Zeynep DÖNMEZ
Köşe Yazarı
Zeynep DÖNMEZ
 

Atanmışların Şehre Adanmışlığı / Vali Beyler…

Vali bey (Ali Çelik) geldiği günden itibaren gündemde, bildiğiniz üzere. Sebebi, halkın içinde olması. Alışkın değiliz tabi. Halk ve vali… Yan yana, aynı cümle içinde… Görmedik. Görsek de nadir rastladık.    Genelde benim “Maşallah” dediğim üç gün yaşar. Tecrübeyle ve tecrübelerinizle sabit. Ama sanki bu kez başka. Ya da artık başka olmasını temenni ediyoruz, ondan…   Önce uğurladığımız Valimiz Sayın Ömer Toraman'dan bahsedeyim size. Çünkü bilmenizde fayda olduğunu düşünüyorum. Valimiz Ömer Bey sandığınız gibi aslında halkın içinde olmayan bir adam değildi. Nitekim nereden biliyorsun, diyeceksiniz. Beni bilirsiniz hem vatandaş olarak, hem de gazeteci olarak meraklıyımdır. Çoğu zamanda konuların dâhilinde kalmayı yeğlerim. Merak da diyebilirsiniz, Kütahya Söz konusu olunca aklına, vicdanına mukayyet olamıyor da diyebilirsiniz. Hatta her şeye müdahil (maydanoz) olabiliyor da diyebilirsiniz ki maydanoz deyip geçmeyin eklendiği yemeye lezzet katar…    Neyse, ne dediğinizin de benim için çok önemi yok. Kütahya mevzubahis olduğunda rahatsız olanlarda olsa, beni rahatsız edenlerde olsa da dâhilindeyim konuların, dâhilinde de olacağım. Hiç şüpheniz olmasın. Sözüm var kendime, sonra şehrime… Kısa keselim, konuya gelelim. Valimiz Ömer Bey, çoğu valimizin olduğu gibi kamera kadrajına çok girmek istemeyenlerdi. O kamera arkasında olmayı tercih edenlerdendi… Özellikle Şehit aileleri ve yardıma muhtaç aileler konusunda hassas olan valimiz sadece protokol insanı değildi. Geldiğinden beri durmadı mesela.    Karış karış Türkiye'yi gezdi. Neden? Çünkü Kütahya'yı tanıtmak ve Kütahya'ya yatırımcı getirebilmek için sabah akşam bir fiil yolarda idi. Bana inanmaz iseniz KÜTSO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İsmet Özotraç bey size kanıtlarıyla sunacaktır.   Ömer beyi neden dile getiriyorum? Çünkü bilirsiniz beni hak yenmesine, haksızlık edilmesine karşıyım. Ömer Bey, Özellikle Kütahya'yı tanıtmak için çok çaba sarf etti. Ki Altıntaş Zafer Organize Sanayisi için çalışmaları ve üstün gayretleri takdire şayandır. Müteşekkiriz…    Ki mevzuda bahsi geçmişken O'nun yanında bu konuda İsmet Özotraç Beye de teşekkür etmek gerekir ki O'da bu konuda çok hassas davranıyor. Her ne kadar esnaflardan duyduğum kadarıyla yeteri kadar esnafla ilgilenmediğini düşünsem de… Bu demek değildir ki KÜTSO sadece iftar daveti veriyor, aidat topluyor… Ki bu konuda daha önce geniş yer vermiş, büyük adımlar attıklarını ispatlarıyla kendisinden birebir öğrenmiştik. İsmet bey daha çok büyük işlerde ön plana çıkıyor. Mesela Kütahya'ya yapılıyor olan meslek lisesi. Benim için ve Kütahya için çok önemli bir adım ve kendisiyle birebir sohbet ettiğimde bu konudaki hassasiyetlerini biliyorum. Oturmuyor yani o koltukta bu adam da, yapıyor bir şeyler, büyük işler… Ama yeterli mi? Hayır. Beklentiler çok ve büyük KÜTSO' dan. Kütahya esnafı ve öğrencileri konusunda hassasiyetimi bilirsiniz, yine de içim rahat değil, esnaflarla alakalı ayrıca görüşmeye gideceğim ve sorunları kendisine ileteceğim. Dinler mi? Dinler beni… Dikkate alır mı? Alır. Gerekeni yapar mı, yapar… Biliyorum. Değil mi, Sayın Başkanım? (Özenle takip ettiğini biliyorum, şikâyet ve taleplerinizi ileteceğim kendisine)   Mesela esnaflardan duyduğum bir şey daha var; Esnaf Odaları başkanı ve başkanları, isimlerinden başka hiç bir şey bilmediklerini söylüyorlar esnaflar. Bu konuya ayrıca özel geleceğim. Çok dertliyiz bu konuda esnaflarım ve ben.    Neyse, içimde kalınca böyle laf lafı açıyor… Gelelim asıl mevzumuza.   Mevzumuz, Valimiz Sayın Ali Çelik.    Ali bey bize tam anlamıyla şu an atanmışların şehre adanmışlığının nasıl olduğunu gösteriyor. Halkın içinde, halkla birlikte. Objektif. Sınırları var ancak sınır da tanımıyor.   Ne demek istiyorum, anlatayım.  