Mustafa KARAMAN Kütahya İl Müftü Yrd.
Köşe Yazarı
Mustafa KARAMAN Kütahya İl Müftü Yrd.
 

Mübarek Ramazan ayının ibadet hayatımıza katkıları ve düşündürdükleri

Pandemi sürecinde yaşadığımız Ramazan ayı, bizlere dünya hayatımızı en güzel bir şekilde geçirerek, kendimizi kötülüklerden ve her türlü zararlı alışkanlık ve günahlardan korunarak geçirme konusunda rehberlik etmektedir. Dünya hayatının geçici olduğunu ve ahirete yatırım yaparak yaradılış gayemiz olan ibadete ve kulluk görevlerimize daha fazla zaman ayırmamız konusunda bizlere yol gösteren Ramazan ayıdır. İslam’ın beş şartından biri olan oruç ibadetinin gerçekleştirildiği ay, Ramazan ayıdır. Nefislerin hesaba çekilerek dizginlendiği ay, Ramazan ayıdır. İslami ahlakın önemli ilkeleri arasında bulunan sabrın gerçekleştiği ay Ramazan ayıdır. Tüm İslam aleminin yoğun bir şekilde kendilerini gündüz oruca ve gece de ibadete verdikleri ay Ramazan ayıdır. Çokça Kur’an-ı Kerim’in okunarak mukabele ibadetinin gerçekleştirildiği ay, on bir ayın sultanı Ramazan ayıdır. Ramazan ayında, suç oranları gözle görülür bir şekilde düşerek, azalır. Çünkü “Ramazan ayı geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” (Buhari,’’Savm’’,5). Tüm Müslümanlar, bu ayda kendilerine çeki-düzen verirler. Yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olurlar. Ramazan ilmihali olarak belirli kavramları değerli okuyucularım sizlere kısaca açıklayarak tanımlamak istiyorum. İmsak: Oruçlunun belirli vakitler içerisinde kendini orucu bozacak olan yemeden, içmeden ve cinsel ilişkiden uzak tutması anlamına gelen bir terim olmakla birlikte o günün orucuna başlama vaktini de ifade etmektedir. İmsak vaktiyle birlikte o günün sabah namazı vakti de girmiş olmaktadır. Sahur: Oruca hazırlık için imsak vaktinden önce kalkarak yenen yemek ve içilen suyla yapılan ibadete denilir aynı zamanda o günün orucuna da niyet edilir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) “Sahur yapınız, çünkü sahurda bereket vardır.” buyurarak sahuru teşvik etmiştir (Buhari,’’Savm’’,20). İftar: Orucu açarak son vermek ve bozmak anlamında bir terimdir. Oruç ve imsak kavramlarının karşıtı bir terim olarak kullanılır. Oruç, açılırken dua edilmesi ve acele edilmesi sünnettir, bununla birlikte ezanın okunmasını beklemek ve iftar vaktini gözetlemek önem arz eder.” Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, senin verdiğin rızıkla orucumu açtım.” (Ebu Davud,’’Savm’’,22). Rü’yet-i Hilal: Ramazan ayına girerken ve çıkarken, hilalinin gözetlenmesini ve hesaplanmasını ifade eder. Iskat: Bir hakkın veya sorumluluğun düşmesi veya düşürülmesi anlamına gelen İslam hukuku terimidir. Sabır: Orucu bozacak şeylerden nefsi ve kendini uzaklaştırmadır. Fikir: Mükellefin kendisini, oruç tutanın kendisini ihtiyaç sahibi, aç ve açlık içerisinde yaşayan kişinin haliyle empati yaparak hemhal olmasıdır. Şükür: Oruçlunun içerisinde bulunduğu duruma ve hale hamdetmesidir. Zikir: Ramazan ayını, değerlendirenlerin Allah Teala’yı her zaman ve her yerde anarak hatırlamasıdır. Fidye: Esaretten kurtulmak için, yerine getirilemeyen veya kusurlu olarak eda edilen bazı ibadetlerin telafisi gayesiyle ödenen bedele denilir. Bir fitre, bir fidyedir. Kefaret kelimesiyle birlikte aynı anlamda kullanıldığı görülür (İbn Kudame,III;495). Kefaret: Dinimizin belirli yasakların ihlali durumunda yapılması istenen mali ve