İsa ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
İsa ÖZTÜRK
 

Kokuşmuş Zihniyetler

Son zamanlarda Ülkemizde yaşanan her felaketin arkasından yaptıkları çirkin ve acımasız yorumlarla insanların nefretini kazanan bir güruh çıktı ortaya..   Geçen hafta yaşanan İzmir depremi sonrasında da üzülerek, esefle ve şaşkınlıkla yazılanları, yorumları takip ettik. Bu hastalıklı ruhların kimi Emniyet güçlerimiz tarafından gözaltına alındı, kimi de tutuklandı.    Bu hastalıklı ruhlar insanlıktan, merhametten uzak, empatiden yoksun, kötülüklere felaketlere sevinen, kendisi gibi olmayan herkesi binbir acıya, zulme, hastalığa afete layık gören, birilerine yaranmak için klavye başında atıp tutan, her suçu işleyebilecek potansiyeli üzerinde taşıyan, kin, saldırganlık nefret ve öfkeyi harman etmiş kişilerden oluşmakta..   Siyasi fikrine katılmadığı birinin hastalığına, ölümüne göbek atan, masum insanların felaket yaşamasına sevinip alkış tutan, kendisi gibi yaşamayan insanların başına gelen acılardan mutluluk devşiren hastalıklı tipler..   Acılardan felaketlerden mutluluk ve keyif devşirmeye çalışan kokuşmuş zihniyetler, acıdan beslenir, acılara üzülmezler, çıkarcı ve kalleştir. Bencildir, korkaktır, pusucudur, linç duygularıyla hareket eder.. Ahlaki etiği yoktur, hiç aramayın.. Toplumdan soyutlanmamak için ahlaklı taklidi yaparlar, bu haysiyetsizlerin sosyal medya hesaplarını incelediğinizde her türlü pisliği, ahlaksızlığı rezilliği görebilirsiniz. Cahildirler, öğrenmeyi bilgi edinmeyi, sorgulamayı, araştırmayı bilmezler, okumazlar.. Toplumdaki insanların hassas olması gereken doğa katliamları, hayvanlara şiddet, kadın hakları, eğitim, kültür, insan hakları gibi konularda duyarlılıkları yoktur. Nefretini kusabileceği fırsatları gözetler gerektiğinde “ama” bağlacını kullanırlar. “Ama” bağlacı sığınabilecekleri en sağlam limandır. Her zaman bir bahanesi, yandaşı, taraftarı vardır.. Başka insanlara zarar verememesinin tek nedeni buna fırsat bulamamış olmasıdır. Bizden, sizden, ondan, bundan diye insanlar arasında ayırım yapar, hayatının anlamı paradır, başka düşünceye, renge, inanca, dile, ırka saygısı da sevgisi de yoktur. Psikolojik bir durumdur, psikopatlık belirtisidir. Bu hastalıklı ruhların ne kendisine, ne çevresine ne de insanlığa bir faydasının dokunmayacağı aşikardır.   Hadis-i Şerifte buyrulduğu gibi; “Müslüman kardeşinin uğradığı felakete sevinme, Allah-ü Teala rahmet eder O'nu o felaketten kurtarır da seni o derde uğratabilir”..   Dinimizin merkezinde insan vardır, insan esas alınmıştır. Müslüman olsun, gayrimüslim olsun insanoğlunun başına gelen felakete sevinmek insanlık dışı bir davranıştır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir dinde böyle bir insafsızlık uygun görülmemiştir. Bunu İslam adına yapmak ise soysuzluktur. Değil bir insanın, bir canlının ölümüne bile sevinmek ilkel kalmış bir ruhun tezahürüdür. Dünya imtihan dünyasıdır ve bu dünyanın hesabı ahirette görülecektir. İnsanlar bu toplumdaki yaşayış tarzlarından, günahlarından sevaplarından bu Dünyada hesaba çekilmez. Hayat felsefemiz; iyi ve doğru alışkanlıkları, ahlakı önemseyen, kötülükten, fenalıktan, zulümden uzak durduğumuz bir Dünya anlayışı olmalıdır.    Türkiye'de 1900-2020 yılları arasında meydana gelen sayısız depremlerde yaklaşık 87 bin insanımız can vermiş..   Erzincan'da 1939 yılındaki depremde 33 bin kişi can verdi.. Erzincan'dakiler dinsiz miydi? Zina mı yapıyorlardı? Alkol mü alıyorlardı? Gediz'de, Şarköy'de, Gölcük'te, Adapazarı'nda, Lice'de Van'da, Varto'da, Adana'da, Horasan'da can verenler haşa Allahsız mıydı?  Elazığ'da depremde can verenler Kürt müydü? İzmir'de can verenler gavur muydu, laik miydi, dinsiz miydi? Cumhuriyeti kutlayıp Kandili kutlamadıkları için mi yerle bir oldu İzmir??   Deprem, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Dünya üzerinde yaşayan insanların sosyal durumlarının, hal hareket ve düşünce yapılarının, hangi dine inandığının depreme hiçbir etkisi yoktur. Binaları fay hattı üzerine inşa edersen, binaları yaparken hırsızlık yaparsan, maliyeti düşürmek için demirden, çimentodan çalarsan, kaçak yapılaşmaya izin verirsen, imar barışı uygulayıp derme çatma binalara incelemeden ruhsat verirsen sonucu afet olur.. Bu hırsızlığı yapanlarda Allaha iftira atarak “Her şey Allahtan” tavrıyla işin içinden sıyrılmaya çalışırlar. Herşey Allahtan tabiki de ama tedbirlerimizi alıp, tevekkül edeceğiz ve takdiri Yüce Allah'a bırakacağız.    Felaketler karşısında dayanışmanın, birbirine sarılmanın ve yaraları sarmanın güzelliklerini paylaşacağız. Tek vücut olacağız felaketler karşısında, fiziken bir katkımız olamıyorsa da dualarımızla, maneviyatımızla, desteğimizle yanlarında olacağız. Atalarımız ne güzel söylemiş; “Allah düşmanımın başına vermesin” diye. Atalarımıza layık olmaya çalışacağız..   Nerede bir can ölse oralı olur yüreğim..   Olmalı zaten   Olmazsa.! İnsan olmaz yüreğim (Ahmed Arif)   Gavur İzmir diyor ya bazıları..   İzmir Hasan Tahsin'dir, İlk kurşundur..   İzmir Milli Mücadeledir..   İzmir emperyalistlerin denizde döküldüğü yerdir..   İzmir Vatandır…   Geçmiş olsun İzmir, Geçmiş olsun Türkiye..   GÜNÜN SÖZÜ : Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın..(Tolstoy) Sağlıkla kalın..