Bu arada kendisini ziyarete gidemedim henüz gazete ekibimiz olarak. Ayrıca belirteyim. Çünkü yerinde bulamıyorum. Yerinde olduğu zamanda Kütahya için çalıştığına ve boş vakit harcamadığına inandığımdan ve duyduğumdan meşgul de etmek istemiyorum. Yeter ki şehrime çivi çakılsın.    Valimiz Ali beyin sınırları var. Mesela; çok mecbur olmadıkça ve randevuları dâhilinde mesai saatlerini nezaket ziyaretleriyle harcamamaya gayret gösteriyor. Diyormuş ki;” Siz bana geliyorsunuz, hoş geldin ziyaretine. Ama ben devletin mesai saatini çalamam.” Bu sebeple akşam saatlerine, hatta gece saatlerine randevu veriyormuş. Enteresan değil mi? Aslında değil. Bir devlet erkânının, atanmış değil, adil ve adanmış bir devlet erkânının yapması gerektiğini yapıyor. Takdire şayan mı? Ayakta alkışlanır…   Valimiz Ali beyin sınırları yok. Mesela; Aralıksız tüm gün içerisinde 8 saatini vatandaşın dertlerine, sorunlarına ayırabiliyor. Mesela; vali beye 7/24 ulaşabiliyorsunuz. Mesela; sadece protokolde görmüyorsunuz, tebdili kıyafetle, korumasız çarşıda pazarda görebiliyorsunuz. Aynı gün içerisinde bir bakıyorsunuz Yoncalı'da, bir bakıyorsunuz Çavdarhisar'da. Bir bakıyorsunuz, Kütahya'nın herhangi bir mahallesinde… Bir bakıyorsunuz sürekli toplantılarda, incelemelerde… Makam odası büyük. Ama sığamıyor odaya…   Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Vali bey geldiğinden beri seçilmişlerimizde ayağa kalktı. Hatta il başkanlarımız bile. Yakında seçim var, mesajı almadılarsa sebebi Vali Ali Çelik. Vali bey ayağa kaldırdı Kütahya'yı.    Bu zamana kadar sesi çıkmayan bazı il başkanları bile Kütahya'nın sorunlarını dile getirmeye başladı, ne enteresan ki… İnanır mıyız? Takdirinize, takdirimize kalmış. Ya da bazı seçtiklerimiz. Özenle seçtiklerimiz…    Bir projede herhangi bir çabaları olmadığı halde bile sahiplenip açıklama yapanlar var. Ses tonunu senelerdir duymadığımız insanların sesi güzelmiş. Onları bile duyduk, Vali Bey vesilesi ile.    Sosyal medyada takip ediyorum mesela... Kütahya adına hiçbir şeyi unutmuyor. Bizzat şahsi hesabından sürekli ulusala paylaşım yapıyor…   Aradım bir iki ay öncesinde kendisi. Bir Pazar günüydü. Açtı telefonunu. Hafta sonu, açmak zorunda değil. Hatta telefonunu bir Allah'ın kuluna vermek zorunda da değil. Özel kalem Müdürü var, mesai saatleri içinde ulaşabilirsiniz de, diyebilir… Hakkıdır da. Haklıdır da… Kaldı ki biz seçtiğimiz insanların çoğuna bile danışmanları aracılığı ile rica minnet ulaşıyoruz…   Neyse, Kim olduğumu bilmiyor. Osmangazi mahallesinde yaşanan asayiş olayları ile ilgili. Sorun önemli ve acil. Bir yetkiliye o anda ulaşmalıydım… Bilgi sundum, hemen gerekeni yaptı. Gitmeden de sorunu çözebilecekken üşenmedi, hafta sonu demedi, Osmangazi mahallesine gitti, Emniyet Müdürümüzle birlikte. Vatandaşla konuştu… Bana ayrıca aktardı, karakol yapmayı düşündüklerini, birebir konuyla ilgilendiklerini…    Düşünün ki her insan 7/24 bir valinin şahsi telefonuna ulaşabiliyor…   Biz böyle yönetici ve idarecilere hasret kalmışız…    Vali beyi geldiği ilk günden rahmetli valimiz Recep Yazıcıoğlu'na benzettiklerine; yok artık, dedim. Dün bir bugün iki. Ne alakası var? Hala o konuda aynı şeyi düşünüyorum, gelir gelmez nereden biliyorsunuz ki Recep Yazıcıoğlu'na benzetiyorsunuz…    Ama süreç ilerleyince henüz yine o açıdan bakmasam bile; tanıdığım, öğrendiğim, işittiğim ve gördüğüm kadarıyla Sayın Valimiz Ali Çelik ikinci bir Recep Yazıcıoğlu yolunda emin adımlarla ilerliyor.    Dilerim yorulmaz Vali Bey. Dilerim ki atanmış olduğu şehre adanır… Ve dilerim bu şehrin kalkınmasında ve gelişmesinde adını tarihe yazdırır. Nasıl istiyorum bunu bilemezsiniz…   Vali beyi göndermemek için nereye başvuruyoruz? Eylem yapalım, vermeyelim. Kütahya'nın atanmış değil adanmış insanlara ihtiyacı var, çünkü… Çok aradık, adanmışları… Bulamadık…  

