İsa ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
İsa ÖZTÜRK
 

Gençliğe Hitabe

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u-zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!   Gençliğe Hitabe, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk” adlı eserini meydana getiren konuşmasının sonunda 20 Ekim 1927 günü Türk gençliğine hitapla söylemiş olduğu metindir. Nutuk'un sonuç bölümünü meydana getirir. Hitabe, Nutuk'un "Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet" başlıklı bölümünde yer alır. "Türk istiklâli" ve "Türk Cumhuriyeti" kavramları üzerine kurulmuş bir metindir. Atatürk’ün okuduğu kitapları tek tek inceleyen araştırmacı ve yazarlar 1924 yılında Türkçe olarak da basılan Orhun Abideleri kitabının da matbaadan çıkar çıkmaz Atatürk’e hediye edildiğini tespit etmişler. Bu kitabın Bilge Kağan’ın “Ey Türk budunu” diye başlayıp bütün Türk Milleti’ne hitap ettiği son sayfasının kenarına, Atatürk’ün kendi el yazısıyla, “Büyük nutuk böyle bir ifadeyle hitam bulacaktır” diye not düştüğü görülmüştür.  Bu iki gözlemden ve Atatürk’ün kendi el yazısından anlaşılan şudur; Atatürk, Bilge Kağan’ın topyekûn Türk Milleti’ne hitap etmesinden etkilenmiş ve büyük nutkunu sona erdirirken böyle bir hitapta bulunmaya karar vermiştir. “Ey Türk Budunu” ile “Ey Türk Gençliği” arasında özde hiçbir fark yoktur. Atatürk’e göre, Türk istikbalinin evladı, muhtaç olduğu kudreti, damarlarındaki “asil kan” da bulacaktır. “Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinde de, “Bunca yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım” politikası saklıdır. Atatürk, yeni Türk devletini kurarken de esas olarak Türk’ün kendi kaynağından, Bilge Kağan modelinden faydalanmıştır. Zaten kendisi de bu millete gideceği yolu gösterirken Dünya'nın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakkiyatından istifade edelim, lâkin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz dememiş midir?.. Mustafa Kemal Atatürk bu hitabıyla geçmişte yaşanılan sıkıntıların bir daha tekrar etmemesi için Türk milletinin istikbali olan gençlere hayati öğütlerde bulunmuştur. Hitabe, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisiyle birlikte ortaya çıkan karanlık manzaranın tasviri ile başlar. Bu karanlık şartlarda dahi Türk gençliğinin ödevinin Türk istiklal ve cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmak olduğu ifade edilir. Atatürk’ün engin devlet adamlığı, askeri kişiliği, aklı ve zekası ile olası bütün olumsuz tezahürleri önceden görüp, hesaplayarak ortaya koyduğu, tüm zamanların en güncel ve değerini kaybetmeyen hitabıdır. Atatürk müneccim değildi tabi ki de hitabede ifade ettiği geçmiş tecrübeleri hatta ve hatta o dönemdeki birtakım mücadeleleri idi. Gençliğe hitabe, okunduğu zaman “Vay be adam ta o zamandan görmüş memleketin ne hale geleceğini “tepkisi verilen bir hayranlık ifadesidir. Geçmişten gelecek nesillere bir tavsiye mektubu ve vasiyetnamedir.  Hiçbir şartta umudunu yitirmemektedir. Bakıp da görmesini bilen için duvarda bir süs değil bir erken uyarı sistemidir. Hitabe için ırkçı ya da milliyetçi söylemleri yersizdir. Bu topraklarda yaşayan ve kendine “Türküm” diyen gençlere hitaben yazılmıştır, üstüne alınmak istemeyenler alınmayabilir.. Hababam sınıfının haylaz ve yaramaz öğrencilerinin bile coşkuyla ezbere okuduğu “Hababam da olsak Gençliğe Hitabeyi ezbere biliriz” diyerek ders verdiği hitabedir. Şu zamanlarda her ne kadar bahsedilen senaryolar gerçekleşse de “Damarlarındaki asil kanda mevcut olan kudreti “bulacak bir gençlik ortalarda görünmemektedir. Dün “Türküm” adı geçtiği için ırkçı söylem yasaklayalım özgürleşelim diyen zihniyet tarafından okullarda okunması yasaklanan “Andımız” dan sonra kuvvetle muhtemel bir hedef haline de gelmiş hitabedir. Atatürk bugünkü gençliğin halini görse “Bütün umudum gençliktedir” der miydi acaba? Gençliğin zor zamanları daha iyi anlamaları, ülkenin içinde bulunduğu zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiği ve izlenecek yol konusuna ışık tutan hitabenin anlatmak istedikleri ile bitireyim.   Ey Türk Gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza dek korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. Gelecekte bile seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır. Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar hiç uygun olmayan bir durumda kendini gösterebilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yıkmak isteyecek düşmanlar, dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir galibiyetin, bir gücün temsilcisi olabilirler. Zorla veya hile ile kutsal yurdun bütün şehirleri teslim alınmış, bütün işletmeleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesi işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olanı ise, ülkede iktidara sahip olanlar gaflet, sapkınlık ve hatta ihanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, işgalcilerin siyasi amaçlarıyla birleştirerek düşmanla iş birliği yapabilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezik ve bitkin düşmüş olabilir.   Ey Türk geleceğinin evladı! İşte bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene!.. Sağlıkla ve sevgiyle kalın..