bedeni ibadete denilir. Oruç kefareti, katil kefareti, hac ve umre kefareti gibi. İ’tikaf: İbadet amacıyla camide kalmak veya evde kalmak suretiyle ortaya konulan bir ibadettir. Fitre: Başımızın ve gözümüzün sadakasıdır. Ramazan ayının sonunda gücü yeten Müslümanın ödemekle yükümlü olduğu mali bir ibadettir. Mukabele: Bir başkasının Kur’an-ı Kerim’i okuyuşunu takip edip dinleme ve bu suretle Kur’an-ı Kerim’i baştan sona okuyarak bitirme ve hatmetmeye denilir. Teravih Namazı: Mübarek Ramazan ayında her gece kılınan nafile namazdır. Erkekler ve kadınlar için sünnet-i müekkededir, yirmi rekâttır, cemaatle kılınabildiği gibi evde tek başına da kılınabilir. Her iki rekâtta ara verilerek veya her dört rekâtta ara verilerek kılınabilir. Dua: İbadetin özüdür. Zekât: Nisap miktarı (80.18gr altına ve bunun değerinde) mala sahip olanların kırkta bir oranında verdikleri mali ibadettir. İslam’ın beş şartından biridir. Fitre: başımızın ve gözümüzün sadakasıdır, mali bir ibadettir.   RAMAZAN-I ŞERİFTE ORUÇLU OLMAK İslam’ın beş şartından biri olan orucun sayılamayacak kadar faydası vardır, bu faydalar hem maddi ve hem de manevidir. Elbette biz Müslümanlar orucu Allah Teala, emrettiği için ve bu niyetle tutarız ve yerine getiririz. Çünkü ameller, niyetlere göre değerlendirilir. Oruç, ahlakımızı güzelleştirir, merhamet ve yardım duygularını ve hoşgörüyü geliştirir. Oruç tutmak, insanı sağlıklı yapar ve dengeli beslenmeyi öğretir. Oruç, şifa kaynağıdır. Orucun insanın bedeninde ve manevi hayatında hep olumlu etkileri olmuştur. Oruç tutan sabırlı olmayı öğrenir. Oruç tutanın kimseye zararı olmaz. Oruç tutan, kendisini, canını ve malını her türlü kötülükten korumaya çalışır. Oruç tutan kanaatkâr olur, iktisat eder ve hırstan kendini koruyarak güzel ve İslami ahlak sahibi olur. (Beyhaki,’’Zühd’’,2/88;İbn Ebi Şeybe,el-Musannef,5/331). Oruç ibadeti, Müslümanı her türlü bedeni, ruhi hastalıklardan ve zararlardan ve de aşırılıklardan koruyarak muhafaza eden bir kalkandır. Tüm yıl boyunca gelişi güzel ve adetince yiyip içen ve bu yüzden midesi, karaciğeri ve bağırsakları ve pankreası ve damarları ve de kalbi mutlaka ama mutlaka yorulan veya bozulan kimselerin oruçla kendilerini sağlıklı ve sıhhatli ve de afiyetli hissederek hastalıklardan uzaklaşmaları gayet normaldir. Az yemekle ve seyrek yemekle bir zarar gelmez. Ne kadar fazla yenirse yensin ancak ama ancak insanın kilosu artar. İnsanların genellikle ma’ruz kaldıkları beden israfı, yiyip içmeye ve cinsi arzulara karşı olduğundan sihhatleri ve güçleri yerinde olduğunda yılda bir ay Müslüman, akıl ve baliğ olanlar, yemek vakitlerini değiştirmekten ibaret oruç tutmaları farz kılınmıştır. Oruç, bedenin zekatı olarak, vücutta birikmiş zararlı madde ve unsurların atılması ve savunulması için için metabolizmaya büyük imkan sağlar. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’’Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız.” buyurduğunu unutmayalım(Taberani,Mu’cemu’l-Evsat,VIII,174).Yine Peygamber Efendimiz(S.A.V.)inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan ayını değerlendirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağını beyan etmiştir. Aynı şekilde Peygamber Efendimiz (S.A.V.) sahabe-i kiramdan Ka’b b.Ucre’ye hitaben, ’’Ey Ka’b!Namaz kişinin Müslüman oluşuna delildir. Oruç, ise sağlam bir kalkandır. Sadaka vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları silip yok eder. Ey Ka’b!Haramla beslenerek teşekkül eden et ve kemiklere ancak ateşte olmak yaraşır.’’