Atanmışların Şehre Adanmışlığı / Vali Beyler…

Vali bey (Ali Çelik) geldiği günden itibaren gündemde, bildiğiniz üzere. Sebebi, halkın içinde olması. Alışkın değiliz tabi. Halk ve vali… Yan yana, aynı cümle içinde… Görmedik. Görsek de nadir rastladık. 

 

Genelde benim “Maşallah” dediğim üç gün yaşar. Tecrübeyle ve tecrübelerinizle sabit. Ama sanki bu kez başka. Ya da artık başka olmasını temenni ediyoruz, ondan…

 

Önce uğurladığımız Valimiz Sayın Ömer Toraman'dan bahsedeyim size. Çünkü bilmenizde fayda olduğunu düşünüyorum. Valimiz Ömer Bey sandığınız gibi aslında halkın içinde olmayan bir adam değildi. Nitekim nereden biliyorsun, diyeceksiniz. Beni bilirsiniz hem vatandaş olarak, hem de gazeteci olarak meraklıyımdır. Çoğu zamanda konuların dâhilinde kalmayı yeğlerim. Merak da diyebilirsiniz, Kütahya Söz konusu olunca aklına, vicdanına mukayyet olamıyor da diyebilirsiniz. Hatta her şeye müdahil (maydanoz) olabiliyor da diyebilirsiniz ki maydanoz deyip geçmeyin eklendiği yemeye lezzet katar… 

 

Neyse, ne dediğinizin de benim için çok önemi yok. Kütahya mevzubahis olduğunda rahatsız olanlarda olsa, beni rahatsız edenlerde olsa da dâhilindeyim konuların, dâhilinde de olacağım. Hiç şüpheniz olmasın. Sözüm var kendime, sonra şehrime…
Kısa keselim, konuya gelelim. Valimiz Ömer Bey, çoğu valimizin olduğu gibi kamera kadrajına çok girmek istemeyenlerdi. O kamera arkasında olmayı tercih edenlerdendi… Özellikle Şehit aileleri ve yardıma muhtaç aileler konusunda hassas olan valimiz sadece protokol insanı değildi. Geldiğinden beri durmadı mesela. 

