Mustafa KARAMAN Kütahya İl Müftü Yrd.
Köşe Yazarı
Mustafa KARAMAN Kütahya İl Müftü Yrd.
 

Kamu Malı: En Genel Haktır

Hak, korunması ve gözetilmesi gereken ve de ödenmesi zorunlu olan maddi ve ma’nevi imkan, menfaatler ve bedeller, görev ve sorumluluk ve de borç diye tanımlanmaktadır. Her insanın hakkı olduğu gibi sorumlulukları da vardır. Kendi hakkını insan nasıl almak için gayret gösteriyorsa, sorumluluklarını da en güzel bir şekilde yerine getirmek için gereğini yapmak durumundadır. İnsanın üzerindeki haklar, genel olarak Allah’ın hakları ve yaratılmışların (kulların) hakları olarak iki kısımdır. Allah’ın hakları O’nun varlığına ve birliğine inanmak ve O’na ortak ve benzer koşmadan emirlerini yerine getirmek ve ibadet etmek ve de yasaklarından kaçınmaktır. Yaratılmışların hakları denilince aklımıza en başta insanlar, canlı varlıklar ve cansız varlıklar ve de yaşadığımız çevrede bulunan diğer varlıkların hakları gelmektedir. Kamu hakkı, bir yönden Allah Hakk’ını, diğer yönden de Kul Hakk’ını ilgilendirir. Onun için bu hakkın gözetilmesi çok önemlidir, ihlalinde de ödemesi daha da zordur. Esas olan hiçbir hakkı ihlal etmemektir ve ihlalinde ise hemen ödenmesi ve hellalik istenmesi gerekmektedir. Rabbimizin güzel isimlerinden birisi de “el-Hak”tır. Her zaman haklının yanında olmak ve üzerimize terettüp eden tüm hakları bilerek onların gereklerini yerine getirme bilinci içerisinde hayatımızı yaşamaktır. İslam Dini, hak, adalet ve hukuk dinidir. Hak, hem sorumluluklarımızı ve hem de korunması gereken değerleri ifade etmektedir. Onun için haksızlık, zulüm ve her türlü sapkınlık ve de kötülük haramdır, caiz değildir. Toplumun tüm kesiminin üzerinde hakkının olduğu mekanlar, araçlar ve gelirler ve de doğal kaynaklar kamu malıdır ve özenle korunması gerekmektedir. Kamu malını korumadan hıyanet eden ve usulsüz kullanan kişiler ve de ucuzca çıkarlar sağlayanlar insani ve ahlaki değerlerini kaybetmektedirler. Halbuki kamu malı ve bizlere verilen her şey  emanettir ve emanete de sahip çıkmak ve gereği gibi kullanmak gerekmektedir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ümmetine konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiği rızkı elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helal olanı alın, haramdan sakının!” (İbn Mace, ”Ticaret”, 2). Gulül, İslam Hukukunda “Devlet ve kamu malına ihanet etmek ve zimmetine geçirmek, tüm mülkiyeti bütün ümmete ve millete ait olan (beytü-l malden) devlet hazinesinden veya ganimetlerden gizlice ve taksim edilmeden savaş ganimetlerinden almak” şeklinde tanımlanmaktadır. Allah Teala bu konuda şöyle buyurmaktadır:” …Kim emanete hıyanet ederse (ganimet ve kamu malından aşırırsa), kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam verilir.” (Al-i İmran, 3/161). Kamu arsalarının üzerinde sahip olduğu devlet kuruşundan izin almadan hiçbir şey ve herhangi bir işlem yapılamaz ve işgal edilemez ve de inşaat yapılamaz. Kaçak elektrik ve kaçak su kullanılamaz ve de vergi kaçırılamaz. Tüm ifade edilen hususlar kamu hakkıdır, yerine getirilmesi gerekir ve hiçbir kimse ihlal edemez, etmemelidir. Kamu malından çalıp çırpmanın vebal ve suçu yalnızca bu işi yapanların değil, bu gibi suçluları koruyup gözetenlerin üzerindedir. “Kim aşıranı gizlerse, o da ondandır.” (Ebu Davud, “Gulül” 3). Tüm herkes haklarını ve sorumluluklarını bilerek ona göre hareket etmelidir. Herkes birbirinin hakkına ve kamu hakkına saygı göstermek ve riayet etmek durumundadır. Aksi takdirde hem dünyada ve hem ahirette sorumluluğu ve cezası vardır. Tüm haklara riayet etmek ümit ve temennisiyle efendim, selamlarımı, saygılarımı ve muhabbetlerimi sunuyorum. Allah’a emanet olun. BİR AYET-İ KERİME “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir insanı öldürürse tüm insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa tüm insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” (el-Maide, 5/32). BİR HADİS-İ ŞERİF “Kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.” (Müslim, “Müsakat”, 141). BİR DUA Allah’ım! Bizleri haksızlıktan ve her türlü kötülüklerden koruyarak muhafaza buyur. Bizleri adaletin, hakkın ve hukukun yanında olanlardan eyle. Bizleri kamu haklarına riayet ederek, sorumluluklarını yerine getirenlerden eyle. Her türlü hak ihlallerinden bizleri koruyarak muhafaza buyur, hellalleşmeyi ve üzerimize düşenleri yapmayı bizlere ihsan eyle. BİR FETVA Herkese hakkını vermek gerekir. Zulüm ve adaletsizlik haramdır. Hayatımızı haklarımızı bilerek ve sorumluluklarımızı yerine getirerek yaşamalıyız. Haklarımızın ve sorumluluklarımızın sınırlı olduğunu bilerek başkasının ve kamunun hakkını gözetmeliyiz ve üzerimize düşen görevleri en güzel bir şekilde yerine getirmeliyiz.