(Tirmizi,’’Cuma’’,79)buyurur. Oruç, hazırlıksız olarak ansızın gelecek olan sıkıntılara ve felaketlere karşı dayanıklı olmayı öğretir ve kararlı olmayı kazandırır. Bu yıl ki Ramazan ayı teması şifadır. Şifa bulmak için kendimizi bu Ramazan ayında ibadete vermeliyiz. Sebeblerine sarılmalıyız. Rabbimizin Şafi isminin tecelligahı olmak için emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak durumundayız. Oruç tutanın cennete gireceği kapının ismi Reyyan’dır, bu kapıdan ancak ama ancak oruç tutanlar girecektir. Oruç tutanın sevap ve mükafatını da Allah Teala verecektir. Oruç ibadetinde riya ve gösteriş yoktur. Oruç tutan için iftar vaktinde sevinç olduğu gibi ahirette Rabbine kavuşunca ayrıca ve asıl sevince nail olacaktır. Oruçlunun ağız kokusu Allah Teala katında misk kokusundan daha değerli ve kıymetlidir. Rabbim tüm eda ettiğimiz oruç ibadetlerimizin eksiklik ve kusurlarını af ve mağfiret buyurarak kabul buyursun, Ramazan ayını bizlerden razı ve memnun eylesin ve bizleri daha nice mübarek gün ve gecelere ve aylara kavuşarak ibadet ederek kendi rızasına nail olanlardan ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in şefaatına nail olanlardan eylesin. Bizleri her iki cihanda mutlu, huzurlu ve bahtiyar olanlardan eylesin.   DEĞERLENDİRME VE SONUÇ On bir ayın sultanı olma özellik ve güzelliği Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’in yeryüzüne indirilmeye başlanmasıyla elde edilen bir değer ve kıymettir. Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim ayıdır, “Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden azat olunan” aydır. Ramazan ayı şifa, rahmet ve bereket ve fazilet ayıdır. Ramazan ayı, infak ayıdır, Müslümanların birbirleriyle etkileşim, bilişim ve tebrikleşme içerisinde oldukları aydır. Ramazan ayında fakirlerin haliyle ilgilenilir ve ölüm ve ölüm ötesi için tefekkür yapılır. Ramazan ayında bizler bunun farkında olarak gerektiği şekilde ve çok fazla olarak kendimizi yaradılış gayemiz olan ibadete vermekle bu ayın bereketinden, faziletinden ve rahmetinden istifade edebiliriz. Üzerimize düşen ne ise o sorumluluğu ve kulluk görevlerimizi zamanında, çokça, harfiyen ve samimiyetle ve ihlasla ve de sadakatle yerine getirme konusunda gayretimiz olmalıdır. Ramazan ayını bir okul gibi düşünerek kendimizi eğitmeli ve zararlı alışkanlıklardan uzak tutmalıyız. Ramazan Bayramı’nı hak etme azim ve gayreti içerisinde olmalıyız. Maddi ve manevi arınmanın gerçekleştiği bu mübarek ayda Rabbimize gerçekten kul olma ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’e gerçekten ümmet olma yolunda olduğumuzu ispat etme çabası içerisinde olmalıyız. Pandemi sürecinde yaşadığımız bu Ramazan ayında kurallara da uymalıyız. Rabbim bu Ramazan ayını günahlardan kurtulmaya ve İslam aleminin gafletten uyanışına vesile eylesin. Temizlik, maske, mesafe ve kapalı ortamları havalandırma ve kalabalık yerlerde fazla durmama gibi yetkililerin duyurdukları kurallara da azami şekilde uymalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle tüm okuyucularıma en kalbi ve en derin selamlarımı, saygılarımı ve muhabbetlerimi sunuyorum. Her şey gönlümüzce olsun efendim. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerimize olsun. Sağlıcakla kalın.