 

Karış karış Türkiye'yi gezdi. Neden? Çünkü Kütahya'yı tanıtmak ve Kütahya'ya yatırımcı getirebilmek için sabah akşam bir fiil yolarda idi. Bana inanmaz iseniz KÜTSO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İsmet Özotraç bey size kanıtlarıyla sunacaktır.

 

Ömer beyi neden dile getiriyorum? Çünkü bilirsiniz beni hak yenmesine, haksızlık edilmesine karşıyım. Ömer Bey, Özellikle Kütahya'yı tanıtmak için çok çaba sarf etti. Ki Altıntaş Zafer Organize Sanayisi için çalışmaları ve üstün gayretleri takdire şayandır. Müteşekkiriz… 

 

Ki mevzuda bahsi geçmişken O'nun yanında bu konuda İsmet Özotraç Beye de teşekkür etmek gerekir ki O'da bu konuda çok hassas davranıyor. Her ne kadar esnaflardan duyduğum kadarıyla yeteri kadar esnafla ilgilenmediğini düşünsem de… Bu demek değildir ki KÜTSO sadece iftar daveti veriyor, aidat topluyor… Ki bu konuda daha önce geniş yer vermiş, büyük adımlar attıklarını ispatlarıyla kendisinden birebir öğrenmiştik. İsmet bey daha çok büyük işlerde ön plana çıkıyor. Mesela Kütahya'ya yapılıyor olan meslek lisesi. Benim için ve Kütahya için çok önemli bir adım ve kendisiyle birebir sohbet ettiğimde bu konudaki hassasiyetlerini biliyorum. Oturmuyor yani o koltukta bu adam da, yapıyor bir şeyler, büyük işler… Ama yeterli mi? Hayır. Beklentiler çok ve büyük KÜTSO' dan. Kütahya esnafı ve öğrencileri konusunda hassasiyetimi bilirsiniz, yine de içim rahat değil, esnaflarla alakalı ayrıca görüşmeye gideceğim ve sorunları kendisine ileteceğim. Dinler mi? Dinler beni… Dikkate alır mı? Alır. Gerekeni yapar mı, yapar… Biliyorum. Değil mi, Sayın Başkanım? (Özenle takip ettiğini biliyorum, şikâyet ve taleplerinizi ileteceğim kendisine)

 

Mesela esnaflardan duyduğum bir şey daha var; Esnaf Odaları başkanı ve başkanları, isimlerinden başka hiç bir şey bilmediklerini söylüyorlar esnaflar. Bu konuya ayrıca özel geleceğim. Çok dertliyiz bu konuda esnaflarım ve ben. 

 

Neyse, içimde kalınca böyle laf lafı açıyor… Gelelim asıl mevzumuza.

 

Mevzumuz, Valimiz Sayın Ali Çelik. 

 

Ali bey bize tam anlamıyla şu an atanmışların şehre adanmışlığının nasıl olduğunu gösteriyor. Halkın içinde, halkla birlikte. Objektif. Sınırları var ancak sınır da tanımıyor.

 

Ne demek istiyorum, anlatayım.  Bu arada kendisini ziyarete gidemedim henüz gazete ekibimiz olarak. Ayrıca belirteyim. Çünkü yerinde bulamıyorum. Yerinde olduğu zamanda Kütahya için çalıştığına ve boş vakit harcamadığına inandığımdan ve duyduğumdan meşgul de etmek istemiyorum. Yeter ki şehrime çivi çakılsın. 

 

Valimiz Ali beyin sınırları var. Mesela; çok mecbur olmadıkça ve randevuları dâhilinde mesai saatlerini nezaket ziyaretleriyle harcamamaya gayret gösteriyor. Diyormuş ki;” Siz bana geliyorsunuz, hoş geldin ziyaretine. Ama ben devletin mesai saatini çalamam.” Bu sebeple akşam saatlerine, hatta gece saatlerine randevu veriyormuş. Enteresan değil mi? Aslında değil. Bir devlet erkânının, atanmış değil, adil ve adanmış bir devlet erkânının yapması gerektiğini yapıyor. Takdire şayan mı? Ayakta alkışlanır…

 

