İsa ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
İsa ÖZTÜRK
 

Sirke mi? Bal mı?

1 Aralık 2019 tarihinde Çin'in Wuhan kentinden dünyaya yayılan ve ülkemizde de 1 Mart 2020 tarihi itibarıyla ilk vakayı gördüğümüz Korona salgını hala tüm olumsuzluklarıyla gündemde. Ülkemizde aşılanma oranının gittikçe arttığı bu dönemde salgın biraz daha kontrol altına alınmış gibi gözüküyor. Lakin virüsle ilgili değişik varyantlar özellikle Delta varyantı hala endişe yaratmakta ve korku salmakta.. Umarım ülkemiz ve dünya ülkeleri yaşamış olduğumuz bu sıkıntılı salgın sürecinden yeni bir dalgaya yakalanmadan bir an önce kurtulur. Dünya üzerinde korona salgınından milyonlarca insan olumsuz yönde etkilendi.  Ülkemizde de salgının en çok vurduğu kesimlerin başında küçük işletmeler, kendi yağında kavrulan, günü kurtarmaya çalışan esnaf dostlarımız oldu. Aylarca süren sokağa çıkma kısıtlamaları, belli şartlarda hizmet verme (paket servisi) zorunluluğu seyahat yasakları gibi etkenler dolayısıyla sosyal hayat neredeyse bir buçuk yıldır çökmüş durumda. Haliyle bu durum küçük esnafların çok zor günler geçirmesine sebep oldu. Devletin de yeterince destek vermediği bu durum karşısında maalesef birçok esnaf kepenk indirme durumunda kaldı, dükkanını devretmek durumunda kaldı ya da eleman sayısını asgariye indirmek zorunda kaldı. Esnaflarımızla ilgili bu yazıyı yazmayı çok önceden planlamıştım ben ama yaşanan zor günlerde destek olmak, moral bozmamak adına hep erteledim. Gerçekten çok zor durumlar yaşayan esnaf dostlarımızın uğradıkları zararı tazmin etme yönünde ve salgın öncesi günlerdeki gibi kazançlı günlere kavuşması yönünde çabaları oluyor mu peki? İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıralım.  Kütahya için bunu söylemek gerçekten zor.   Bu sabah girdiğim bir dükkanda sorduğum bir soruya bilgisayar başından bile kalkmaya tenezzül etmeyip, bırakın tebessümü, bırakın hoş geldin beş gittiğini göz teması bile kurmayan esnafı görünce ahvalimizi yazmaya karar verdim. Yazımın başında da belirttiğim gibi artık para kazanmak çok zor aynı zamanda parayı harcamak ve elde tutmakta..Ticaret artık global bir döngü ve her mala hizmete ulaşmak çok kolay. Eskisi gibi rekabet edeceğiniz alan dar değil, uçsuz bucaksız..Sanal ortamda tek tuşla dünyanın her yerinden  istediğiniz ürünü kimseyle muhatap olmadan kapınıza kadar getirtebiliyorsunuz. Ticarette rekabet çılgın boyutlara ulaşmış durumda. Artık para kazanmak için mutlaka farklı olmanız gerekiyor.  Bu farklılığı sağlayacak olan sizin ürünlerinizin yanı sıra müşteriyle olan ilişkileriniz ve davranış şekilleriniz olacaktır. En başta müşteriye tebessümle yaklaşmalısınız. Tebessüm bedavadır ve herkesi mutlu eder. Saygın olduğunu hissettirmelisiniz, haa yanlış anlamayın saygınlık için karşısında el pençe divan durun demiyorum.  İlgilendiğinizin belirtisi olarak göz teması sağlayıp sorularına tatmin edici cevaplar vermeye çalışsanız bu bile yeter. Kimsenin dış görünüşüne aldanarak davranışlarınızı şekillendirmeyin.  Nasıl olsa almayacak ya da bu bunu alamaz mantığıyla yaklaşırsanız elinizdeki müşteriyi kaçırırsınız. Atalarımız ne güzel söylemiş “Parayla imanın kimde olduğu belli olmaz” diye.. Şehrimizde maalesef hala vitrindeki ürünü “alacaksan öyle çıkarayım” mantığıyla hareket eden esnaflarımız bulunmakta.  Selam verdiğimizde, iyi günler, hayırlı işler temennilerimizde lütfen bir karşılık verin..Bizleri görmezden gelmeyin, yok saymayın. Bir insana yapılacak en büyük hakaret onu görmezden gelmek ve iyi dileklerine karşılık vermemektir. Bilindik bir hikayeyle sonlandırayım;  “Çok eski zamanlarda, bal satan bir adam varmış. Petek petek balını, sevimli eşeğine yükler, sokaklarda dolaşarak satmaya çalışırmış. Ne hikmetse, kimse kendisinden bal almazmış. Balını satamayan adamcağız üzülür, üzüldükçe kaşlarını çatarmış. Sesi sertleşir, yüzü asılırmış. Onu, o hâlde görenler hemen yollarını değiştirirlermiş. Aynı mahallede bir de sirke satıcısı varmış. Sirkeci, bir sokağa girince çocuklar arkasından koşarlarmış. Mahalleli hemen çevresini sarar, gülüp şakalaşarak sirkesini alırlarmış. Balcı, bu adamın acı sirkeyi nasıl böyle çabuk sattığını bir türlü anlayamazmış. Bir gün, iki satıcı bir sokakta karşılaşmışlar. Hiç satış yapamayan balcının yüzü yine asıkmış. Yavaşça sirkeciye yaklaşarak: - Bre sirkeci kardeş! Bunca zamandır seni gözler dururum. Ben tatlı mı tatlı bal satıyorum. Kimse gelip benden bal almıyor. Senin acı sirkeni ise herkes kapışıveriyor. Bunun hikmeti nedir? Söyle de beni bu düşünceden kurtar, demiş. Sirkeci, elini balcının omzuna koymuş. Sevgi dolu bakışlarını onun gözlerine dikmiş ve:  - Balcı kardeş, senin elin bal satıyor evet ama yüzün sirke satıyor, demiş.” Tebessüm eden kimse, başkalarına ikramda bulunuyor demektir. Gülümsemenin, bir maliyeti, bir külfeti yoktur ama insana çok şey kazandırır. Tebessüm, vereni fakirleştirmeden, alanı zenginleştiren bir güce sahiptir... Velhasıl kelam sirke satmayın, bal satın… Sağlıkla kalın..