Mübarek Ramazan ayının ibadet hayatımıza katkıları ve düşündürdükleri

Pandemi sürecinde yaşadığımız Ramazan ayı, bizlere dünya hayatımızı en güzel bir şekilde geçirerek, kendimizi kötülüklerden ve her türlü zararlı alışkanlık ve günahlardan korunarak geçirme konusunda rehberlik etmektedir. Dünya hayatının geçici olduğunu ve ahirete yatırım yaparak yaradılış gayemiz olan ibadete ve kulluk görevlerimize daha fazla zaman ayırmamız konusunda bizlere yol gösteren Ramazan ayıdır. İslam’ın beş şartından biri olan oruç ibadetinin gerçekleştirildiği ay, Ramazan ayıdır. Nefislerin hesaba çekilerek dizginlendiği ay, Ramazan ayıdır. İslami ahlakın önemli ilkeleri arasında bulunan sabrın gerçekleştiği ay Ramazan ayıdır. Tüm İslam aleminin yoğun bir şekilde kendilerini gündüz oruca ve gece de ibadete verdikleri ay Ramazan ayıdır. Çokça Kur’an-ı Kerim’in okunarak mukabele ibadetinin gerçekleştirildiği ay, on bir ayın sultanı Ramazan ayıdır. Ramazan ayında, suç oranları gözle görülür bir şekilde düşerek, azalır. Çünkü “Ramazan ayı geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” (Buhari,’’Savm’’,5). Tüm Müslümanlar, bu ayda kendilerine çeki-düzen verirler. Yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olurlar.

Ramazan ilmihali olarak belirli kavramları değerli okuyucularım sizlere kısaca açıklayarak tanımlamak istiyorum. İmsak: Oruçlunun belirli vakitler içerisinde kendini orucu bozacak olan yemeden, içmeden ve cinsel ilişkiden uzak tutması anlamına gelen bir terim olmakla birlikte o günün orucuna başlama vaktini de ifade etmektedir. İmsak vaktiyle birlikte o günün sabah namazı vakti de girmiş olmaktadır. Sahur: Oruca hazırlık için imsak vaktinden önce kalkarak yenen yemek ve içilen suyla yapılan ibadete denilir aynı zamanda o günün orucuna da niyet edilir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) “Sahur yapınız, çünkü sahurda bereket vardır.” buyurarak sahuru teşvik etmiştir (Buhari,’’Savm’’,20). İftar: Orucu açarak son vermek ve bozmak anlamında bir terimdir. Oruç ve imsak kavramlarının karşıtı bir terim olarak kullanılır. Oruç, açılırken dua edilmesi ve acele edilmesi sünnettir, bununla birlikte ezanın okunmasını beklemek ve iftar vaktini gözetlemek önem arz eder.” Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, senin verdiğin rızıkla orucumu açtım.” (Ebu Davud,’’Savm’’,22). Rü’yet-i Hilal: Ramazan ayına girerken ve çıkarken, hilalinin gözetlenmesini ve hesaplanmasını ifade eder. Iskat: Bir hakkın veya sorumluluğun düşmesi veya düşürülmesi anlamına gelen İslam hukuku terimidir. Sabır: Orucu bozacak şeylerden nefsi ve kendini uzaklaştırmadır. Fikir: Mükellefin kendisini, oruç tutanın kendisini ihtiyaç sahibi, aç ve açlık içerisinde yaşayan kişinin haliyle empati yaparak hemhal olmasıdır. Şükür: Oruçlunun içerisinde bulunduğu duruma ve hale hamdetmesidir. Zikir: Ramazan ayını, değerlendirenlerin Allah Teala’yı her zaman ve her yerde anarak hatırlamasıdır. Fidye: Esaretten kurtulmak için, yerine getirilemeyen veya kusurlu olarak eda edilen bazı ibadetlerin telafisi gayesiyle ödenen bedele denilir. Bir fitre, bir fidyedir. Kefaret kelimesiyle birlikte aynı anlamda kullanıldığı görülür (İbn Kudame,III;495). Kefaret: Dinimizin belirli yasakların ihlali durumunda yapılması istenen mali ve bedeni ibadete denilir. Oruç kefareti, katil kefareti, hac ve umre kefareti gibi. İ’tikaf: İbadet amacıyla camide kalmak veya evde kalmak suretiyle ortaya konulan bir ibadettir. Fitre: Başımızın ve gözümüzün sadakasıdır. Ramazan ayının sonunda gücü yeten Müslümanın ödemekle yükümlü olduğu mali bir ibadettir. Mukabele: Bir başkasının Kur’an-ı Kerim’i okuyuşunu takip edip dinleme ve bu suretle Kur’an-ı Kerim’i baştan sona okuyarak bitirme ve hatmetmeye denilir. Teravih Namazı: Mübarek Ramazan ayında her gece kılınan nafile namazdır. Erkekler ve kadınlar için sünnet-i müekkededir, yirmi rekâttır, cemaatle kılınabildiği gibi evde tek başına da kılınabilir. Her iki rekâtta ara verilerek veya her dört rekâtta ara verilerek kılınabilir. Dua: İbadetin özüdür. Zekât: Nisap miktarı (80.18gr altına ve bunun değerinde) mala sahip olanların kırkta bir oranında verdikleri mali ibadettir. İslam’ın beş şartından biridir. Fitre: başımızın ve gözümüzün sadakasıdır, mali bir ibadettir.

