiğinde akan sular duruyor, herkes kabulleniveriyor.   Tüm taraflar!   “Efendiiim önden buyurun...”   Bazıları hoşlanıyor bu kısacık pozitiflikten. Bazıları da “Ben ne kadar medeniyim...” diyor etrafına, karşısındakine, sadece bununla mümkünmüş gibi...   Kadınların böyle bir lütuf gösterisine ihtiyaçları var mıdır...?   Veya, doğru soru; kadınların neye ihtiyacı vardır...? (Çok derin oldu...)   Bir toplumun pozitif ayrımcılık göstermesi ve bu durumun kabul görmesi kadar büyük bir itiraf olabilir mi..?   Öncelik verilenin, bir haksızlığa uğradığı veya yeterince kendilerini savunamadıkları belli demek ki; bir diyet ödeniyor.  (Aman ne diyet...)   Bu aslında korkunç bir gerçeğin, toplumun her kesimi tarafından kolayca kabullenilmesini sağlayan bir metot. Sadece vicdanımızı rahatlatmak...   Hiç böyle düşünmüş müydünüz...?   Ama doğru.   Gözlemlerle doğru, rakamlarla doğru, her halükarda doğru, kadınlara yapılanlar...   Günümüzde dünya medeniyetlerinin tamamında, erkek egemen bir düzen geçerli.   Bazı hanımlar “Biz erkekleri parmağımızın ucunda oynatıyoruz.” diyebilirler. Bu da doğrudur. Ancak, güç gösterisine, testesterona kurban giden hemcinsleri adına, zekalarını yanlış kullandıklarını söyleyebilirim. Böyle bir güçleri varsa eğer, bunu tüm hemcinslerinin eğitilmesi ve kendi zeka seviyelerine ulaşması yönünde değil, şahsi emelleri adına kullanıyorlar demektir.    Elbette kimsenin bir kurtarıcısı olmak zorunda değildir. İdeal dünyada bunlara gerek kalmaz.  Ancak bugün yaşadığımız düzende hiç olmazsa bazı kabulleri doğru yapalım...   Yapalım ki gelecek kuşak gerekenleri değiştirebilsin. İleri zamanlarda adalet doğru işleyebilsin...   Mesela; artık pozitif ayrımcılık yapmayalım. Yapmaya ihtiyaç duymayalım. Vicdanımızı böyle rahatlatmayalım...   - Karşı cins ile benzer olmasak da eşit haklara sahip olduğumuzu artık kavrayalım. - Güçlü olan hangi tarafsa, gösterisini (dış güçlere:)) saklayabilmesini öğretelim. - Egemen olmanın birlik olmak anlamına geldiğini gösterelim. - Ailemizin, atamızın, inandıklarımızın söylediklerini araştırmadan, düşünmeden kabullenmeyip zamanımıza göre farklı olabileceğini kabul edelim. - Dünyada hiçbir canlıya şiddet uygulamamamız gerektiğinin, inancımız gereği olduğunu öğrenelim, öğretelim.   Anlayalım, anlatalım.    Her gün izlenen dizilerle, filmlerle, hayatlarını seyrettikleri gibi yaşamaya odaklananları azaltmadığımız, sorgulayan bir nesil oluşturmadığımız, her problemde ilk çözümü şiddette arayanları yok edemediğimiz sürece istediğimiz kadar 8 Mart’larda kutlama yapalım nafile...   Sigarayı, alkolü buğulandırmaktan daha önemli, kadına şiddeti içeren, duygu sömürüsü ile pozitif ayrımcılıklar yapan dizileri, filmleri yayından kaldırmak.   Küfürle, hakaretle, şiddet vaad ederek konuşmamak. İyi örnek olmak...   Kız çocuklarının eğitimini sağlamak, küçük yaşta veya zoraki evlilikleri durduracak adımlar atmak, fetvalar vermek. İnancımızı bu tavırlara kurban etmemek. Belki de başlangıçta yapmamız gerekenlerdir...   Evet haydi bakalım, bu sefer olması gerektiği gibi KARDEŞLER ÖNDEN...   #BirŞeylerYapmalıyız   ..............   Yine de adettendir; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müz kutlu olsun...     Mehmet Gürel 08.03.2021      

Hanımlar önden...

Böyle bir söz vardır değil mi...?

 

Lütfen, hanımlar önden efendim...

 

İlk önce kadınlar ve çocuklar...

 

Ladies first.

 

Böyle gördük, böyle öğrendik...

 

.............

