Afad nasıl kuruldu, neden kuruldu?

(Web Sitesi) - Web Sitesi |
 

Afad nasıl kuruldu, neden kuruldu?

2020 yılında 2019 yılına göre yüzde 43 lük artışla 33 bin 598 deprem meydana geldiğini biliyor muydunuz?

■Ben Ahmet Ali Artun. Kütahya AFAD İl Müdürü'yüm. Kütahyalıyım. 19 yıldır Sivil Savunma'dan başlayan 2009 yılında AFAD olarak yeni yapılanan bu kurumda görev yapıyorum. 10 yıldır da il müdürü olarak görev yapıyorum.   AFAD özellikle ülkemizde 1999 yılında yaşanan Marmara depremi ile ilgili çalışmaların ülkemizde afet yönetimi süreçleri ile ilgili öncesi, sırası ve sonrasındaki tüm süreçleri yönetecek bir yapı eksikliğinden dolayı ortaya çıktı. Tabii önceliklendirmek gerekiyor; ilk önce afet sırasındaki müdahaleyi sağlayacak arama kurtarma ekiplerinin kurulmasıyla başlandı. Bu dönemki Sivil Savunma İl Müdürlükleri'nin bünyesinde arama kurtarma ekipleri kuruldu ve faaliyete başlandı. Daha sonra 2009 yılının aralık ayında AFAD merkezde AFAD Başkanlığı, illerde ise Afet ve Acil Durum Müdürlükleri kurularak AFAD' ın kuruluşu tamamlandı.   AFAD; afetler öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılacak olan tüm çalışmaları koordine edecek bir çatı kuruluştur. Afet yönetim sürecinde afetlerde yapılan çalışmalar sadece arama kurtarma ile sınırlı değildir. Dolayısıyla bu alanı incelediğimizde hayatın anlam taşıyan tüm alanlarından bu afetlerden etkilendiğini görüyoruz. Ulaşım, haberleşme, enerji, alt yapı, üst yapı, nakliye, beslenme, barınma, sağlık hizmetleri gibi hayatın anlam taşıyan tüm alanları etkileniyor. Dolayısıyla vatandaşın kesintiye uğrayan hayatının tekrar afet öncesi döneme getirilmesi ile ilgili çalışmaların tek bir kurum sırtına yüklenemeyecek ağır bir yük olduğu da açıkça ortadadır. Dolayısıyla bu alanda görev ve sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlarında bu afet yönetim süreçlerine paydaş kurum olarak dâhil edilmesi gerekiyor.    ■Afet Yönetimi 7 Erkin Sorumluluğundadır.   ●İlki Devlet. Devlet, yasal alt yapıyı ve planlama çalışmalarının organizasyonunu yaparak bu alana katkı sağlamaktadır.   ●İkincisi ve en önemlilerinden olan vatandaş. Vatandaşlarımız bireysel tedbirler anlamında kendilerini üzerinde yaşadıkları coğrafyadaki tehlikelere hazırlamalıdırlar. O tehlikelerle birlikte yaşamasını öğrenecek ortak afet kültürüne sahip olmalılar ki hazırlıklı olduğumuz tehlikelere karşı kayıtların etkisi en aza inebilsin. Bu seviyeye mutlaka ulaşmamız gerekiyor.   ●Üçüncü erkimiz ise yerel yönetimler. Yerel yönetimler imar planlarıyla yerleşim yerlerinin belirlenmesi doğrultusunda ve bu yerleşim yerlerinin oluşturulmasıyla ilgili ciddi bir sorumluluğa sahiptir. Sorumluluklarını bu doğrultuda yerine getirmekle mükelleftirler.    ●Dördüncü erkimiz üniversiteler. Bu alana üniversiteler, akademik ve bilimsel olarak katkı sağlamak durumundalar. Bu coğrafyadaki risklerin belirlenmesi, bu alandaki tedbirlerin bilimsel anlamda oluşturulmasıyla ilgili katkı vermek durumundalardır.   ●Beşinci erkimiz STK lar. Gerek üyelerine gerek ise ulaşabildikleri hedef kitlelerine afet yönetimiyle ilgili süreçler konusunda temel afet kültürüyle ilgili bilgilendirme yapmak durumundalar.   ●Altıncı erkimiz basın. Basın gerek afet öncesi ve sırasında gerekse afet sonrasında vatandaşı doğru bilgilendirmek durumundalardır.   ●Son erkimiz ise özel sektör. Özel sektör özellikle yerleşim yerleri oluşturulmasıyla ilgili emek yönünden doğru uygulamaları sahaya yansıtmak durumdalardır.   ■Erklerden Birinin Sorumluluğunu Yerine Getirmemesi Durumunda Hedeflediğimiz Seviyeye Ulaşmak Zor. Şimdi bu 7 erkin sorumluluğuna baktığınız zaman bir anlam bütünlüğü oluşmaktadır. Bu erklerden birinin sorumluluğunu yerine getirmemesi durumunda zayıf halka yaklaşımıyla bu alanda hedeflediğimiz seviyeye ulaşmak zor. Dolayısıyla tüm erklerin bu konuda sorumluklarını yerine getirmesi gerekiyor ki bir anlam bütünlüğü oluşsun yoksa bu anlamda ciddi sıkıntılar yaşanmaya devam edecektir.    Tabi afet dediğimiz zaman biz sadece deprem algılamamalıyız. Afet deyince; hayatımızı kesintiye uğratan tüm doğa olayları, insan kaynaklı ve teknoloji kaynaklı olayları değerlendirmemiz gerekiyor. Nedir mesela? Sel, yangın, heyelan, kaya düşmesi, çığ gibi bütün doğa olaylarını, bütün insan kaynaklı olayları, bütün teknolojik olayları da o anlamda değerlendirmek lazım. Biliyorsunuz 2019' da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkarak günümüze kadar ulaşan ki yaklaşık bir yıllık süre geçti… Sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı kasıp kavuran bir salgın hastalık belası var. Bu da bir afettir. Çünkü bugüne kadar yaklaşık bir buçuk milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Bugün itibariyle 85 milyon 100 milyona yaklaşan insan bu salgından etkilendi, yakalandı bu virüse. Dolayısıyla hayatı kesintiye uğratan tüm olayları bizim afet olarak değerlendirmemiz ve bu anlamda hazırlık yapmamız gerekiyor.   ►AFET YÖNETİM SÜRECİNDEN BAHSEDER Mİ SİNİZ?   Biz afet yönetim sürecini 3'e ayırıyoruz;   Afet öncesi, Afet sırası ve Afet sonrası  Afet öncesini, hazırlık ve risk-zarar azaltma diye ikiye ayırıyoruz. Hazırlık aşamaları, muhtemel tehlikelerle ilgili erken uyarı sistemlerinin kurulması, toplumun ortak afet kültürünü oluşturmaya yönelik temel afet  bilinci eğitimi gibi bireysel tedbirlere yönelik. Afet gerçekleştiği zaman müdahale çalışmalarını içerecek olan müdahale planları ile risk ve zarar azaltma çalışmaları gerçekleştiriliyor. Afet sonrasında müdahale çalışmaları gerçekleşiyor. Müdahale çalışmaları; arama kurtarma ve o ilk 72 saatteki kritik zaman dilimindeki müdahale süreçlerini içeriyor. Arama kurtarma; alt yapı ve üst yapı, beslenme, barınma, sağlık, eğitim gibi acil müdahale edilmesi gereken bu konuda tedbirler alınması gereken alanlardaki süreci ifade ediyor.    Bir de son aşama olarak iyileştirme süreci olarak tanımlıyoruz. İyileştirme süreci, afet gerçekleştikten sonra afetinin etki alanındaki zararların ortadan kaldırılmasına yönelik altyapı ve üstyapıdaki yerleşimlerin alt ve üst yapısındaki zararların iyileştirilmesine yönelik çalışmalar olarak ifade ediyor. Biz afet yönetim süreçlerini yönetirken en önemli hususun afetler öncesinde alınan tedbirler olduğunu biliyoruz. Risk ve zarar azaltma çalışmaları diyoruz. Afet sırasında müdahaleyi yaparsınız. Sonrasında iyileştirme çalışmalarını yaparsınız. Ama bunlara maruz kalmadan önce afet olarak karşımıza çıkabilecek tehlikeleri en aza indirebilecek tedbirler almamız lazım.    ►PEKİ, AFETLERİN SONUÇLARINDA ÇIKACAK TEHLİKELERİ EN AZA İNDİRMEK İÇİN NELER YAPILMALI YA DA YAPILIYOR?   Bunun için yaşadığımız coğrafyada risk analizleri yaparak yaptığımız risk analizleri doğrultusunda eylem planlarını ortaya koyup ilgili sorumlu kurum ve kuruluşları bu doğrultuda harekete geçirip bu çalışmaların zamanında etkin bir şekilde yapılmasını sağlamak, bunları takip etmek ve bu doğrultuda sonrasını iyi değerlendirmek gerekiyor. Tabii öngörüler ile hareket edeceğimiz hususlar var zaman içinde bunları tecrübe ile olgunlaştırıp iyileştirmeyle ile ilgili de yaklaşım söz konusudur.  Biz bu çalışmaları yaparken versiyon yaklaşımıyla yapıyoruz.   Afet öncesi risk ve zararı azaltma çalışmalarını belirleyip aldığımız önlemlerin yeterli olup olmadığını günümüz teknolojisine göre en üst düzeyde önlemler alıyoruz. Ancak bazı olaylar gerçekleştiği zaman imarla ilgili önlemlerin yetersiz olduğu hususları, nelerin göz ardı edildiğini, nelerin ön görülemediği, ne değerlendirip bu doğrultuda bu önlemlerin iyileştirmesi ile ilgili versiyon yaklaşımına olgunlaştırma geliştirme ve iyileştirme çalışmalarını içeren versiyon yaklaşımını ortaya koyuyoruz.   