Gençliğe Hitabe

Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır.

Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u-zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!

 

Gençliğe Hitabe, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk” adlı eserini meydana getiren konuşmasının sonunda 20 Ekim 1927 günü Türk gençliğine hitapla söylemiş olduğu metindir. Nutuk'un sonuç bölümünü meydana getirir.

Hitabe, Nutuk'un "Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet" başlıklı bölümünde yer alır. "Türk istiklâli" ve "Türk Cumhuriyeti" kavramları üzerine kurulmuş bir metindir.

Atatürk’ün okuduğu kitapları tek tek inceleyen araştırmacı ve yazarlar 1924 yılında Türkçe olarak da basılan Orhun Abideleri kitabının da matbaadan çıkar çıkmaz Atatürk’e hediye edildiğini tespit etmişler. Bu kitabın Bilge Kağan’ın “Ey Türk budunu” diye başlayıp bütün Türk Milleti’ne hitap ettiği son sayfasının kenarına, Atatürk’ün kendi el yazısıyla, “Büyük nutuk böyle bir ifadeyle hitam bulacaktır” diye not düştüğü görülmüştür.  Bu iki gözlemden ve Atatürk’ün kendi el yazısından anlaşılan şudur; Atatürk, Bilge Kağan’ın topyekûn Türk Milleti’ne hitap etmesinden etkilenmiş ve büyük nutkunu sona erdirirken böyle bir hitapta bulunmaya karar vermiştir. “Ey Türk Budunu” ile “Ey Türk Gençliği” arasında özde hiçbir fark yoktur. Atatürk’e göre, Türk istikbalinin evladı, muhtaç olduğu kudreti, damarlarındaki “asil kan” da bulacaktır. “Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinde de, “Bunca yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım” politikası saklıdır. Atatürk, yeni Türk devletini kurarken de esas olarak Türk’ün kendi kaynağından, Bilge Kağan modelinden faydalanmıştır. Zaten kendisi de bu millete gideceği yolu gösterirken Dünya'nın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakkiyatından istifade edelim, lâkin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz dememiş midir?..

Mustafa Kemal Atatürk bu hitabıyla geçmişte yaşanılan sıkıntıların bir daha tekrar etmemesi için Türk milletinin istikbali olan gençlere hayati öğütlerde bulunmuştur. Hitabe, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisiyle birlikte ortaya çıkan karanlık manzaranın tasviri ile başlar. Bu karanlık şartlarda dahi Türk gençliğinin ödevinin Türk istiklal ve cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmak olduğu ifade edilir.

Atatürk’ün engin devlet adamlığı, askeri kişiliği, aklı ve zekası ile olası bütün olumsuz tezahürleri önceden görüp, hesaplayarak ortaya koyduğu, tüm zamanların en güncel ve değerini kaybetmeyen hitabıdır. Atatürk müneccim değildi tabi ki de hitabede ifade ettiği geçmiş tecrübeleri hatta ve hatta o dönemdeki birtakım mücadeleleri idi.

Gençliğe hitabe, okunduğu zaman “Vay be adam ta o zamandan görmüş memleketin ne hale geleceğini “tepkisi verilen bir hayranlık ifadesidir. Geçmişten gelecek nesillere bir tavsiye mektubu ve vasiyetnamedir.  Hiçbir şartta umudunu yitirmemektedir. Bakıp da görmesini bilen için duvarda bir süs değil bir erken uyarı sistemidir.

Hitabe için ırkçı ya da milliyetçi söylemleri yersizdir. Bu topraklarda yaşayan ve kendine “Türküm” diyen gençlere hitaben yazılmıştır, üstüne alınmak istemeyenler alınmayabilir..

Hababam sınıfının haylaz ve yaramaz öğrencilerinin bile coşkuyla ezbere okuduğu “Hababam da olsak Gençliğe Hitabeyi ezbere biliriz” diyerek ders verdiği hitabedir.

Şu zamanlarda her ne kadar bahsedilen senaryolar gerçekleşse de “Damarlarındaki asil kanda mevcut olan kudreti “bulacak bir gençlik ortalarda görünmemektedir.

Dün “Türküm” adı geçtiği için ırkçı söylem yasaklayalım özgürleşelim diyen zihniyet tarafından okullarda okunması yasaklanan “Andımız” dan sonra kuvvetle muhtemel bir hedef haline de gelmiş hitabedir.

Atatürk bugünkü gençliğin halini görse “Bütün umudum gençliktedir” der miydi acaba?

Gençliğin zor zamanları daha iyi anlamaları, ülkenin içinde bulunduğu zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiği ve izlenecek yol konusuna ışık tutan hitabenin anlatmak istedikleri ile bitireyim.

 

Ey Türk Gençliği!

Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza dek korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. Gelecekte bile seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır. Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar hiç uygun olmayan bir durumda kendini gösterebilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yıkmak isteyecek düşmanlar, dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir galibiyetin, bir gücün temsilcisi olabilirler. Zorla veya hile ile kutsal yurdun bütün şehirleri teslim alınmış, bütün işletmeleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesi işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olanı ise, ülkede iktidara sahip olanlar gaflet, sapkınlık ve hatta ihanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, işgalcilerin siyasi amaçlarıyla birleştirerek düşmanla iş birliği yapabilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezik ve bitkin düşmüş olabilir.

 

Ey Türk geleceğinin evladı! İşte bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene!..

Sağlıkla ve sevgiyle kalın..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.