 

Centilmence söylense de aslında bir ayrımcılıktır bu söz. “Pozitif ayrımcılık.” Böyle bahsedildiğinde akan sular duruyor, herkes kabulleniveriyor.

 

Tüm taraflar!

 

Efendiiim önden buyurun...”

 

Bazıları hoşlanıyor bu kısacık pozitiflikten. Bazıları da “Ben ne kadar medeniyim...” diyor etrafına, karşısındakine, sadece bununla mümkünmüş gibi...

 

Kadınların böyle bir lütuf gösterisine ihtiyaçları var mıdır...?

 

Veya, doğru soru; kadınların neye ihtiyacı vardır...? (Çok derin oldu...)

 

Bir toplumun pozitif ayrımcılık göstermesi ve bu durumun kabul görmesi kadar büyük bir itiraf olabilir mi..?

 

Öncelik verilenin, bir haksızlığa uğradığı veya yeterince kendilerini savunamadıkları belli demek ki; bir diyet ödeniyor.  (Aman ne diyet...)

 

Bu aslında korkunç bir gerçeğin, toplumun her kesimi tarafından kolayca kabullenilmesini sağlayan bir metot. Sadece vicdanımızı rahatlatmak...

 

Hiç böyle düşünmüş müydünüz...?

 

Ama doğru.

 

Gözlemlerle doğru, rakamlarla doğru, her halükarda doğru, kadınlara yapılanlar...

 

Günümüzde dünya medeniyetlerinin tamamında, erkek egemen bir düzen geçerli.

 

Bazı hanımlar “Biz erkekleri parmağımızın ucunda oynatıyoruz.” diyebilirler. Bu da doğrudur. Ancak, güç gösterisine, testesterona kurban giden hemcinsleri adına, zekalarını yanlış kullandıklarını söyleyebilirim. Böyle bir güçleri varsa eğer, bunu tüm hemcinslerinin eğitilmesi ve kendi zeka seviyelerine ulaşması yönünde değil, şahsi emelleri adına kullanıyorlar demektir. 

 

Elbette kimsenin bir kurtarıcısı olmak zorunda değildir. İdeal dünyada bunlara gerek kalmaz.  Ancak bugün yaşadığımız düzende hiç olmazsa bazı kabulleri doğru yapalım...

 

Yapalım ki gelecek kuşak gerekenleri değiştirebilsin. İleri zamanlarda adalet doğru işleyebilsin...

 

Mesela; artık pozitif ayrımcılık yapmayalım. Yapmaya ihtiyaç duymayalım. Vicdanımızı böyle rahatlatmayalım...

 

- Karşı cins ile benzer olmasak da eşit haklara sahip olduğumuzu artık kavrayalım.

- Güçlü olan hangi tarafsa, gösterisini (dış güçlere:)) saklayabilmesini öğretelim.

- Egemen olmanın birlik olmak anlamına geldiğini gösterelim.

- Ailemizin, atamızın, inandıklarımızın söylediklerini araştırmadan, düşünmeden kabullenmeyip zamanımıza göre farklı olabileceğini kabul edelim.

- Dünyada hiçbir canlıya şiddet uygulamamamız gerektiğinin, inancımız gereği olduğunu öğrenelim, öğretelim.

 

Anlayalım, anlatalım. 

 

Her gün izlenen dizilerle, filmlerle, hayatlarını seyrettikleri gibi yaşamaya odaklananları azaltmadığımız, sorgulayan bir nesil oluşturmadığımız, her problemde ilk çözümü şiddette arayanları yok edemediğimiz sürece istediğimiz kadar 8 Mart’larda kutlama yapalım nafile...

 

Sigarayı, alkolü buğulandırmaktan daha önemli, kadına şiddeti içeren, duygu sömürüsü ile pozitif ayrımcılıklar yapan dizileri, filmleri yayından kaldırmak.

 

Küfürle, hakaretle, şiddet vaad ederek konuşmamak. İyi örnek olmak...

 

Kız çocuklarının eğitimini sağlamak, küçük yaşta veya zoraki evlilikleri durduracak adımlar atmak, fetvalar vermek. İnancımızı bu tavırlara kurban etmemek. Belki de başlangıçta yapmamız gerekenlerdir...

 

Evet haydi bakalım, bu sefer olması gerektiği gibi KARDEŞLER ÖNDEN...

 

#BirŞeylerYapmalıyız

 

..............

 

Yine de adettendir; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müz kutlu olsun...

 

 

Mehmet Gürel

08.03.2021

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.