Bizim bugünden tezi yok bir an önce güvenli yerleşim alanlarını oluşturmamız ve bu doğrultuda vatandaşlarımız için güvenli yaşam alanlarını oluşturup hayatlarını garantiye almamız gerekiyor. Tabi hazırlık yapabilmemiz için öncelikle üzerinde yaşadığımız coğrafyadaki tehlikeleri belirlemek gerekiyor ve bu tehlikelerin risk oluşturup oluşturmadığı ile ilgili kavramları konuları iyi analiz etmek gerekiyor. Tehlike ve risk kavramını iyi özümsemek benimsemek gerekiyor. Bunu iyi ayırt etmek gerekiyor. Küçük bir örnekle anlatacak olursak daha iyi pekiştirmiş oluruz; afet dediğimiz zaman aklımıza ilk olarak gelen tehlike nedir? Depremdir. Deprem nedir? Fay hatlarının enerjisini biriktirmesi ve belirli bir noktada bu enerjiyi taşıyamadığı için fayların kırılarak yeryüzünde sarsıntı oluşturduğu yeryüzündeki yapıları etkileyerek onlar da hasar oluşturması. Dolayısıyla insan yaşamını olumsuz etkilemesidir. Şimdi buradaki tehlike nedir? Tehlike fay hatlarıdır. Fay hattı kırıldığı zaman üzerindeki coğrafyayı etkiliyorsa biz etkilenmeyen yerlere yerleşim yeri kurmamız lazım yer seçimlerini ona göre yapmamız lazım. Tehlike faydır, risk bu fayın etkili olan alanına yerleşim yerleri kurulmasıdır. Dolayısıyla bizim iyi analizler yaparak bu doğrultuda yerleşim yerlerini doğru seçmemiz gerekiyor.   Üzerinde yaşadığımız coğrafyadaki riskleri tanımamız gerekiyor. Bunlar kaçınılmaz ise bunlarla ilgili yaşamasını bilmemiz gerekir. Eğer bunu öğrenmezsek tarihte bugüne kadar olduğu gibi acı tecrübeleri yaşamaya devam ederiz.   ►AFETLERLE TOPLUM OLARAK NASIL MÜCADELE EDERİZ?   Teknolojinin bu noktaya geldiği çağımızda bunlarla mücadele etmek kolay. Bunun için ne gerekiyor? Ortak Afet kültürü.   Ortak Afet Kültürü; yani toplumsal afet kültürü… Biz bu kültürü oluşturamadığımız sürece bu acıları yaşamaya devam ederiz. Ancak bu kültüre erişirsek bununla ilgili kendimizi geliştirirsek bunlarla mücadele etmek kolay. Sadece bu tehlikenin bizim hayatımızı nasıl etkilediğini, niye etkilediğini analiz ederek bunlara yönelik alınacak tedbirlerle afetlerin önlenebilir boyutlarıyla ilgili çalışmalar yapmalı ve bunların etkilerini en aza indirmek mümkün.    Afetlerin önlenebilir boyutlarına değinmek lazım. Tabi afet dediğimiz zaman sadece depremi anlamamamız gerektiğini belirtmiştik. Dolayısıyla afet olarak karşımıza çıkabilecek tüm tehlikelerin önlenebilir boyutta olanları var. Önlenemez boyutta olanları var. Biz bir kaya düşmesini önleyebiliriz, bir heyelanı önleyebiliriz, su baskını önleyebiliriz ama depremin mümkün değil. Deprem bir doğa olayıdır ve bu olacak olması da gerekiyor. Ancak depremin etkisini, verdiği zararları en aza indirmek mümkün. Bu alacağımız tedbirlerle etkilerine en aza indirebiliriz. Karşı karşıya olduğumuz tehlikeleri tanımak bu doğrultuda tedbirleri almak mümkün.   ►DEPREMİN CİDDİYE ALINMASI AÇISINDAN, TÜRKİYE'NİN AFETSELLİĞİNDEN BAHSEDELİM.   Ülkemiz Kuzey Anadolu Fay Hattı, Güney Anadolu Fay Hattı, Ege ve Marmara Bölgesi'ne yoğunlaşan graben sistemlerinden oluşan ciddi bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya.    ■Kuzey Anadolu Fay Hattı, dünyanın en uzun 2'nci fay hattına sahip hareketli aktif fay hattı… Kuzey Anadolu Fay Hattı Van Gölü'nün kuzeyinden başlayıp Karadeniz'i paralel bir şekilde geçerek körfezden Marmara Denizi' ne giren oradan Çanakkale, Ege Denizi'ne doğru uzanan 1200 kilometrelik dünyanın en uzun 2'nci fay hattına sahip hareketli aktif fay hattıdır. Yine Van Gölü'nün kuzeyinden çıkarak bir yay çizerek Hatay'a doğru inen oradan Akdeniz'e doğru uzanan Güney Anadolu Fay Hattı yine ülkemize ciddi tehlike oluşturan hareketli fay hatlarından birisidir. Yine bu haritayı incelediğimizde Ege bölgesini ve Marmara bölgesini içine alan graben çöküntü sistemlerinden oluşan hareketli fay hatları mevcut bu fay hatlarına baktığımız zaman deprem ülkemizin 96' sını tehdit eder durumdadır. Vatandaşlarımızın da 98' i bu deprem tehlike kuşağının içerisinde yaşamakta. Dolayısıyla vatandaşlarımız ciddi şekilde bu deprem tehlikesini tanımalı ve bununla birlikte yaşamak için tedbir almalı.   ►DEPREM ÖNCESİNDE VE SIRASINDA BİREYSEL OLARAK NE GİBİ ÖNLEMLER ALMALIYIZ?   ■“Yanlış eşya yerleşimi hayatınızı tehdit eder.” Bireysel anlamda edindiğimiz yapıların içerisindeki eşya yerleşimi hakikaten çok önemli. Yaşadığımız afetlerde görev yaptığımız çalışmaları incelediğimiz zaman yapısal olmayan sorunlardan kaynaklı ölümlerin yüzde 3'ü geçtiğini görüyoruz. Bu ne demek? Bir afet yaşandığı zaman içinde yaşadığınız yapıda yapısal herhangi bir sorun yok ancak yanlış eşya yerleşiminden dolayı üzerinize göçen eşyaların ciddi anlamda hayatımızı tehdit ettiğini görüyoruz. Evimizde ailemizle oturup bu konuda tehlike avı yapmalıyız. Bir afet meydana geldiği zaman hangi eşyalar bize zarar verir? Bunların ne şekle sabitlenmesi gerekiyor? Yaşam alanımızı nasıl daha güvenilir bir hale getirebiliriz? Bunları oturup konuşmamız lazım.    Afet sırasında kendimizi muhafaza edebileceğimiz yaşam üçgeni olarak adlandırdığımız orada “çök kapan tutun” yapabileceğimiz, cenin pozisyonunda o afetin etkilerinin geçmesini bekleyeceğimiz alanları mutlaka belirlemeliyiz. İzmir depreminde görev yaptığımız Rıza Bey Apartmanı' nda 3 yaşındaki Ayda kızımızı 91 inci saate çıkarttık. Ayda' yı çıkarttığımız nokta, Ayda için hayat üçgeni olacak bir nokta.    Dolayısıyla vatandaşlarımızın herhangi bir sarsıntı hissettiklerinde çıkışa çok yakın iseler anında reaksiyon gösterebileceklerse çıkmalarını söylüyoruz ama onun dışında çıkışa yakın değillerse, daha önce belirledikleri yaşam üçgeni yapabilecekleri yerlerde “çök kapan tutun” hareketini yaparak sarsıntının geçmesini beklemeleri öneriyoruz.    ■Türkiye de bugün 19 bin 188 toplanma alanı belirlendi. 2021 yılında ise bin toplanma alanı daha belirlenip bu sayıya eklenmesi hedefleniyor. Onun sonrasında sarsıntı geçtikten sonra mutlaka devlet tarafından belirlenen toplanma alanlarına hareket etmelerini ve orada daha önce aileyle konuştukları bireylerin buluşacağı nokta olarak bu alanlara gitmelerini istiyoruz. Bu doğrultuda Türkiye de bugün 19 bin 188 toplanma alanı belirlendi. 2021 yılında ise bin toplanma alanının daha belirlenip bu sayıya eklenmesi hedefleniyor.   ►PEKİ, AHMET BEY; ÜLKEMİZDEKİ DEPREM HARİTASINA BAKTIĞIMIZ ZAMAN KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. KENTSEL DÖNÜŞÜM HAKKINDA DA DÜŞÜNCELERİNİZİ ALALIM.   Yaşadığımız afetlerle ilgili edindiğimiz tecrübeleri inceleyecek olursak depremin öldürmediğini rahmetli Ahmet Mete Işıkara Hoca' mızın; “Deprem öldürmez bina öldürür” sözünden anlıyoruz.   Biz bir deprem meydana geldiğinde fay hattında oluşan kırığın içine düşüpte ölen birini görmedik. Nerede hayatını kaybediyor vatandaşlarımız? O binaların altında kalıyorlar. Öncelikle sağlam yapılar oluşturmalıyız. Mülk olarak edineceğimiz yapıları mutlaka incelemeliyiz. Buranın zemini nasıldır? Bu inşaatın yapımı esnasında deprem yönetmeliğine uygun yapıldı mı? Afet sırasındaki sürece uygun yapı unsurları oluşturuldu mu?  Dolayısıyla biz sağlam binalar edinirsek bu konuda işimiz daha kolay olacak. Bu sadece bugünün sorunu değil yerleşimlerin oluşmasından itibaren ortada olan bir sorun dolayısıyla bizim bugünden tezi yok yapıların güvenliğiyle ilgili çalışmalara yönelmemiz gerekiyor.    Kentsel dönüşüme önem vermemiz gerekiyor. Zemini ve o yapıların yapılış çeşidiyle ilgili tehditleri içeren hususlarda yapılan tespitler doğrultusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Şehircilik İl müdürlükleri, belediyeler tarafından tespit edilerek kentsel dönüşüme tabi tutulan alanlarımız var. Vatandaşlarımıza lütfen bu çalışmalara destek olun diyoruz. Bu çalışmalardan çıkar elde etmek yerine zaten belli mevzuatlarla bunların kriterlerini belirlemiş. Dolayısıyla burada sorun yaratmak yerine bu süreci hızlandırılmasıyla ilgili yaklaşım sergileyerek bu dönüşümün hızlandırılması gerekmektedir.   ►TÜRKİYE'NİN DEPREM İSTATİSTİKLERİNDEN VE AFAD'IN MÜDAHALELERİNDEN BAHSEDEBİLİR MİYİZ?   ■“2020 yılında ise yüzde 43'lük artışla 33 bin 598 deprem meydana gelmiştir.” Ülkemizde geçtiğimiz yıllarda veya mevcut bulunduğumuz yıldaki istatistikleri inceleyecek olursak; öncelikle 2019' da ki istatistiği paylaşarak en azından bu konudaki ciddiyeti oraya koymak mümkündür. 2019' da ülkemizde 23 bin 482 deprem meydana gelmiş. 2020 yılında ise yüzde 43'lük artışla 33 bin 598 deprem meydana gelmiştir. Bu bizim bu konuyu niye dikkate almamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Dolayısıyla farkındalık, ortak afet kültürü bu anlamda çok önemli.   ■Dünyada en çok deprem yaşayan 4. ülke konumundayız. Birinci ülke Çin, ikinci ülke Endonezya, üçüncü ülke İran dördüncüsü Türkiye. Japonya Türkiye'den sonra geliyor. AFAD olarak devlet olarak biz bu konuda çok ciddi yatırımlar yapıyoruz. Bu doğrultuda çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Bir istatistik incelendiğinde şöyle bir durum ortaya çıkıyor 1900 ile 2016 yılları arasındaki 116 yıllık deprem istatistikleri incelendiğinde dünyada en çok deprem yaşayan 4. ülke konumundayız. 1 inci ülke Çin, 2 inci Endonezya, 3'üncü ülke İran, 4'üncü Türkiye. Japonya Türkiye'den sonra geliyor. Bu tehlikenin bizim yaşadığımız bu depremlerle ilgili sayıyı baktığımızda dünya ortalamasının üzerinde olduğumuz gösteriyor. Ve bu konunun hakikaten ciddiye alınması gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor. AFAD olarak biz 2020 yılında bugüne kadar toplam Türkiye genelinde 3 bin 78 afet ve acil durum olayına müdahale ettik.   ►AFETLERLE İLGİLİ İHBARLAR HANGİ HATTA YAPILIYOR, BİLMEYEN VATANDAŞLARIMIZ İÇİN BİLGİ VERELİM.   Bu konuda vatandaşlarımızın hizmet, çalışmalara nasıl ulaşabileceğiyle ilgili kurumumuz AFAD' a nasıl ihbarda bulunabileceğiyle ilgili küçük bir hatırlatma yapmak lazım. Devletimiz tarafından bu alanda çok ciddi bir çalışmalar yapılıyor. Bu, 112 acil çağrı merkezleridir.   112 acil çağrı merkezleri kısa kod kullanılarak iletişim sağlanan hizmetlerin tek bir çatı altında toplanması projesidir. Kütahya' da pilot illerden birisi olarak hizmete giren 112 acil çağrı merkezinde emniyet, jandarma, sağlık, ambulans, itfaiye, AFAD ve orman yangınlarıyla ilgili tüm çağrılar 112' yi çevirdiğinizde 112 acil çağrı merkezine düşüyor.   ■“Vatandaşlarımız afetlerle ilgili ihbarları 112 Acil Çağrı Merkezi'ne yapabilirler.” Polis gerektiğinde daha önce 155'i arıyorduk, ambulans gerektiğinde 112'yi itfaiye gerektiğinde 110' u çeviriyorduk. Artık böyle bir şeye ihtiyacımız kalmadı. Hangi müdahaleye ihtiyacımız varsa 112' yi arıyoruz. 112 acil çağrı merkezine düşüyor. Oradaki yetkililer ilgili kurumlara aktarıyor. İlgili kurumlarda ekiplerini sahaya yöneliyorlar.    Çok önemli bir çalışma. Bugün itibariyle 56 ilimizde aktif 112 acil çağrı merkezi çalışmaları şu anda faal. İçişleri Bakanlığı'mızın da projesiyle 2021 yılının haziran ayına kadar 81 ilimizde 112 acil çağrı merkezlerini kurma gibi bir hedefimiz var. 112 Acil Çağrı Merkezleri haziran ayında 81 ilimizde faaliyete geçecek.   ►AFAD OLARAK KÜTAHYA'DA AFETLERLE ALAKALI NE GİBİ ÇALIŞMALAR YAPIYORSUNUZ?     ►AYRICA SON ZAMANLARDA DAHA SIK RASTLIYORUZ, VALİ ALİ ÇELİK BAŞKANLIĞI'NDA DEPREM ÇALIŞTAY' LARI YAPIYORSUNUZ. BU KONUYA DA DEĞİNELİM. KÜTAHYA'DA DEPREMLE İLGİLİ ÇALIŞMALARINIZI ÖĞRENMEK İSTİYORUZ.   ■“Kütahya AFAD 2020 içerisinde bugün itibariyle 55 afet ve acil durum olayına müdahale edip sahada çeşitli arama kurtarma ve afet yönetimiyle ilgili süreçlerin yönetilmesi çalışmalarını yerine getirdi.”   İlimizde afet öncesinde risk ve zarar azaltma çalışmaları ile ilgili tehlike haritalarını oluşturuyoruz. Tehlike haritaları elimizde risk olarak karşımıza çıkabilecek tehlikeleri belirleyip bunlarla ilgili alınması gereken önlemleri içeriyor. Nedir bunlar? Kaya düşmesi, heyelan, çığ ile ilgili bütün tehlike haritalarımızı oluşturduk. Şu anda bunların analizlerini yapıyoruz. Analizlerimiz ve bu tehlikelerin etki alanındaki yerleşimlerin, insan yatırımlarının, tarih ve kültür yatırımlarının bu tehlikelerden nasıl etkileneceği ile ilgili analizleri içeriyor.   ■“Burası 24 saat çalışan canlı bir kurum” AFAD olarak, kuruluş amaçlarımız doğrultusunda 50 personelden oluşan bir kurum olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Buradaki personelimizin yüzde 70' i teknik personelden oluşuyor. 15 kişilik arama kurtarma ekibimiz, 7 gün 24 saat esasına göre görev yapıyor.   ■“Arama kurtarma ekibimiz var” Her an arama-kurtarma ekibimizin müdahale edebileceği olaylarla ilgili gerek 112 acil çağrı merkezi gerekse kurumumuza gelen ihbarlar doğrultusunda harekete geçerek sıkışmalı trafik kazalarına, kayıp vakalarına, kimyasal biyolojik radyolojik ve nükleer olayları ifade eden KBRN olaylarına, enkaz olaylarına, sel olaylarına müdahale eden arama kurtarma ekibimiz görev yapıyor.    ■“Teknik ekibimiz var” Afet öncesindeki risk ve zarar azaltma çalışmalarıyla ilgili analiz çalışmaları yapan tespit çalışmaları yapan teknik ekibimiz var. Jeoloji Mühendisimiz, fizik mühendisimiz, İnşaat mühendisimiz, harita mühendisimiz, endüstri mühendisimiz, şehir plancısı, mimarımız bu konuda yoğun çalışmalar yürütüyorlar.   ■“İyileştirme şubemiz var” Bir de iyileştirme şubemiz var. İyileştirme şubemizde afet gerçekleştikten sonra afetin etkilediği alanlarda iyileştirme çalışmalarını yönetiyorlar.    ■“Kütahya olarak İl Afet Müdahale Planı'nın pilot ili seçildik” AFAD kurulduktan sonra Afet Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Daha sonra bu yönetmelik hükümlerine göre ulusal düzeydeki sorumlulukları belirleyen Türkiye Afet Müdahale Planı yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bizde hem afet müdahale hizmetleri hem de ulusal düzeydeki Türkiye Afet Müdahale Planı'nın esasları doğrultusunda tüm afet müdahale planlarını hazırlamaya başladık. Kütahya olarak İl Afet müdahale planının pilot ili seçildik. Çünkü çok kısa bir süre öncesinde Simav depremini yaşamıştık ve buradaki edindiğimiz tecrübe sonucunda AFAD Başkanlığı tarafından bu planı hazırlamak üzerine pilot il seçildik.    Bu planı paydaş kurum ve kuruluşlarla birlikte oturarak yaklaşık bir yıllık bir süreç içerisinde çok yoğun çalışmalarla gerçekleştirdik. Bu surenin uzun olması müdahale edilen alanın genişliğinden kaynaklanıyor. Çünkü hayatın anlam taşıyan bütün alanlarına dair planlamaları konuşuyoruz. Sadece arama-kurtarma faaliyetlerinden ibaret bir müdahale planlaması değil. Örnek verecek olursak; sağlıkla ilgili sorumluluk ulusal düzeyde Sağlık Bakanlığı'nındır. Yerel düzeyde ise İl Sağlık Müdürlüğü'ne aittir. Afet olmadan önce yürütülen sağlık hizmetlerinin afetin gerçekleştiği dakikadan itibaren o sıkıntılı dönemde nasıl yürütüleceğini, hangi tedbirlerin alınacağını, hangi hazırlıkların yapılacağını belirten sağlık çalışma grubu oluşturuluyor.    Enerjiye ihtiyacımız varsa; enerji kesintisinin gerçekleşmesi durumunda bununla ilgili alınacak tedbirler ve vatandaşın kesintiye uğrayan hayatını bir an önce normalleştirmeye yönelik tedbirleri içeriyor. Onun dışında gıda tarım ve hayvancılıkla ilgili çalışmalar var. Beslenme ve barınmayla ilgili çalışmalar bu konuda masaya yatırılıyor, gibi…   ■“AFAD ve Paydaşlar olarak 26 çalışma grubu oluşturuldu” 26 çalışma grubu oluşturuldu. Hayatın anlam taşıyan 26 alanıyla ilgili ulusal düzeyde ve yerel düzeyde sorumluluğu bulunan kurumların ana çözüm ortağı sorumluluğunda, bu alana doğrudan veya dolaylı katkı verebilecek kapasiteye sahip kurum ve kuruluşlarında destek çözüm ortağı olarak sorumluluk aldıkları organizasyon şeması oluşturduk.    ■“4250 görevlinin yer aldığı planlama yapıldı” Yaklaşık 4250 görevlinin yer aldığı bir planlamadan bahsediyoruz ve bu diğer illerde yaşadığımız afetlerdeki yönetim süreçlerine baktığımızda hakikaten amacına ulaşan çok etkili çalışmalar yapan bir planlama oldu.   ►KÜTAHYA’DA KAÇ TOPLANMA ALANIMIZ VAR VE BU ALANLARI VATANDAŞLARIMIZ NASIL GÖREBİLİR?    Kütahya'da il genelinde ilçelerimizde dâhil toplam 289 toplanma alanı belirledik. Bunun 148'i il merkezimizde diğer kısmı ise 12 ilçemizde belirlendi. Vatandaşlarımız toplanma alanlarının nerelerde olduğunu E-Devlet üzerinden görebiliyorlar. E-Devlet uygulamasına girip arama satırına AFAD yazdıklarında üç hizmetimiz çıkıyor. Orada toplanma alanıyla ilgili sekmeye tıkladıklarında bir harita geliyor karşılarına. Haritada evlerinin bulunduğu veya sorgulamak istedikleri bulundukları noktayı üzerinden tıkladıklarında ekrana en yakın üç toplanma alanı geliyor. Güzergâhını da görebiliyorlar.    ■“Yeni bir uygulamayı hayata geçireceğiz. Kütahya'daki tüm apartmanların girişine bir afiş asacağız. Bu apartmana özel indirgenmiş bir afiştir.” Şimdi yeni bir çalışma içerisindeyiz. Kütahya'daki tüm apartmanların girişine bir afiş asacağız. Apartmana özel indirgenmiş bir afiştir. O apartman sakini afişteki kare kodu okuttuğunda telefonuna apartmana en yakın üç toplanma alanı gelecek. Ve o apartmanın sakinleri o bölgede bir afet yaşadıklarında aile bireyleriyle birlikte o toplanma alanına hareket edebilecek.    ■“Afet sırasındaki ve sonrasındaki çalışmalarla ilgili dünyada geldiğimiz seviye bakımından ender ülkelerden birisiyiz.” Yapılanmayla ilgili baktığımız zaman çok geniş bir paydaş ağımız var. Bu alanda üzerine sorumluluk düşen tüm paydaşların bu sürecin içerisine çekilmesiyle ve ilgili erklerin bu anlamda sorumluluklarını yerine getirmesiyle bir anlam bütünlüğü oluşacağından bahsetmiştik. Dolayısıyla yapılanmayla ilgili her türlü çalışma gerçekleştirilmiş. Şu an da afet sırasındaki ve sonrasındaki çalışmalarla ilgili dünyada hakikaten geldiğimiz seviye bakımından ender ülkelerden birisiyiz.   ■“Bin 111 istasyon ile biz Avrupa'nın en büyük 2'nci büyük deprem izleme istasyonunu kurmuş durumdayız. 2021 yılında 20 deprem gözlem istasyonu daha bu ağa eklenecek” Dediğimiz gibi bu alanda çalışmalarımız devam ediyor. Yatırımlarımız devam ediyor. Türkiye'de afetleri izlemekle ilgili erken uyarı sistemlerini yatırım olarak çalışıyoruz. Bu konudaki en önemli hususlardan birisi; “Deprem Gözleme İstasyonlarımız.” Şu an itibariyle Türkiye genelinde toplam bin 111 deprem istasyonu şu anda aktif durumda. Bin 111 istasyon ile biz Avrupa'nın en büyük 2'nci büyük deprem izleme istasyonunu kurmuş durumdayız. En büyüğü İtalya 2 bin 500 civarında deprem gözlem istasyonu var. Ve 2021 yılında 20 deprem gözlem istasyonu daha bu ağa ekleyerek bu çalışmalarımıza devam ediyoruz.    ■“Bizim hedefimiz bu afetler olmadan tedbirleri almak”  Afet olduktan sonra biz çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Çok etkin, hatta ve hatta bize çok ciddi tebrikler ulaşan çalışmalar yapıyoruz. Ama bizim hedefimiz bu değil, bizim hedefimiz bu afetler olmadan tedbirleri almak ve vatandaşlarımızı bu afetlerin etkisinde kalman afetleri hafif bir şekilde geçirmek. Türkiye olarak yatırımlarımız bu konuda devam ediyor. Çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Vatandaşlarımızdan bu konuda destek istiyoruz.   ►VATANDAŞLARIMIZ BU KONUDA BİLİNÇLİ. “AFAD GÖNÜLLÜSÜ” OLMAK İSTEYEN VATANDAŞLARIMIZ VAR, BU KONUDA SİZDEN BİLGİ ALALIM.   Öncelikle vatandaşlarımıza afet bilinci konusundaki hassasiyetlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Bizlerde özellikle vatandaşlarımıza şu çağrıyı yapıyoruz; “Lütfen ama lütfen AFAD' ın temel afet bilinci eğitimlerine katılın. Ve Lütfen ama lütfen AFAD gönüllüsü olun.    ■“2021 yılı, Türkiye Afet Eğitim Yılı olarak ilan edildi” Ortak afet kültürünü oluşturmaya yönelik temel afet bilinci eğitimlerinin önemine vurgu yapmıştık. İçişleri Bakanlığı'mız talimatıyla bu konuda yoğun bir çalışma gerçekleştirdi. Ve 2021 yılını Türkiye Afet Eğitim Yılı olarak ilan etti. Bu kapsamda bireylerin bireysel anlamda alabilecekleri tedbirlerle ilgili farkındalık eğitimleri gerçekleştirilecek. AFAD İl Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen eğitimlere tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz.   Gönüllülük çok önemli. AFAD gönüllüğüyle ilgili yaptığımız projeye bugüne kadar Kütahya'da bin 598 vatandaşımız ilgi göstererek gönüllülükle ilgili çalışmalara eğitimlere katıldılar. Bu konuda tabi üs sınırımız yok. Bütün vatandaşlarımızı AFAD gönüllüsü olarak bu sisteme davet ediyoruz. Eğitimlerini alarak kendi farkındalıklarını kişisel gelişimlerini gerçekleştirecek bu süreçte yer almalarını istiyoruz.   ■AFAD gönüllüğü nedir ne zaman nerede yapılır? Temel Afet Bilinci Eğitimi nedir, ne zaman, nerede yapılır? Bunlarla ilgili bilgilendirme yapalım…  Temel Afet Bilinci Eğitimleri, AFAD tarafından standart bir içerikle üzerinde yaşadığımız coğrafyadaki risklere yönelik tedbirler içeren, afet öncesinde ne tür önlemler alınması lazım, sırasında ve sonrasında nasıl davranılması lazım… Bunları içeren bir eğitim prosedürü. Eğitimlerimiz tüm vatandaşlarımıza açık. AFAD İl Müdürlükleri olarak program dâhilinde yıl boyunca bu eğitimleri yapıyoruz. Kamu çalışanlarına, özel sektör çalışanlarına, askerlere, vatandaşlarımıza, STK üyelerine bu eğitimi veriyoruz. Vatandaşlarımızdan ricamız; bu programlara lütfen katılım sağlayın. Bu konuda farkındalığınızı yükseltin. Üzerinde yaşadığınız coğrafyadaki riskleri tanıyın. Bunlara karşı ne türlü tedbirler almanız gerektiğini, nasıl davranmanız gerektiğini öğrenin ki bireysel anlamda da afetlere hazır olun.     ■Vatandaşlarımızdan destek istediğimiz hususlardan biri de; AFAD Gönüllülüğü.  Lütfen ama lütfen AFAD gönüllüsü olun. Yine E-Devlet uygulamasına girdiğiniz zaman arama kısmına AFAD yazdığımızda gelen sekmelerden biri de AFAD Gönüllüğü'dür. Bu sekmeye tıkladığımızda 10 saniyelik bir işlemle AFAD gönüllüsü olarak başvuruda bulunabiliyorsunuz. Sizin E-Devlet' te kayıtlı olan cep telefonunuza bir sms geliyor. Bir portal linki veriliyor. “gonulluafad.gov.tr” birde kullanıcı adı ve şifresi geliyor. O linke girdiğinizde sizin için hazırlanmış olan dokümanlar, videolar, görseller ekrana geliyor.   ■Üç modüllü bir eğitim sürecinden bahsediyoruz.  Birinci modülü uzaktan  E-Eğitim. Görsellerden ve videolardan çalıştıklarınızla sınava giriyorsunuz ve “Temel AFAD Gönüllüsü” statüsünü alıyorsunuz. Daha sonra bir sertifika alıyorsunuz. Bu eğitimi tamamlayanları AFAD' a davet ediyoruz. Ve yüz yüze eğitimlerimiz başlıyor.    ■İkinci modül de yüz yüze teorik eğitimler. Üçüncü modül de ise yüz yüze pratik eğitimler yapıldıktan sonra “Uzman AFAD Gönüllüsü” statüsünü alıyor vatandaşlarımız.    ■Bu neden önemli?  Şöyle bir yanılgı olabiliyor; AFAD gönüllülerini yaşadığımız coğrafyadaki yaşanabilecek büyük bir afette sahada çalışan ekiplerimize destek olsunlar diye gönüllü yapıyoruz. Ancak bunun şöyle de bir boyutu var; “Ben gelemem”, “Kamu sektöründe çalışıyorum”, “Ben özel sektörde çalışıyorum”, “Kendi işim var”… “Gelemem, gidemem” gibi bir gerekçeler burada bizim için geçerli bir gerekçe değil. Gelebilenler davetimize icabet ederler. Gelemeyenler ise bu eğitimler boyunca önce kendi yaşamlarında, ailelerinin yaşamlarına sonra çevrelerindeki insanların yaşamına sonra şehirlerin yaşamına yansıtırlar. Dolayısıyla bu farkındalık, bu eğitim süreçlerinden geçmek bizim için hakikaten çok önemli. Lütfen ama lütfen AFAD gönüllüsü olun. Bu hem bireysel anlamda hem de toplumsal anlamda çok önemli bir husus…  
2020 yılında 2019 yılına göre yüzde 43 lük artışla 33 bin 598 deprem meydana geldiğini biliyor muydunuz?