Sirke mi? Bal mı?

1 Aralık 2019 tarihinde Çin'in Wuhan kentinden dünyaya yayılan ve ülkemizde de 1 Mart 2020 tarihi itibarıyla ilk vakayı gördüğümüz Korona salgını hala tüm olumsuzluklarıyla gündemde. Ülkemizde aşılanma oranının gittikçe arttığı bu dönemde salgın biraz daha kontrol altına alınmış gibi gözüküyor. Lakin virüsle ilgili değişik varyantlar özellikle Delta varyantı hala endişe yaratmakta ve korku salmakta.. Umarım ülkemiz ve dünya ülkeleri yaşamış olduğumuz bu sıkıntılı salgın sürecinden yeni bir dalgaya yakalanmadan bir an önce kurtulur.

Dünya üzerinde korona salgınından milyonlarca insan olumsuz yönde etkilendi.  Ülkemizde de salgının en çok vurduğu kesimlerin başında küçük işletmeler, kendi yağında kavrulan, günü kurtarmaya çalışan esnaf dostlarımız oldu. Aylarca süren sokağa çıkma kısıtlamaları, belli şartlarda hizmet verme (paket servisi) zorunluluğu seyahat yasakları gibi etkenler dolayısıyla sosyal hayat neredeyse bir buçuk yıldır çökmüş durumda. Haliyle bu durum küçük esnafların çok zor günler geçirmesine sebep oldu. Devletin de yeterince destek vermediği bu durum karşısında maalesef birçok esnaf kepenk indirme durumunda kaldı, dükkanını devretmek durumunda kaldı ya da eleman sayısını asgariye indirmek zorunda kaldı.

Esnaflarımızla ilgili bu yazıyı yazmayı çok önceden planlamıştım ben ama yaşanan zor günlerde destek olmak, moral bozmamak adına hep erteledim.

Gerçekten çok zor durumlar yaşayan esnaf dostlarımızın uğradıkları zararı tazmin etme yönünde ve salgın öncesi günlerdeki gibi kazançlı günlere kavuşması yönünde çabaları oluyor mu peki? İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıralım.  Kütahya için bunu söylemek gerçekten zor.  