 

RAMAZAN-I ŞERİFTE ORUÇLU OLMAK

İslam’ın beş şartından biri olan orucun sayılamayacak kadar faydası vardır, bu faydalar hem maddi ve hem de manevidir. Elbette biz Müslümanlar orucu Allah Teala, emrettiği için ve bu niyetle tutarız ve yerine getiririz. Çünkü ameller, niyetlere göre değerlendirilir. Oruç, ahlakımızı güzelleştirir, merhamet ve yardım duygularını ve hoşgörüyü geliştirir. Oruç tutmak, insanı sağlıklı yapar ve dengeli beslenmeyi öğretir. Oruç, şifa kaynağıdır. Orucun insanın bedeninde ve manevi hayatında hep olumlu etkileri olmuştur. Oruç tutan sabırlı olmayı öğrenir. Oruç tutanın kimseye zararı olmaz. Oruç tutan, kendisini, canını ve malını her türlü kötülükten korumaya çalışır. Oruç tutan kanaatkâr olur, iktisat eder ve hırstan kendini koruyarak güzel ve İslami ahlak sahibi olur. (Beyhaki,’’Zühd’’,2/88;İbn Ebi Şeybe,el-Musannef,5/331). Oruç ibadeti, Müslümanı her türlü bedeni, ruhi hastalıklardan ve zararlardan ve de aşırılıklardan koruyarak muhafaza eden bir kalkandır. Tüm yıl boyunca gelişi güzel ve adetince yiyip içen ve bu yüzden midesi, karaciğeri ve bağırsakları ve pankreası ve damarları ve de kalbi mutlaka ama mutlaka yorulan veya bozulan kimselerin oruçla kendilerini sağlıklı ve sıhhatli ve de afiyetli hissederek hastalıklardan uzaklaşmaları gayet normaldir. Az yemekle ve seyrek yemekle bir zarar gelmez. Ne kadar fazla yenirse yensin ancak ama ancak insanın kilosu artar. İnsanların genellikle ma’ruz kaldıkları beden israfı, yiyip içmeye ve cinsi arzulara karşı olduğundan sihhatleri ve güçleri yerinde olduğunda yılda bir ay Müslüman, akıl ve baliğ olanlar, yemek vakitlerini değiştirmekten ibaret oruç tutmaları farz kılınmıştır. Oruç, bedenin zekatı olarak, vücutta birikmiş zararlı madde ve unsurların atılması ve savunulması için için metabolizmaya büyük imkan sağlar. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’’Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız.” buyurduğunu unutmayalım(Taberani,Mu’cemu’l-Evsat,VIII,174).Yine Peygamber Efendimiz(S.A.V.)inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan ayını değerlendirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağını beyan etmiştir. Aynı şekilde Peygamber Efendimiz (S.A.V.) sahabe-i kiramdan Ka’b b.Ucre’ye hitaben, ’’Ey Ka’b!Namaz kişinin Müslüman oluşuna delildir. Oruç, ise sağlam bir kalkandır. Sadaka vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları silip yok eder. Ey Ka’b!Haramla beslenerek teşekkül eden et ve kemiklere ancak ateşte olmak yaraşır.’’(Tirmizi,’’Cuma’’,79)buyurur. Oruç, hazırlıksız olarak ansızın gelecek olan sıkıntılara ve felaketlere karşı dayanıklı olmayı öğretir ve kararlı olmayı kazandırır. Bu yıl ki Ramazan ayı teması şifadır. Şifa bulmak için kendimizi bu Ramazan ayında ibadete vermeliyiz. Sebeblerine sarılmalıyız. Rabbimizin Şafi isminin tecelligahı olmak için emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak durumundayız. Oruç tutanın cennete gireceği kapının ismi Reyyan’dır, bu kapıdan ancak ama ancak oruç tutanlar girecektir. Oruç tutanın sevap ve mükafatını da Allah Teala verecektir. Oruç ibadetinde riya ve gösteriş yoktur. Oruç tutan için iftar vaktinde sevinç olduğu gibi ahirette Rabbine kavuşunca ayrıca ve asıl sevince nail olacaktır. Oruçlunun ağız kokusu Allah Teala katında misk kokusundan daha değerli ve kıymetlidir. Rabbim tüm eda ettiğimiz oruç ibadetlerimizin eksiklik ve kusurlarını af ve mağfiret buyurarak kabul buyursun, Ramazan ayını bizlerden razı ve memnun eylesin ve bizleri daha nice mübarek gün ve gecelere ve aylara kavuşarak ibadet ederek kendi rızasına nail olanlardan ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in şefaatına nail olanlardan eylesin. Bizleri her iki cihanda mutlu, huzurlu ve bahtiyar olanlardan eylesin.