■Ben Ahmet Ali Artun. Kütahya AFAD İl Müdürü'yüm. Kütahyalıyım. 19 yıldır Sivil Savunma'dan başlayan 2009 yılında AFAD olarak yeni yapılanan bu kurumda görev yapıyorum. 10 yıldır da il müdürü olarak görev yapıyorum.

 

AFAD özellikle ülkemizde 1999 yılında yaşanan Marmara depremi ile ilgili çalışmaların ülkemizde afet yönetimi süreçleri ile ilgili öncesi, sırası ve sonrasındaki tüm süreçleri yönetecek bir yapı eksikliğinden dolayı ortaya çıktı. Tabii önceliklendirmek gerekiyor; ilk önce afet sırasındaki müdahaleyi sağlayacak arama kurtarma ekiplerinin kurulmasıyla başlandı. Bu dönemki Sivil Savunma İl Müdürlükleri'nin bünyesinde arama kurtarma ekipleri kuruldu ve faaliyete başlandı. Daha sonra 2009 yılının aralık ayında AFAD merkezde AFAD Başkanlığı, illerde ise Afet ve Acil Durum Müdürlükleri kurularak AFAD' ın kuruluşu tamamlandı.

 

AFAD; afetler öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılacak olan tüm çalışmaları koordine edecek bir çatı kuruluştur. Afet yönetim sürecinde afetlerde yapılan çalışmalar sadece arama kurtarma ile sınırlı değildir. Dolayısıyla bu alanı incelediğimizde hayatın anlam taşıyan tüm alanlarından bu afetlerden etkilendiğini görüyoruz. Ulaşım, haberleşme, enerji, alt yapı, üst yapı, nakliye, beslenme, barınma, sağlık hizmetleri gibi hayatın anlam taşıyan tüm alanları etkileniyor. Dolayısıyla vatandaşın kesintiye uğrayan hayatının tekrar afet öncesi döneme getirilmesi ile ilgili çalışmaların tek bir kurum sırtına yüklenemeyecek ağır bir yük olduğu da açıkça ortadadır. Dolayısıyla bu alanda görev ve sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlarında bu afet yönetim süreçlerine paydaş kurum olarak dâhil edilmesi gerekiyor. 

 

■Afet Yönetimi 7 Erkin Sorumluluğundadır.

 

●İlki Devlet. Devlet, yasal alt yapıyı ve planlama çalışmalarının organizasyonunu yaparak bu alana katkı sağlamaktadır.

 

●İkincisi ve en önemlilerinden olan vatandaş. Vatandaşlarımız bireysel tedbirler anlamında kendilerini üzerinde yaşadıkları coğrafyadaki tehlikelere hazırlamalıdırlar. O tehlikelerle birlikte yaşamasını öğrenecek ortak afet kültürüne sahip olmalılar ki hazırlıklı olduğumuz tehlikelere karşı kayıtların etkisi en aza inebilsin. Bu seviyeye mutlaka ulaşmamız gerekiyor.

 

●Üçüncü erkimiz ise yerel yönetimler. Yerel yönetimler imar planlarıyla yerleşim yerlerinin belirlenmesi doğrultusunda ve bu yerleşim yerlerinin oluşturulmasıyla ilgili ciddi bir sorumluluğa sahiptir. Sorumluluklarını bu doğrultuda yerine getirmekle mükelleftirler. 

 

●Dördüncü erkimiz üniversiteler. Bu alana üniversiteler, akademik ve bilimsel olarak katkı sağlamak durumundalar. Bu coğrafyadaki risklerin belirlenmesi, bu alandaki tedbirlerin bilimsel anlamda oluşturulmasıyla ilgili katkı vermek durumundalardır.

 

●Beşinci erkimiz STK lar. Gerek üyelerine gerek ise ulaşabildikleri hedef kitlelerine afet yönetimiyle ilgili süreçler konusunda temel afet kültürüyle ilgili bilgilendirme yapmak durumundalar.

 

●Altıncı erkimiz basın. Basın gerek afet öncesi ve sırasında gerekse afet sonrasında vatandaşı doğru bilgilendirmek durumundalardır.

 

●Son erkimiz ise özel sektör. Özel sektör özellikle yerleşim yerleri oluşturulmasıyla ilgili emek yönünden doğru uygulamaları sahaya yansıtmak durumdalardır.

 

■Erklerden Birinin Sorumluluğunu Yerine Getirmemesi Durumunda Hedeflediğimiz Seviyeye Ulaşmak Zor.

Şimdi bu 7 erkin sorumluluğuna baktığınız zaman bir anlam bütünlüğü oluşmaktadır. Bu erklerden birinin sorumluluğunu yerine getirmemesi durumunda zayıf halka yaklaşımıyla bu alanda hedeflediğimiz seviyeye ulaşmak zor. Dolayısıyla tüm erklerin bu konuda sorumluklarını yerine getirmesi gerekiyor ki bir anlam bütünlüğü oluşsun yoksa bu anlamda ciddi sıkıntılar yaşanmaya devam edecektir. 

 

Tabi afet dediğimiz zaman biz sadece deprem algılamamalıyız. Afet deyince; hayatımızı kesintiye uğratan tüm doğa olayları, insan kaynaklı ve teknoloji kaynaklı olayları değerlendirmemiz gerekiyor. Nedir mesela? Sel, yangın, heyelan, kaya düşmesi, çığ gibi bütün doğa olaylarını, bütün insan kaynaklı olayları, bütün teknolojik olayları da o anlamda değerlendirmek lazım. Biliyorsunuz 2019' da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkarak günümüze kadar ulaşan ki yaklaşık bir yıllık süre geçti… Sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı kasıp kavuran bir salgın hastalık belası var. Bu da bir afettir. Çünkü bugüne kadar yaklaşık bir buçuk milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Bugün itibariyle 85 milyon 100 milyona yaklaşan insan bu salgından etkilendi, yakalandı bu virüse. Dolayısıyla hayatı kesintiye uğratan tüm olayları bizim afet olarak değerlendirmemiz ve bu anlamda hazırlık yapmamız gerekiyor.

 

►AFET YÖNETİM SÜRECİNDEN BAHSEDER Mİ SİNİZ?

 

Biz afet yönetim sürecini 3'e ayırıyoruz;

 

Afet öncesi, Afet sırası ve Afet sonrası 
Afet öncesini, hazırlık ve risk-zarar azaltma diye ikiye ayırıyoruz. Hazırlık aşamaları, muhtemel tehlikelerle ilgili erken uyarı sistemlerinin kurulması, toplumun ortak afet kültürünü oluşturmaya yönelik temel afet  bilinci eğitimi gibi bireysel tedbirlere yönelik. Afet gerçekleştiği zaman müdahale çalışmalarını içerecek olan müdahale planları ile risk ve zarar azaltma çalışmaları gerçekleştiriliyor. Afet sonrasında müdahale çalışmaları gerçekleşiyor. Müdahale çalışmaları; arama kurtarma ve o ilk 72 saatteki kritik zaman dilimindeki müdahale süreçlerini içeriyor. Arama kurtarma; alt yapı ve üst yapı, beslenme, barınma, sağlık, eğitim gibi acil müdahale edilmesi gereken bu konuda tedbirler alınması gereken alanlardaki süreci ifade ediyor. 

 

Bir de son aşama olarak iyileştirme süreci olarak tanımlıyoruz. İyileştirme süreci, afet gerçekleştikten sonra afetinin etki alanındaki zararların ortadan kaldırılmasına yönelik altyapı ve üstyapıdaki yerleşimlerin alt ve üst yapısındaki zararların iyileştirilmesine yönelik çalışmalar olarak ifade ediyor. Biz afet yönetim süreçlerini yönetirken en önemli hususun afetler öncesinde alınan tedbirler olduğunu biliyoruz. Risk ve zarar azaltma çalışmaları diyoruz. Afet sırasında müdahaleyi yaparsınız. Sonrasında iyileştirme çalışmalarını yaparsınız. Ama bunlara maruz kalmadan önce afet olarak karşımıza çıkabilecek tehlikeleri en aza indirebilecek tedbirler almamız lazım. 

 

►PEKİ, AFETLERİN SONUÇLARINDA ÇIKACAK TEHLİKELERİ EN AZA İNDİRMEK İÇİN NELER YAPILMALI YA DA YAPILIYOR?

 

Bunun için yaşadığımız coğrafyada risk analizleri yaparak yaptığımız risk analizleri doğrultusunda eylem planlarını ortaya koyup ilgili sorumlu kurum ve kuruluşları bu doğrultuda harekete geçirip bu çalışmaların zamanında etkin bir şekilde yapılmasını sağlamak, bunları takip etmek ve bu doğrultuda sonrasını iyi değerlendirmek gerekiyor. Tabii öngörüler ile hareket edeceğimiz hususlar var zaman içinde bunları tecrübe ile olgunlaştırıp iyileştirmeyle ile ilgili de yaklaşım söz konusudur.  Biz bu çalışmaları yaparken versiyon yaklaşımıyla yapıyoruz.

 

Afet öncesi risk ve zararı azaltma çalışmalarını belirleyip aldığımız önlemlerin yeterli olup olmadığını günümüz teknolojisine göre en üst düzeyde önlemler alıyoruz. Ancak bazı olaylar gerçekleştiği zaman imarla ilgili önlemlerin yetersiz olduğu hususları, nelerin göz ardı edildiğini, nelerin ön görülemediği, ne değerlendirip bu doğrultuda bu önlemlerin iyileştirmesi ile ilgili versiyon yaklaşımına olgunlaştırma geliştirme ve iyileştirme çalışmalarını içeren versiyon yaklaşımını ortaya koyuyoruz.