Valimiz Ali beyin sınırları yok. Mesela; Aralıksız tüm gün içerisinde 8 saatini vatandaşın dertlerine, sorunlarına ayırabiliyor. Mesela; vali beye 7/24 ulaşabiliyorsunuz. Mesela; sadece protokolde görmüyorsunuz, tebdili kıyafetle, korumasız çarşıda pazarda görebiliyorsunuz. Aynı gün içerisinde bir bakıyorsunuz Yoncalı'da, bir bakıyorsunuz Çavdarhisar'da. Bir bakıyorsunuz, Kütahya'nın herhangi bir mahallesinde… Bir bakıyorsunuz sürekli toplantılarda, incelemelerde… Makam odası büyük. Ama sığamıyor odaya…

 

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Vali bey geldiğinden beri seçilmişlerimizde ayağa kalktı. Hatta il başkanlarımız bile. Yakında seçim var, mesajı almadılarsa sebebi Vali Ali Çelik. Vali bey ayağa kaldırdı Kütahya'yı. 

 

Bu zamana kadar sesi çıkmayan bazı il başkanları bile Kütahya'nın sorunlarını dile getirmeye başladı, ne enteresan ki… İnanır mıyız? Takdirinize, takdirimize kalmış. Ya da bazı seçtiklerimiz. Özenle seçtiklerimiz… 

 

Bir projede herhangi bir çabaları olmadığı halde bile sahiplenip açıklama yapanlar var. Ses tonunu senelerdir duymadığımız insanların sesi güzelmiş. Onları bile duyduk, Vali Bey vesilesi ile. 

 

Sosyal medyada takip ediyorum mesela... Kütahya adına hiçbir şeyi unutmuyor. Bizzat şahsi hesabından sürekli ulusala paylaşım yapıyor…

 

Aradım bir iki ay öncesinde kendisi. Bir Pazar günüydü. Açtı telefonunu. Hafta sonu, açmak zorunda değil. Hatta telefonunu bir Allah'ın kuluna vermek zorunda da değil. Özel kalem Müdürü var, mesai saatleri içinde ulaşabilirsiniz de, diyebilir… Hakkıdır da. Haklıdır da… Kaldı ki biz seçtiğimiz insanların çoğuna bile danışmanları aracılığı ile rica minnet ulaşıyoruz…

 

Neyse, Kim olduğumu bilmiyor. Osmangazi mahallesinde yaşanan asayiş olayları ile ilgili. Sorun önemli ve acil. Bir yetkiliye o anda ulaşmalıydım… Bilgi sundum, hemen gerekeni yaptı. Gitmeden de sorunu çözebilecekken üşenmedi, hafta sonu demedi, Osmangazi mahallesine gitti, Emniyet Müdürümüzle birlikte. Vatandaşla konuştu… Bana ayrıca aktardı, karakol yapmayı düşündüklerini, birebir konuyla ilgilendiklerini… 

 

Düşünün ki her insan 7/24 bir valinin şahsi telefonuna ulaşabiliyor…

 

Biz böyle yönetici ve idarecilere hasret kalmışız… 

 

Vali beyi geldiği ilk günden rahmetli valimiz Recep Yazıcıoğlu'na benzettiklerine; yok artık, dedim. Dün bir bugün iki. Ne alakası var? Hala o konuda aynı şeyi düşünüyorum, gelir gelmez nereden biliyorsunuz ki Recep Yazıcıoğlu'na benzetiyorsunuz… 

 

Ama süreç ilerleyince henüz yine o açıdan bakmasam bile; tanıdığım, öğrendiğim, işittiğim ve gördüğüm kadarıyla Sayın Valimiz Ali Çelik ikinci bir Recep Yazıcıoğlu yolunda emin adımlarla ilerliyor. 

 

Dilerim yorulmaz Vali Bey. Dilerim ki atanmış olduğu şehre adanır… Ve dilerim bu şehrin kalkınmasında ve gelişmesinde adını tarihe yazdırır. Nasıl istiyorum bunu bilemezsiniz…

 

Vali beyi göndermemek için nereye başvuruyoruz? Eylem yapalım, vermeyelim. Kütahya'nın atanmış değil adanmış insanlara ihtiyacı var, çünkü… Çok aradık, adanmışları… Bulamadık…  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.