Kokuşmuş Zihniyetler

Son zamanlarda Ülkemizde yaşanan her felaketin arkasından yaptıkları çirkin ve acımasız yorumlarla insanların nefretini kazanan bir güruh çıktı ortaya..

 

Geçen hafta yaşanan İzmir depremi sonrasında da üzülerek, esefle ve şaşkınlıkla yazılanları, yorumları takip ettik. Bu hastalıklı ruhların kimi Emniyet güçlerimiz tarafından gözaltına alındı, kimi de tutuklandı. 

 

Bu hastalıklı ruhlar insanlıktan, merhametten uzak, empatiden yoksun, kötülüklere felaketlere sevinen, kendisi gibi olmayan herkesi binbir acıya, zulme, hastalığa afete layık gören, birilerine yaranmak için klavye başında atıp tutan, her suçu işleyebilecek potansiyeli üzerinde taşıyan, kin, saldırganlık nefret ve öfkeyi harman etmiş kişilerden oluşmakta..

 

Siyasi fikrine katılmadığı birinin hastalığına, ölümüne göbek atan, masum insanların felaket yaşamasına sevinip alkış tutan, kendisi gibi yaşamayan insanların başına gelen acılardan mutluluk devşiren hastalıklı tipler..

 

Acılardan felaketlerden mutluluk ve keyif devşirmeye çalışan kokuşmuş zihniyetler, acıdan beslenir, acılara üzülmezler, çıkarcı ve kalleştir. Bencildir, korkaktır, pusucudur, linç duygularıyla hareket eder.. Ahlaki etiği yoktur, hiç aramayın.. Toplumdan soyutlanmamak için ahlaklı taklidi yaparlar, bu haysiyetsizlerin sosyal medya hesaplarını incelediğinizde her türlü pisliği, ahlaksızlığı rezilliği görebilirsiniz. Cahildirler, öğrenmeyi bilgi edinmeyi, sorgulamayı, araştırmayı bilmezler, okumazlar.. Toplumdaki insanların hassas olması gereken doğa katliamları, hayvanlara şiddet, kadın hakları, eğitim, kültür, insan hakları gibi konularda duyarlılıkları yoktur. Nefretini kusabileceği fırsatları gözetler gerektiğinde “ama” bağlacını kullanırlar. “Ama” bağlacı sığınabilecekleri en sağlam limandır. Her zaman bir bahanesi, yandaşı, taraftarı vardır.. Başka insanlara zarar verememesinin tek nedeni buna fırsat bulamamış olmasıdır. Bizden, sizden, ondan, bundan diye insanlar arasında ayırım yapar, hayatının anlamı paradır, başka düşünceye, renge, inanca, dile, ırka saygısı da sevgisi de yoktur. Psikolojik bir durumdur, psikopatlık belirtisidir. Bu hastalıklı ruhların ne kendisine, ne çevresine ne de insanlığa bir faydasının dokunmayacağı aşikardır.