 

Bizim bugünden tezi yok bir an önce güvenli yerleşim alanlarını oluşturmamız ve bu doğrultuda vatandaşlarımız için güvenli yaşam alanlarını oluşturup hayatlarını garantiye almamız gerekiyor. Tabi hazırlık yapabilmemiz için öncelikle üzerinde yaşadığımız coğrafyadaki tehlikeleri belirlemek gerekiyor ve bu tehlikelerin risk oluşturup oluşturmadığı ile ilgili kavramları konuları iyi analiz etmek gerekiyor. Tehlike ve risk kavramını iyi özümsemek benimsemek gerekiyor. Bunu iyi ayırt etmek gerekiyor. Küçük bir örnekle anlatacak olursak daha iyi pekiştirmiş oluruz; afet dediğimiz zaman aklımıza ilk olarak gelen tehlike nedir? Depremdir. Deprem nedir? Fay hatlarının enerjisini biriktirmesi ve belirli bir noktada bu enerjiyi taşıyamadığı için fayların kırılarak yeryüzünde sarsıntı oluşturduğu yeryüzündeki yapıları etkileyerek onlar da hasar oluşturması. Dolayısıyla insan yaşamını olumsuz etkilemesidir. Şimdi buradaki tehlike nedir? Tehlike fay hatlarıdır. Fay hattı kırıldığı zaman üzerindeki coğrafyayı etkiliyorsa biz etkilenmeyen yerlere yerleşim yeri kurmamız lazım yer seçimlerini ona göre yapmamız lazım. Tehlike faydır, risk bu fayın etkili olan alanına yerleşim yerleri kurulmasıdır. Dolayısıyla bizim iyi analizler yaparak bu doğrultuda yerleşim yerlerini doğru seçmemiz gerekiyor.

 

Üzerinde yaşadığımız coğrafyadaki riskleri tanımamız gerekiyor. Bunlar kaçınılmaz ise bunlarla ilgili yaşamasını bilmemiz gerekir. Eğer bunu öğrenmezsek tarihte bugüne kadar olduğu gibi acı tecrübeleri yaşamaya devam ederiz.

 

►AFETLERLE TOPLUM OLARAK NASIL MÜCADELE EDERİZ?

 

Teknolojinin bu noktaya geldiği çağımızda bunlarla mücadele etmek kolay. Bunun için ne gerekiyor? Ortak Afet kültürü.

 

Ortak Afet Kültürü; yani toplumsal afet kültürü… Biz bu kültürü oluşturamadığımız sürece bu acıları yaşamaya devam ederiz. Ancak bu kültüre erişirsek bununla ilgili kendimizi geliştirirsek bunlarla mücadele etmek kolay. Sadece bu tehlikenin bizim hayatımızı nasıl etkilediğini, niye etkilediğini analiz ederek bunlara yönelik alınacak tedbirlerle afetlerin önlenebilir boyutlarıyla ilgili çalışmalar yapmalı ve bunların etkilerini en aza indirmek mümkün. 

 

Afetlerin önlenebilir boyutlarına değinmek lazım. Tabi afet dediğimiz zaman sadece depremi anlamamamız gerektiğini belirtmiştik. Dolayısıyla afet olarak karşımıza çıkabilecek tüm tehlikelerin önlenebilir boyutta olanları var. Önlenemez boyutta olanları var. Biz bir kaya düşmesini önleyebiliriz, bir heyelanı önleyebiliriz, su baskını önleyebiliriz ama depremin mümkün değil. Deprem bir doğa olayıdır ve bu olacak olması da gerekiyor. Ancak depremin etkisini, verdiği zararları en aza indirmek mümkün. Bu alacağımız tedbirlerle etkilerine en aza indirebiliriz. Karşı karşıya olduğumuz tehlikeleri tanımak bu doğrultuda tedbirleri almak mümkün.

 

►DEPREMİN CİDDİYE ALINMASI AÇISINDAN, TÜRKİYE'NİN AFETSELLİĞİNDEN BAHSEDELİM.

 

Ülkemiz Kuzey Anadolu Fay Hattı, Güney Anadolu Fay Hattı, Ege ve Marmara Bölgesi'ne yoğunlaşan graben sistemlerinden oluşan ciddi bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya. 

 

■Kuzey Anadolu Fay Hattı, dünyanın en uzun 2'nci fay hattına sahip hareketli aktif fay hattı…
Kuzey Anadolu Fay Hattı Van Gölü'nün kuzeyinden başlayıp Karadeniz'i paralel bir şekilde geçerek körfezden Marmara Denizi' ne giren oradan Çanakkale, Ege Denizi'ne doğru uzanan 1200 kilometrelik dünyanın en uzun 2'nci fay hattına sahip hareketli aktif fay hattıdır. Yine Van Gölü'nün kuzeyinden çıkarak bir yay çizerek Hatay'a doğru inen oradan Akdeniz'e doğru uzanan Güney Anadolu Fay Hattı yine ülkemize ciddi tehlike oluşturan hareketli fay hatlarından birisidir. Yine bu haritayı incelediğimizde Ege bölgesini ve Marmara bölgesini içine alan graben çöküntü sistemlerinden oluşan hareketli fay hatları mevcut bu fay hatlarına baktığımız zaman deprem ülkemizin 96' sını tehdit eder durumdadır. Vatandaşlarımızın da 98' i bu deprem tehlike kuşağının içerisinde yaşamakta. Dolayısıyla vatandaşlarımız ciddi şekilde bu deprem tehlikesini tanımalı ve bununla birlikte yaşamak için tedbir almalı.

 

►DEPREM ÖNCESİNDE VE SIRASINDA BİREYSEL OLARAK NE GİBİ ÖNLEMLER ALMALIYIZ?

 

■“Yanlış eşya yerleşimi hayatınızı tehdit eder.”
Bireysel anlamda edindiğimiz yapıların içerisindeki eşya yerleşimi hakikaten çok önemli. Yaşadığımız afetlerde görev yaptığımız çalışmaları incelediğimiz zaman yapısal olmayan sorunlardan kaynaklı ölümlerin yüzde 3'ü geçtiğini görüyoruz. Bu ne demek? Bir afet yaşandığı zaman içinde yaşadığınız yapıda yapısal herhangi bir sorun yok ancak yanlış eşya yerleşiminden dolayı üzerinize göçen eşyaların ciddi anlamda hayatımızı tehdit ettiğini görüyoruz. Evimizde ailemizle oturup bu konuda tehlike avı yapmalıyız. Bir afet meydana geldiği zaman hangi eşyalar bize zarar verir? Bunların ne şekle sabitlenmesi gerekiyor? Yaşam alanımızı nasıl daha güvenilir bir hale getirebiliriz? Bunları oturup konuşmamız lazım. 

 

Afet sırasında kendimizi muhafaza edebileceğimiz yaşam üçgeni olarak adlandırdığımız orada “çök kapan tutun” yapabileceğimiz, cenin pozisyonunda o afetin etkilerinin geçmesini bekleyeceğimiz alanları mutlaka belirlemeliyiz. İzmir depreminde görev yaptığımız Rıza Bey Apartmanı' nda 3 yaşındaki Ayda kızımızı 91 inci saate çıkarttık. Ayda' yı çıkarttığımız nokta, Ayda için hayat üçgeni olacak bir nokta. 

 

Dolayısıyla vatandaşlarımızın herhangi bir sarsıntı hissettiklerinde çıkışa çok yakın iseler anında reaksiyon gösterebileceklerse çıkmalarını söylüyoruz ama onun dışında çıkışa yakın değillerse, daha önce belirledikleri yaşam üçgeni yapabilecekleri yerlerde “çök kapan tutun” hareketini yaparak sarsıntının geçmesini beklemeleri öneriyoruz. 

 

■Türkiye de bugün 19 bin 188 toplanma alanı belirlendi. 2021 yılında ise bin toplanma alanı daha belirlenip bu sayıya eklenmesi hedefleniyor.

Onun sonrasında sarsıntı geçtikten sonra mutlaka devlet tarafından belirlenen toplanma alanlarına hareket etmelerini ve orada daha önce aileyle konuştukları bireylerin buluşacağı nokta olarak bu alanlara gitmelerini istiyoruz. Bu doğrultuda Türkiye de bugün 19 bin 188 toplanma alanı belirlendi. 2021 yılında ise bin toplanma alanının daha belirlenip bu sayıya eklenmesi hedefleniyor.

 

►PEKİ, AHMET BEY; ÜLKEMİZDEKİ DEPREM HARİTASINA BAKTIĞIMIZ ZAMAN KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. KENTSEL DÖNÜŞÜM HAKKINDA DA DÜŞÜNCELERİNİZİ ALALIM.

 

Yaşadığımız afetlerle ilgili edindiğimiz tecrübeleri inceleyecek olursak depremin öldürmediğini rahmetli Ahmet Mete Işıkara Hoca' mızın; “Deprem öldürmez bina öldürür” sözünden anlıyoruz.

 

Biz bir deprem meydana geldiğinde fay hattında oluşan kırığın içine düşüpte ölen birini görmedik. Nerede hayatını kaybediyor vatandaşlarımız? O binaların altında kalıyorlar. Öncelikle sağlam yapılar oluşturmalıyız. Mülk olarak edineceğimiz yapıları mutlaka incelemeliyiz. Buranın zemini nasıldır? Bu inşaatın yapımı esnasında deprem yönetmeliğine uygun yapıldı mı? Afet sırasındaki sürece uygun yapı unsurları oluşturuldu mu?  Dolayısıyla biz sağlam binalar edinirsek bu konuda işimiz daha kolay olacak. Bu sadece bugünün sorunu değil yerleşimlerin oluşmasından itibaren ortada olan bir sorun dolayısıyla bizim bugünden tezi yok yapıların güvenliğiyle ilgili çalışmalara yönelmemiz gerekiyor. 

 

Kentsel dönüşüme önem vermemiz gerekiyor. Zemini ve o yapıların yapılış çeşidiyle ilgili tehditleri içeren hususlarda yapılan tespitler doğrultusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Şehircilik İl müdürlükleri, belediyeler tarafından tespit edilerek kentsel dönüşüme tabi tutulan alanlarımız var. Vatandaşlarımıza lütfen bu çalışmalara destek olun diyoruz. Bu çalışmalardan çıkar elde etmek yerine zaten belli mevzuatlarla bunların kriterlerini belirlemiş. Dolayısıyla burada sorun yaratmak yerine bu süreci hızlandırılmasıyla ilgili yaklaşım sergileyerek bu dönüşümün hızlandırılması gerekmektedir.