Bu sabah girdiğim bir dükkanda sorduğum bir soruya bilgisayar başından bile kalkmaya tenezzül etmeyip, bırakın tebessümü, bırakın hoş geldin beş gittiğini göz teması bile kurmayan esnafı görünce ahvalimizi yazmaya karar verdim.

Yazımın başında da belirttiğim gibi artık para kazanmak çok zor aynı zamanda parayı harcamak ve elde tutmakta..Ticaret artık global bir döngü ve her mala hizmete ulaşmak çok kolay. Eskisi gibi rekabet edeceğiniz alan dar değil, uçsuz bucaksız..Sanal ortamda tek tuşla dünyanın her yerinden  istediğiniz ürünü kimseyle muhatap olmadan kapınıza kadar getirtebiliyorsunuz. Ticarette rekabet çılgın boyutlara ulaşmış durumda. Artık para kazanmak için mutlaka farklı olmanız gerekiyor.  Bu farklılığı sağlayacak olan sizin ürünlerinizin yanı sıra müşteriyle olan ilişkileriniz ve davranış şekilleriniz olacaktır. En başta müşteriye tebessümle yaklaşmalısınız. Tebessüm bedavadır ve herkesi mutlu eder. Saygın olduğunu hissettirmelisiniz, haa yanlış anlamayın saygınlık için karşısında el pençe divan durun demiyorum.  İlgilendiğinizin belirtisi olarak göz teması sağlayıp sorularına tatmin edici cevaplar vermeye çalışsanız bu bile yeter. Kimsenin dış görünüşüne aldanarak davranışlarınızı şekillendirmeyin.  Nasıl olsa almayacak ya da bu bunu alamaz mantığıyla yaklaşırsanız elinizdeki müşteriyi kaçırırsınız. Atalarımız ne güzel söylemiş “Parayla imanın kimde olduğu belli olmaz” diye.. Şehrimizde maalesef hala vitrindeki ürünü “alacaksan öyle çıkarayım” mantığıyla hareket eden esnaflarımız bulunmakta. 

Selam verdiğimizde, iyi günler, hayırlı işler temennilerimizde lütfen bir karşılık verin..Bizleri görmezden gelmeyin, yok saymayın. Bir insana yapılacak en büyük hakaret onu görmezden gelmek ve iyi dileklerine karşılık vermemektir.

Bilindik bir hikayeyle sonlandırayım; 

“Çok eski zamanlarda, bal satan bir adam varmış. Petek petek balını, sevimli eşeğine yükler, sokaklarda dolaşarak satmaya çalışırmış. Ne hikmetse, kimse kendisinden bal almazmış. Balını satamayan adamcağız üzülür, üzüldükçe kaşlarını çatarmış. Sesi sertleşir, yüzü asılırmış. Onu, o hâlde görenler hemen yollarını değiştirirlermiş. Aynı mahallede bir de sirke satıcısı varmış. Sirkeci, bir sokağa girince çocuklar arkasından koşarlarmış. Mahalleli hemen çevresini sarar, gülüp şakalaşarak sirkesini alırlarmış. Balcı, bu adamın acı sirkeyi nasıl böyle çabuk sattığını bir türlü anlayamazmış. Bir gün, iki satıcı bir sokakta karşılaşmışlar. Hiç satış yapamayan balcının yüzü yine asıkmış. Yavaşça sirkeciye yaklaşarak:

- Bre sirkeci kardeş! Bunca zamandır seni gözler dururum. Ben tatlı mı tatlı bal satıyorum. Kimse gelip benden bal almıyor. Senin acı sirkeni ise herkes kapışıveriyor. Bunun hikmeti nedir? Söyle de beni bu düşünceden kurtar, demiş. Sirkeci, elini balcının omzuna koymuş. Sevgi dolu bakışlarını onun gözlerine dikmiş ve:

 - Balcı kardeş, senin elin bal satıyor evet ama yüzün sirke satıyor, demiş.”

Tebessüm eden kimse, başkalarına ikramda bulunuyor demektir. Gülümsemenin, bir maliyeti, bir külfeti yoktur ama insana çok şey kazandırır. Tebessüm, vereni fakirleştirmeden, alanı zenginleştiren bir güce sahiptir...

Velhasıl kelam sirke satmayın, bal satın…

Sağlıkla kalın..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.