Mustafa KARAMAN Kütahya İl Müftü Yrd.
Köşe Yazarı
Mustafa KARAMAN Kütahya İl Müftü Yrd.
 

Her Canlı Ölümü Tadacaktır

Ölüm, ruhun bedenden ayrılmasını ifade etmektedir. Ruh, ölümsüzdür. Beden ise ölümlüdür, fanidir ve geçicidir. “Herkes ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir.” (Al-i İmran,3/185). Ölümden korkmamak gerekir, doğum nasıl gerçek ise, ölüm de öylece gerçektir. Önemli olan ölüme hazırlıklı yaşamaktır. Önce ruhlar yaratıldı ve elst bezminde Rabbimiz ruhlara “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye sordu ve “Evet sen bizim Rabbimizsin'' sözünü verenler sözlerini unutmamalıdırlar ve verdikleri söze ömürleri ve hayatları boyunca sadık kalarak yerine getirmek durumundalar. Kalu Bela'dan beri Müslümanız diyoruz işte şu ayeti kerimeler bizlere bu gerçeği ifade buyurmaktadırlar: “Rabbin Ademoğullarından-onların sırtlarından-zürriyetlerini alıp bunları kendi hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” Elbette öyle! Tanıklık ederiz” dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, “Bizim bundan haberimiz yoktu” demeyesiniz veya “Önce atalarımız Allah'a ortak koştu. Biz de nihayet onların ardından gelen bir nesiliz. Şimdi batıla saplanıp kalanların yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin!'' demeye kalkışmayasınız.” (el-A'raf, 7 /172-173). Evet beden birçok  zerreden, hücreden, molekülden ve organdan ve organizmadan oluşturularak yaratılmıştır. Farklı yapılardan oluştuğu için bozulmaya ve değişmeye elverişli yapıdadır. Ruh ise bedende konuk durumundadır. Ruhun yapısı birleşik olmayıp, basittir ve bozulmaya ve de değişmeye maruz kalmaz. Canlıların sahip oldukları ömür ve hayat sürelerine ömür; bu sürenin son bulmasına da ecel denilir. Kainatta sürekli dönüşüm, gelişim ve hareketlilik vardır. Bir yandan birçok bebek dünyaya gelirken, diğer taraftan birçok insan vefat ederek ölür. Ağaçlar, bitkiler, çiçekler ve hayvanlar kısaca her canlı doğar, büyür ve sonra da ölürler bu kaçınılmazdır ve istisnası da yoktur. Dünya bir taraftan dolarken; diğer taraftan boşalır. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de dahil olmak üzere hiçbir kimse dünyada sonsuza dek kalmaz. Her canlı organizma için de bu kural geçerlidir ve hatta tüm kainat için de bu kural vardır. “Yeryüzünde bulunan her canlı sonludur. Sadece kerem sahibi, azamet sahibi rabbinin zatı ise bakidir” (er-Rahman, 55 /26-27).   ■ÖLÜME DAİR BAZI SORULAR VE CEVAPLARI Ölüm anında nasıl davranılır? Ölmek üzere olan kişi (Sekerat halindeki), güçlük yoksa kıbleye doğru ve sağ yanı üzere yatırılır. Sırtına veya ensesine yastık konulur ve başı yükseltilir, yüzü kıbleye doğru gelecek şekilde ve ayakları kıbleye doğru uzatılır ve de sevdiği kimse tarafından kendisine kelime-i tevhit hatırlatılır ve tekrar ettirilir. (Müslim, “Cenaiz” ,1). Ölen insanın gözleri kapatılır. Zira “Ruh alınınca göz onu takip eder, bakıp kalır” (Müslim, “Cenaiz” ,7) Çenesi bağlanır, elbiseleri çıkarılır, elleri yana uzatılır ve üzerine örtü çekilerek yanında güzel koku bulundurulur. Can alınırken ölüm acı verir mi? Azrail (A.S.) ve meleklerin insanların canlarını alırken ölümün acı verip vermemesi kişinin iman sahibi olup olmamasına bağlıdır. Ölen Müslüman ise, “Melekler iyi kimseler olarak onların canlarını alırlar, “Selam size, yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete” derler.” (en-Nahl 16 /32). Ecel vakti değişir mi? Sadaka ömrü uzatır mı? Hayatımızda yaşanmış ve yaşanacak şeylerin özetle her şeyimizin, doğum ve ölüm tarihimizin yazılı olduğu kaderimizin defteri Levh-i Mahfuz'dadır. Sadaka vermekle hayırlı ve Salih amellerle ömrün geçmesi ve geçirilmesidir, yaradılış gayesi olan ibadetlerle ömrün geçirilmesi, ömrü bereketlendirmektedir. Nasıl ki kişi, az yaşasa ve çok ibadet etse, çok yaşayıp az ameli Salih işleyene göre daha hayırlı olduğu gibi. Dolayısıyla ömrü iyilik ve ibadet mecazi olarak bereketlendirir, yıl ve süre olarak arttırmaz.   ■DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Her canlının belirli ömrü vardır, bu süre içerisinde ölüm ve sonrasına yatırım yapması gerekmektedir. Kendisine Allah Teala tarafından lütfedilen ömrü en güzel bir şekilde yaşamakla sorumlu olan insanoğlu, ölümü aklından çıkarmadıkça ve sorumluluk bilinciyle yaşadıkça hem dünya ve hem de ahiret mutluluğunu elde etme hususunda çok önemli kazanımlar elde edecektir. Nasıl yaşarsak öylece öleceğimizi düşünmek ve Müslüman olarak dünyadan ahirete göçmenin önemini kavrayarak hayatımıza yön vererek ölüme hazırlıklı olmak durumundayız. Ölenle ölünmemekle beraber ölümden de ibret almak durumundayız. İnsan için doğumun da ve ölümün de bir defa yaşandığı dünyada en güzel şekilde ve yaradılışımıza uygun yaşama gerçeğini hiç ama hiç unutmamalıyız. Her şeyin en güzelini ve en hayırlısını istediğimiz gibi ölümün de en güzelini ve en hayırlısını istemeliyiz efendim. Vefat eden kardeşlerimizin iyi hallerinden bahsetmeliyiz ve fırsat buldukça, haftada bir gün kabir ziyareti yapmalıyız. Ölümü tefekkür etmek ve üzerinde düşünerek yol haritamızı çizmeliyiz. Tüm şehitlerimize ve tüm vefat eden kardeşlerimize Rabbimden rahmet diliyorum, kabirleri pur-nur olsun, cennet bahçelerinden bir bahçe olsun, ibadetleri makbul olsun ve günahları af olsun. Rabbim bizleri cennetinde buluştursun ve kavuştursun. Değerli okuyucularım! Sizleri tüm ölmüşlerimiz için bir Fatiha ve üç te İhlas suresi okumaya davet ediyorum efendim. Tüm herkese selamlarımı, saygılarımı ve muhabbetlerimi sunuyorum.   ●BİR AYET-İ KERİME ''Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz.''(el-Ankebut,29 /57). ●BİR HADİS-İ ŞERİF “Sizden biriniz ölümü temenni etmesin. Eğer kişi iyi bir insan ise hayır işleyerek sevabını arttırır. Eğer kötü bir insan ise belki tövbe edip Allah'tan af ve mağfiret diler.” (Nesai, “Cenaiz” ,1). ●BİR DUA “Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat.” (Yusuf, 12/101). ●BİR FETVA Ölümü de hayatı da yaratan Allah'tır. Mü'mine düşen acısı ne kadar taze ve büyük olursa olsun feryadı figan etmeden, isyan etmeden cennette buluşmak ümit ve temennisiyle Allah'ın emrine rıza göstermek ve sabrı cemil göstermektir.