 

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

On bir ayın sultanı olma özellik ve güzelliği Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’in yeryüzüne indirilmeye başlanmasıyla elde edilen bir değer ve kıymettir. Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim ayıdır, “Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden azat olunan” aydır. Ramazan ayı şifa, rahmet ve bereket ve fazilet ayıdır. Ramazan ayı, infak ayıdır, Müslümanların birbirleriyle etkileşim, bilişim ve tebrikleşme içerisinde oldukları aydır. Ramazan ayında fakirlerin haliyle ilgilenilir ve ölüm ve ölüm ötesi için tefekkür yapılır. Ramazan ayında bizler bunun farkında olarak gerektiği şekilde ve çok fazla olarak kendimizi yaradılış gayemiz olan ibadete vermekle bu ayın bereketinden, faziletinden ve rahmetinden istifade edebiliriz. Üzerimize düşen ne ise o sorumluluğu ve kulluk görevlerimizi zamanında, çokça, harfiyen ve samimiyetle ve ihlasla ve de sadakatle yerine getirme konusunda gayretimiz olmalıdır. Ramazan ayını bir okul gibi düşünerek kendimizi eğitmeli ve zararlı alışkanlıklardan uzak tutmalıyız. Ramazan Bayramı’nı hak etme azim ve gayreti içerisinde olmalıyız. Maddi ve manevi arınmanın gerçekleştiği bu mübarek ayda Rabbimize gerçekten kul olma ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’e gerçekten ümmet olma yolunda olduğumuzu ispat etme çabası içerisinde olmalıyız. Pandemi sürecinde yaşadığımız bu Ramazan ayında kurallara da uymalıyız. Rabbim bu Ramazan ayını günahlardan kurtulmaya ve İslam aleminin gafletten uyanışına vesile eylesin. Temizlik, maske, mesafe ve kapalı ortamları havalandırma ve kalabalık yerlerde fazla durmama gibi yetkililerin duyurdukları kurallara da azami şekilde uymalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle tüm okuyucularıma en kalbi ve en derin selamlarımı, saygılarımı ve muhabbetlerimi sunuyorum. Her şey gönlümüzce olsun efendim. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerimize olsun. Sağlıcakla kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.