Kamu Malı: En Genel Haktır

Hak, korunması ve gözetilmesi gereken ve de ödenmesi zorunlu olan maddi ve ma’nevi imkan, menfaatler ve bedeller, görev ve sorumluluk ve de borç diye tanımlanmaktadır. Her insanın hakkı olduğu gibi sorumlulukları da vardır. Kendi hakkını insan nasıl almak için gayret gösteriyorsa, sorumluluklarını da en güzel bir şekilde yerine getirmek için gereğini yapmak durumundadır. İnsanın üzerindeki haklar, genel olarak Allah’ın hakları ve yaratılmışların (kulların) hakları olarak iki kısımdır. Allah’ın hakları O’nun varlığına ve birliğine inanmak ve O’na ortak ve benzer koşmadan emirlerini yerine getirmek ve ibadet etmek ve de yasaklarından kaçınmaktır. Yaratılmışların hakları denilince aklımıza en başta insanlar, canlı varlıklar ve cansız varlıklar ve de yaşadığımız çevrede bulunan diğer varlıkların hakları gelmektedir. Kamu hakkı, bir yönden Allah Hakk’ını, diğer yönden de Kul Hakk’ını ilgilendirir. Onun için bu hakkın gözetilmesi çok önemlidir, ihlalinde de ödemesi daha da zordur. Esas olan hiçbir hakkı ihlal etmemektir ve ihlalinde ise hemen ödenmesi ve hellalik istenmesi gerekmektedir. Rabbimizin güzel isimlerinden birisi de “el-Hak”tır. Her zaman haklının yanında olmak ve üzerimize terettüp eden tüm hakları bilerek onların gereklerini yerine getirme bilinci içerisinde hayatımızı yaşamaktır.

İslam Dini, hak, adalet ve hukuk dinidir. Hak, hem sorumluluklarımızı ve hem de korunması gereken değerleri ifade etmektedir. Onun için haksızlık, zulüm ve her türlü sapkınlık ve de kötülük haramdır, caiz değildir.

Toplumun tüm kesiminin üzerinde hakkının olduğu mekanlar, araçlar ve gelirler ve de doğal kaynaklar kamu malıdır ve özenle korunması gerekmektedir. Kamu malını korumadan hıyanet eden ve usulsüz kullanan kişiler ve de ucuzca çıkarlar sağlayanlar insani ve ahlaki değerlerini kaybetmektedirler. Halbuki kamu malı ve bizlere verilen her şey  emanettir ve emanete de sahip çıkmak ve gereği gibi kullanmak gerekmektedir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ümmetine konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiği rızkı elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helal olanı alın, haramdan sakının!” (İbn Mace, ”Ticaret”, 2).

Gulül, İslam Hukukunda “Devlet ve kamu malına ihanet etmek ve zimmetine geçirmek, tüm mülkiyeti bütün ümmete ve millete ait olan (beytü-l malden) devlet hazinesinden veya ganimetlerden gizlice ve taksim edilmeden savaş ganimetlerinden almak” şeklinde tanımlanmaktadır.

Allah Teala bu konuda şöyle buyurmaktadır:” …Kim emanete hıyanet ederse (ganimet ve kamu malından aşırırsa), kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam verilir.” (Al-i İmran, 3/161).

Kamu arsalarının üzerinde sahip olduğu devlet kuruşundan izin almadan hiçbir şey ve herhangi bir işlem yapılamaz ve işgal edilemez ve de inşaat yapılamaz. Kaçak elektrik ve kaçak su kullanılamaz ve de vergi kaçırılamaz. Tüm ifade edilen hususlar kamu hakkıdır, yerine getirilmesi gerekir ve hiçbir kimse ihlal edemez, etmemelidir.

Kamu malından çalıp çırpmanın vebal ve suçu yalnızca bu işi yapanların değil, bu gibi suçluları koruyup gözetenlerin üzerindedir. “Kim aşıranı gizlerse, o da ondandır.” (Ebu Davud, “Gulül” 3).

Tüm herkes haklarını ve sorumluluklarını bilerek ona göre hareket etmelidir. Herkes birbirinin hakkına ve kamu hakkına saygı göstermek ve riayet etmek durumundadır. Aksi takdirde hem dünyada ve hem ahirette sorumluluğu ve cezası vardır. Tüm haklara riayet etmek ümit ve temennisiyle efendim, selamlarımı, saygılarımı ve muhabbetlerimi sunuyorum. Allah’a emanet olun.

BİR AYET-İ KERİME

“Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir insanı öldürürse tüm insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa tüm insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” (el-Maide, 5/32).

BİR HADİS-İ ŞERİF

“Kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.” (Müslim, “Müsakat”, 141).

BİR DUA

Allah’ım! Bizleri haksızlıktan ve her türlü kötülüklerden koruyarak muhafaza buyur. Bizleri adaletin, hakkın ve hukukun yanında olanlardan eyle. Bizleri kamu haklarına riayet ederek, sorumluluklarını yerine getirenlerden eyle. Her türlü hak ihlallerinden bizleri koruyarak muhafaza buyur, hellalleşmeyi ve üzerimize düşenleri yapmayı bizlere ihsan eyle.

BİR FETVA

Herkese hakkını vermek gerekir. Zulüm ve adaletsizlik haramdır. Hayatımızı haklarımızı bilerek ve sorumluluklarımızı yerine getirerek yaşamalıyız. Haklarımızın ve sorumluluklarımızın sınırlı olduğunu bilerek başkasının ve kamunun hakkını gözetmeliyiz ve üzerimize düşen görevleri en güzel bir şekilde yerine getirmeliyiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.