 

►TÜRKİYE'NİN DEPREM İSTATİSTİKLERİNDEN VE AFAD'IN MÜDAHALELERİNDEN BAHSEDEBİLİR MİYİZ?

 

■“2020 yılında ise yüzde 43'lük artışla 33 bin 598 deprem meydana gelmiştir.”
Ülkemizde geçtiğimiz yıllarda veya mevcut bulunduğumuz yıldaki istatistikleri inceleyecek olursak; öncelikle 2019' da ki istatistiği paylaşarak en azından bu konudaki ciddiyeti oraya koymak mümkündür. 2019' da ülkemizde 23 bin 482 deprem meydana gelmiş. 2020 yılında ise yüzde 43'lük artışla 33 bin 598 deprem meydana gelmiştir. Bu bizim bu konuyu niye dikkate almamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Dolayısıyla farkındalık, ortak afet kültürü bu anlamda çok önemli.

 

■Dünyada en çok deprem yaşayan 4. ülke konumundayız. Birinci ülke Çin, ikinci ülke Endonezya, üçüncü ülke İran dördüncüsü Türkiye. Japonya Türkiye'den sonra geliyor.

AFAD olarak devlet olarak biz bu konuda çok ciddi yatırımlar yapıyoruz. Bu doğrultuda çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Bir istatistik incelendiğinde şöyle bir durum ortaya çıkıyor 1900 ile 2016 yılları arasındaki 116 yıllık deprem istatistikleri incelendiğinde dünyada en çok deprem yaşayan 4. ülke konumundayız. 1 inci ülke Çin, 2 inci Endonezya, 3'üncü ülke İran, 4'üncü Türkiye. Japonya Türkiye'den sonra geliyor. Bu tehlikenin bizim yaşadığımız bu depremlerle ilgili sayıyı baktığımızda dünya ortalamasının üzerinde olduğumuz gösteriyor. Ve bu konunun hakikaten ciddiye alınması gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor. AFAD olarak biz 2020 yılında bugüne kadar toplam Türkiye genelinde 3 bin 78 afet ve acil durum olayına müdahale ettik.

 

►AFETLERLE İLGİLİ İHBARLAR HANGİ HATTA YAPILIYOR, BİLMEYEN VATANDAŞLARIMIZ İÇİN BİLGİ VERELİM.

 

Bu konuda vatandaşlarımızın hizmet, çalışmalara nasıl ulaşabileceğiyle ilgili kurumumuz AFAD' a nasıl ihbarda bulunabileceğiyle ilgili küçük bir hatırlatma yapmak lazım. Devletimiz tarafından bu alanda çok ciddi bir çalışmalar yapılıyor. Bu, 112 acil çağrı merkezleridir.

 

112 acil çağrı merkezleri kısa kod kullanılarak iletişim sağlanan hizmetlerin tek bir çatı altında toplanması projesidir. Kütahya' da pilot illerden birisi olarak hizmete giren 112 acil çağrı merkezinde emniyet, jandarma, sağlık, ambulans, itfaiye, AFAD ve orman yangınlarıyla ilgili tüm çağrılar 112' yi çevirdiğinizde 112 acil çağrı merkezine düşüyor.

 

■“Vatandaşlarımız afetlerle ilgili ihbarları 112 Acil Çağrı Merkezi'ne yapabilirler.”
Polis gerektiğinde daha önce 155'i arıyorduk, ambulans gerektiğinde 112'yi itfaiye gerektiğinde 110' u çeviriyorduk. Artık böyle bir şeye ihtiyacımız kalmadı. Hangi müdahaleye ihtiyacımız varsa 112' yi arıyoruz. 112 acil çağrı merkezine düşüyor. Oradaki yetkililer ilgili kurumlara aktarıyor. İlgili kurumlarda ekiplerini sahaya yöneliyorlar. 

 

Çok önemli bir çalışma. Bugün itibariyle 56 ilimizde aktif 112 acil çağrı merkezi çalışmaları şu anda faal. İçişleri Bakanlığı'mızın da projesiyle 2021 yılının haziran ayına kadar 81 ilimizde 112 acil çağrı merkezlerini kurma gibi bir hedefimiz var. 112 Acil Çağrı Merkezleri haziran ayında 81 ilimizde faaliyete geçecek.

 

►AFAD OLARAK KÜTAHYA'DA AFETLERLE ALAKALI NE GİBİ ÇALIŞMALAR YAPIYORSUNUZ?  

 

►AYRICA SON ZAMANLARDA DAHA SIK RASTLIYORUZ, VALİ ALİ ÇELİK BAŞKANLIĞI'NDA DEPREM ÇALIŞTAY' LARI YAPIYORSUNUZ. BU KONUYA DA DEĞİNELİM. KÜTAHYA'DA DEPREMLE İLGİLİ ÇALIŞMALARINIZI ÖĞRENMEK İSTİYORUZ.

 

■“Kütahya AFAD 2020 içerisinde bugün itibariyle 55 afet ve acil durum olayına müdahale edip sahada çeşitli arama kurtarma ve afet yönetimiyle ilgili süreçlerin yönetilmesi çalışmalarını yerine getirdi.”

 

İlimizde afet öncesinde risk ve zarar azaltma çalışmaları ile ilgili tehlike haritalarını oluşturuyoruz. Tehlike haritaları elimizde risk olarak karşımıza çıkabilecek tehlikeleri belirleyip bunlarla ilgili alınması gereken önlemleri içeriyor. Nedir bunlar? Kaya düşmesi, heyelan, çığ ile ilgili bütün tehlike haritalarımızı oluşturduk. Şu anda bunların analizlerini yapıyoruz. Analizlerimiz ve bu tehlikelerin etki alanındaki yerleşimlerin, insan yatırımlarının, tarih ve kültür yatırımlarının bu tehlikelerden nasıl etkileneceği ile ilgili analizleri içeriyor.

 

■“Burası 24 saat çalışan canlı bir kurum”
AFAD olarak, kuruluş amaçlarımız doğrultusunda 50 personelden oluşan bir kurum olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Buradaki personelimizin yüzde 70' i teknik personelden oluşuyor. 15 kişilik arama kurtarma ekibimiz, 7 gün 24 saat esasına göre görev yapıyor.

 

■“Arama kurtarma ekibimiz var”
Her an arama-kurtarma ekibimizin müdahale edebileceği olaylarla ilgili gerek 112 acil çağrı merkezi gerekse kurumumuza gelen ihbarlar doğrultusunda harekete geçerek sıkışmalı trafik kazalarına, kayıp vakalarına, kimyasal biyolojik radyolojik ve nükleer olayları ifade eden KBRN olaylarına, enkaz olaylarına, sel olaylarına müdahale eden arama kurtarma ekibimiz görev yapıyor. 

 

■“Teknik ekibimiz var”
Afet öncesindeki risk ve zarar azaltma çalışmalarıyla ilgili analiz çalışmaları yapan tespit çalışmaları yapan teknik ekibimiz var. Jeoloji Mühendisimiz, fizik mühendisimiz, İnşaat mühendisimiz, harita mühendisimiz, endüstri mühendisimiz, şehir plancısı, mimarımız bu konuda yoğun çalışmalar yürütüyorlar.

 

■“İyileştirme şubemiz var”
Bir de iyileştirme şubemiz var. İyileştirme şubemizde afet gerçekleştikten sonra afetin etkilediği alanlarda iyileştirme çalışmalarını yönetiyorlar. 

 

■“Kütahya olarak İl Afet Müdahale Planı'nın pilot ili seçildik”

AFAD kurulduktan sonra Afet Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Daha sonra bu yönetmelik hükümlerine göre ulusal düzeydeki sorumlulukları belirleyen Türkiye Afet Müdahale Planı yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bizde hem afet müdahale hizmetleri hem de ulusal düzeydeki Türkiye Afet Müdahale Planı'nın esasları doğrultusunda tüm afet müdahale planlarını hazırlamaya başladık. Kütahya olarak İl Afet müdahale planının pilot ili seçildik. Çünkü çok kısa bir süre öncesinde Simav depremini yaşamıştık ve buradaki edindiğimiz tecrübe sonucunda AFAD Başkanlığı tarafından bu planı hazırlamak üzerine pilot il seçildik. 

 

Bu planı paydaş kurum ve kuruluşlarla birlikte oturarak yaklaşık bir yıllık bir süreç içerisinde çok yoğun çalışmalarla gerçekleştirdik. Bu surenin uzun olması müdahale edilen alanın genişliğinden kaynaklanıyor. Çünkü hayatın anlam taşıyan bütün alanlarına dair planlamaları konuşuyoruz. Sadece arama-kurtarma faaliyetlerinden ibaret bir müdahale planlaması değil. Örnek verecek olursak; sağlıkla ilgili sorumluluk ulusal düzeyde Sağlık Bakanlığı'nındır. Yerel düzeyde ise İl Sağlık Müdürlüğü'ne aittir. Afet olmadan önce yürütülen sağlık hizmetlerinin afetin gerçekleştiği dakikadan itibaren o sıkıntılı dönemde nasıl yürütüleceğini, hangi tedbirlerin alınacağını, hangi hazırlıkların yapılacağını belirten sağlık çalışma grubu oluşturuluyor. 

 

Enerjiye ihtiyacımız varsa; enerji kesintisinin gerçekleşmesi durumunda bununla ilgili alınacak tedbirler ve vatandaşın kesintiye uğrayan hayatını bir an önce normalleştirmeye yönelik tedbirleri içeriyor. Onun dışında gıda tarım ve hayvancılıkla ilgili çalışmalar var. Beslenme ve barınmayla ilgili çalışmalar bu konuda masaya yatırılıyor, gibi…

 

■“AFAD ve Paydaşlar olarak 26 çalışma grubu oluşturuldu”
26 çalışma grubu oluşturuldu. Hayatın anlam taşıyan 26 alanıyla ilgili ulusal düzeyde ve yerel düzeyde sorumluluğu bulunan kurumların ana çözüm ortağı sorumluluğunda, bu alana doğrudan veya dolaylı katkı verebilecek kapasiteye sahip kurum ve kuruluşlarında destek çözüm ortağı olarak sorumluluk aldıkları organizasyon şeması oluşturduk. 