 

Hadis-i Şerifte buyrulduğu gibi; “Müslüman kardeşinin uğradığı felakete sevinme, Allah-ü Teala rahmet eder O'nu o felaketten kurtarır da seni o derde uğratabilir”..

 

Dinimizin merkezinde insan vardır, insan esas alınmıştır. Müslüman olsun, gayrimüslim olsun insanoğlunun başına gelen felakete sevinmek insanlık dışı bir davranıştır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir dinde böyle bir insafsızlık uygun görülmemiştir. Bunu İslam adına yapmak ise soysuzluktur. Değil bir insanın, bir canlının ölümüne bile sevinmek ilkel kalmış bir ruhun tezahürüdür. Dünya imtihan dünyasıdır ve bu dünyanın hesabı ahirette görülecektir. İnsanlar bu toplumdaki yaşayış tarzlarından, günahlarından sevaplarından bu Dünyada hesaba çekilmez. Hayat felsefemiz; iyi ve doğru alışkanlıkları, ahlakı önemseyen, kötülükten, fenalıktan, zulümden uzak durduğumuz bir Dünya anlayışı olmalıdır. 

 

Türkiye'de 1900-2020 yılları arasında meydana gelen sayısız depremlerde yaklaşık 87 bin insanımız can vermiş..

 

Erzincan'da 1939 yılındaki depremde 33 bin kişi can verdi.. Erzincan'dakiler dinsiz miydi? Zina mı yapıyorlardı? Alkol mü alıyorlardı? Gediz'de, Şarköy'de, Gölcük'te, Adapazarı'nda, Lice'de Van'da, Varto'da, Adana'da, Horasan'da can verenler haşa Allahsız mıydı?  Elazığ'da depremde can verenler Kürt müydü? İzmir'de can verenler gavur muydu, laik miydi, dinsiz miydi? Cumhuriyeti kutlayıp Kandili kutlamadıkları için mi yerle bir oldu İzmir??

 

Deprem, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Dünya üzerinde yaşayan insanların sosyal durumlarının, hal hareket ve düşünce yapılarının, hangi dine inandığının depreme hiçbir etkisi yoktur. Binaları fay hattı üzerine inşa edersen, binaları yaparken hırsızlık yaparsan, maliyeti düşürmek için demirden, çimentodan çalarsan, kaçak yapılaşmaya izin verirsen, imar barışı uygulayıp derme çatma binalara incelemeden ruhsat verirsen sonucu afet olur.. Bu hırsızlığı yapanlarda Allaha iftira atarak “Her şey Allahtan” tavrıyla işin içinden sıyrılmaya çalışırlar. Herşey Allahtan tabiki de ama tedbirlerimizi alıp, tevekkül edeceğiz ve takdiri Yüce Allah'a bırakacağız. 

 

Felaketler karşısında dayanışmanın, birbirine sarılmanın ve yaraları sarmanın güzelliklerini paylaşacağız. Tek vücut olacağız felaketler karşısında, fiziken bir katkımız olamıyorsa da dualarımızla, maneviyatımızla, desteğimizle yanlarında olacağız. Atalarımız ne güzel söylemiş; “Allah düşmanımın başına vermesin” diye. Atalarımıza layık olmaya çalışacağız..

 

Nerede bir can ölse oralı olur yüreğim..

 

Olmalı zaten

 

Olmazsa.! İnsan olmaz yüreğim (Ahmed Arif)

 

Gavur İzmir diyor ya bazıları..

 

İzmir Hasan Tahsin'dir, İlk kurşundur..

 

İzmir Milli Mücadeledir..

 

İzmir emperyalistlerin denizde döküldüğü yerdir..

 

İzmir Vatandır…

 

Geçmiş olsun İzmir, Geçmiş olsun Türkiye..

 

GÜNÜN SÖZÜ : Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın..(Tolstoy)

Sağlıkla kalın..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.