 

■“4250 görevlinin yer aldığı planlama yapıldı”
Yaklaşık 4250 görevlinin yer aldığı bir planlamadan bahsediyoruz ve bu diğer illerde yaşadığımız afetlerdeki yönetim süreçlerine baktığımızda hakikaten amacına ulaşan çok etkili çalışmalar yapan bir planlama oldu.

 

►KÜTAHYA’DA KAÇ TOPLANMA ALANIMIZ VAR VE BU ALANLARI VATANDAŞLARIMIZ NASIL GÖREBİLİR? 

 

Kütahya'da il genelinde ilçelerimizde dâhil toplam 289 toplanma alanı belirledik. Bunun 148'i il merkezimizde diğer kısmı ise 12 ilçemizde belirlendi. Vatandaşlarımız toplanma alanlarının nerelerde olduğunu E-Devlet üzerinden görebiliyorlar. E-Devlet uygulamasına girip arama satırına AFAD yazdıklarında üç hizmetimiz çıkıyor. Orada toplanma alanıyla ilgili sekmeye tıkladıklarında bir harita geliyor karşılarına. Haritada evlerinin bulunduğu veya sorgulamak istedikleri bulundukları noktayı üzerinden tıkladıklarında ekrana en yakın üç toplanma alanı geliyor. Güzergâhını da görebiliyorlar. 

 

■“Yeni bir uygulamayı hayata geçireceğiz. Kütahya'daki tüm apartmanların girişine bir afiş asacağız. Bu apartmana özel indirgenmiş bir afiştir.”
Şimdi yeni bir çalışma içerisindeyiz. Kütahya'daki tüm apartmanların girişine bir afiş asacağız. Apartmana özel indirgenmiş bir afiştir. O apartman sakini afişteki kare kodu okuttuğunda telefonuna apartmana en yakın üç toplanma alanı gelecek. Ve o apartmanın sakinleri o bölgede bir afet yaşadıklarında aile bireyleriyle birlikte o toplanma alanına hareket edebilecek. 

 

■“Afet sırasındaki ve sonrasındaki çalışmalarla ilgili dünyada geldiğimiz seviye bakımından ender ülkelerden birisiyiz.”
Yapılanmayla ilgili baktığımız zaman çok geniş bir paydaş ağımız var. Bu alanda üzerine sorumluluk düşen tüm paydaşların bu sürecin içerisine çekilmesiyle ve ilgili erklerin bu anlamda sorumluluklarını yerine getirmesiyle bir anlam bütünlüğü oluşacağından bahsetmiştik. Dolayısıyla yapılanmayla ilgili her türlü çalışma gerçekleştirilmiş. Şu an da afet sırasındaki ve sonrasındaki çalışmalarla ilgili dünyada hakikaten geldiğimiz seviye bakımından ender ülkelerden birisiyiz.

 

■“Bin 111 istasyon ile biz Avrupa'nın en büyük 2'nci büyük deprem izleme istasyonunu kurmuş durumdayız. 2021 yılında 20 deprem gözlem istasyonu daha bu ağa eklenecek”
Dediğimiz gibi bu alanda çalışmalarımız devam ediyor. Yatırımlarımız devam ediyor. Türkiye'de afetleri izlemekle ilgili erken uyarı sistemlerini yatırım olarak çalışıyoruz. Bu konudaki en önemli hususlardan birisi; “Deprem Gözleme İstasyonlarımız.” Şu an itibariyle Türkiye genelinde toplam bin 111 deprem istasyonu şu anda aktif durumda. Bin 111 istasyon ile biz Avrupa'nın en büyük 2'nci büyük deprem izleme istasyonunu kurmuş durumdayız. En büyüğü İtalya 2 bin 500 civarında deprem gözlem istasyonu var. Ve 2021 yılında 20 deprem gözlem istasyonu daha bu ağa ekleyerek bu çalışmalarımıza devam ediyoruz. 

 

■“Bizim hedefimiz bu afetler olmadan tedbirleri almak”
 Afet olduktan sonra biz çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Çok etkin, hatta ve hatta bize çok ciddi tebrikler ulaşan çalışmalar yapıyoruz. Ama bizim hedefimiz bu değil, bizim hedefimiz bu afetler olmadan tedbirleri almak ve vatandaşlarımızı bu afetlerin etkisinde kalman afetleri hafif bir şekilde geçirmek. Türkiye olarak yatırımlarımız bu konuda devam ediyor. Çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Vatandaşlarımızdan bu konuda destek istiyoruz.

 

►VATANDAŞLARIMIZ BU KONUDA BİLİNÇLİ. “AFAD GÖNÜLLÜSÜ” OLMAK İSTEYEN VATANDAŞLARIMIZ VAR, BU KONUDA SİZDEN BİLGİ ALALIM.

 

Öncelikle vatandaşlarımıza afet bilinci konusundaki hassasiyetlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Bizlerde özellikle vatandaşlarımıza şu çağrıyı yapıyoruz; “Lütfen ama lütfen AFAD' ın temel afet bilinci eğitimlerine katılın. Ve Lütfen ama lütfen AFAD gönüllüsü olun. 

 

■“2021 yılı, Türkiye Afet Eğitim Yılı olarak ilan edildi”
Ortak afet kültürünü oluşturmaya yönelik temel afet bilinci eğitimlerinin önemine vurgu yapmıştık. İçişleri Bakanlığı'mız talimatıyla bu konuda yoğun bir çalışma gerçekleştirdi. Ve 2021 yılını Türkiye Afet Eğitim Yılı olarak ilan etti. Bu kapsamda bireylerin bireysel anlamda alabilecekleri tedbirlerle ilgili farkındalık eğitimleri gerçekleştirilecek. AFAD İl Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen eğitimlere tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz.

 

Gönüllülük çok önemli. AFAD gönüllüğüyle ilgili yaptığımız projeye bugüne kadar Kütahya'da bin 598 vatandaşımız ilgi göstererek gönüllülükle ilgili çalışmalara eğitimlere katıldılar. Bu konuda tabi üs sınırımız yok. Bütün vatandaşlarımızı AFAD gönüllüsü olarak bu sisteme davet ediyoruz. Eğitimlerini alarak kendi farkındalıklarını kişisel gelişimlerini gerçekleştirecek bu süreçte yer almalarını istiyoruz.

 

■AFAD gönüllüğü nedir ne zaman nerede yapılır? Temel Afet Bilinci Eğitimi nedir, ne zaman, nerede yapılır? Bunlarla ilgili bilgilendirme yapalım… 
Temel Afet Bilinci Eğitimleri, AFAD tarafından standart bir içerikle üzerinde yaşadığımız coğrafyadaki risklere yönelik tedbirler içeren, afet öncesinde ne tür önlemler alınması lazım, sırasında ve sonrasında nasıl davranılması lazım… Bunları içeren bir eğitim prosedürü. Eğitimlerimiz tüm vatandaşlarımıza açık. AFAD İl Müdürlükleri olarak program dâhilinde yıl boyunca bu eğitimleri yapıyoruz. Kamu çalışanlarına, özel sektör çalışanlarına, askerlere, vatandaşlarımıza, STK üyelerine bu eğitimi veriyoruz. Vatandaşlarımızdan ricamız; bu programlara lütfen katılım sağlayın. Bu konuda farkındalığınızı yükseltin. Üzerinde yaşadığınız coğrafyadaki riskleri tanıyın. Bunlara karşı ne türlü tedbirler almanız gerektiğini, nasıl davranmanız gerektiğini öğrenin ki bireysel anlamda da afetlere hazır olun.  

 

■Vatandaşlarımızdan destek istediğimiz hususlardan biri de; AFAD Gönüllülüğü. 
Lütfen ama lütfen AFAD gönüllüsü olun. Yine E-Devlet uygulamasına girdiğiniz zaman arama kısmına AFAD yazdığımızda gelen sekmelerden biri de AFAD Gönüllüğü'dür. Bu sekmeye tıkladığımızda 10 saniyelik bir işlemle AFAD gönüllüsü olarak başvuruda bulunabiliyorsunuz. Sizin E-Devlet' te kayıtlı olan cep telefonunuza bir sms geliyor. Bir portal linki veriliyor. “gonulluafad.gov.tr” birde kullanıcı adı ve şifresi geliyor. O linke girdiğinizde sizin için hazırlanmış olan dokümanlar, videolar, görseller ekrana geliyor.

 

■Üç modüllü bir eğitim sürecinden bahsediyoruz. 
Birinci modülü uzaktan  E-Eğitim. Görsellerden ve videolardan çalıştıklarınızla sınava giriyorsunuz ve “Temel AFAD Gönüllüsü” statüsünü alıyorsunuz. Daha sonra bir sertifika alıyorsunuz. Bu eğitimi tamamlayanları AFAD' a davet ediyoruz. Ve yüz yüze eğitimlerimiz başlıyor.

 

 ■İkinci modül de yüz yüze teorik eğitimler.
Üçüncü modül de ise yüz yüze pratik eğitimler yapıldıktan sonra “Uzman AFAD Gönüllüsü” statüsünü alıyor vatandaşlarımız. 

 

■Bu neden önemli? 
Şöyle bir yanılgı olabiliyor; AFAD gönüllülerini yaşadığımız coğrafyadaki yaşanabilecek büyük bir afette sahada çalışan ekiplerimize destek olsunlar diye gönüllü yapıyoruz. Ancak bunun şöyle de bir boyutu var; “Ben gelemem”, “Kamu sektöründe çalışıyorum”, “Ben özel sektörde çalışıyorum”, “Kendi işim var”… “Gelemem, gidemem” gibi bir gerekçeler burada bizim için geçerli bir gerekçe değil. Gelebilenler davetimize icabet ederler. Gelemeyenler ise bu eğitimler boyunca önce kendi yaşamlarında, ailelerinin yaşamlarına sonra çevrelerindeki insanların yaşamına sonra şehirlerin yaşamına yansıtırlar. Dolayısıyla bu farkındalık, bu eğitim süreçlerinden geçmek bizim için hakikaten çok önemli. Lütfen ama lütfen AFAD gönüllüsü olun. Bu hem bireysel anlamda hem de toplumsal anlamda çok önemli bir husus…

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.