Her Canlı Ölümü Tadacaktır

Ölüm, ruhun bedenden ayrılmasını ifade etmektedir. Ruh, ölümsüzdür. Beden ise ölümlüdür, fanidir ve geçicidir. “Herkes ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir.” (Al-i İmran,3/185). Ölümden korkmamak gerekir, doğum nasıl gerçek ise, ölüm de öylece gerçektir. Önemli olan ölüme hazırlıklı yaşamaktır. Önce ruhlar yaratıldı ve elst bezminde Rabbimiz ruhlara “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye sordu ve “Evet sen bizim Rabbimizsin'' sözünü verenler sözlerini unutmamalıdırlar ve verdikleri söze ömürleri ve hayatları boyunca sadık kalarak yerine getirmek durumundalar. Kalu Bela'dan beri Müslümanız diyoruz işte şu ayeti kerimeler bizlere bu gerçeği ifade buyurmaktadırlar: “Rabbin Ademoğullarından-onların sırtlarından-zürriyetlerini alıp bunları kendi hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” Elbette öyle! Tanıklık ederiz” dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, “Bizim bundan haberimiz yoktu” demeyesiniz veya “Önce atalarımız Allah'a ortak koştu. Biz de nihayet onların ardından gelen bir nesiliz. Şimdi batıla saplanıp kalanların yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin!'' demeye kalkışmayasınız.” (el-A'raf, 7 /172-173). Evet beden birçok  zerreden, hücreden, molekülden ve organdan ve organizmadan oluşturularak yaratılmıştır. Farklı yapılardan oluştuğu için bozulmaya ve değişmeye elverişli yapıdadır. Ruh ise bedende konuk durumundadır. Ruhun yapısı birleşik olmayıp, basittir ve bozulmaya ve de değişmeye maruz kalmaz. Canlıların sahip oldukları ömür ve hayat sürelerine ömür; bu sürenin son bulmasına da ecel denilir. Kainatta sürekli dönüşüm, gelişim ve hareketlilik vardır. Bir yandan birçok bebek dünyaya gelirken, diğer taraftan birçok insan vefat ederek ölür. Ağaçlar, bitkiler, çiçekler ve hayvanlar kısaca her canlı doğar, büyür ve sonra da ölürler bu kaçınılmazdır ve istisnası da yoktur. Dünya bir taraftan dolarken; diğer taraftan boşalır. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de dahil olmak üzere hiçbir kimse dünyada sonsuza dek kalmaz. Her canlı organizma için de bu kural geçerlidir ve hatta tüm kainat için de bu kural vardır. “Yeryüzünde bulunan her canlı sonludur. Sadece kerem sahibi, azamet sahibi rabbinin zatı ise bakidir” (er-Rahman, 55 /26-27).

 

ÖLÜME DAİR BAZI SORULAR VE CEVAPLARI
Ölüm anında nasıl davranılır? Ölmek üzere olan kişi (Sekerat halindeki), güçlük yoksa kıbleye doğru ve sağ yanı üzere yatırılır. Sırtına veya ensesine yastık konulur ve başı yükseltilir, yüzü kıbleye doğru gelecek şekilde ve ayakları kıbleye doğru uzatılır ve de sevdiği kimse tarafından kendisine kelime-i tevhit hatırlatılır ve tekrar ettirilir. (Müslim, “Cenaiz” ,1). Ölen insanın gözleri kapatılır. Zira “Ruh alınınca göz onu takip eder, bakıp kalır” (Müslim, “Cenaiz” ,7) Çenesi bağlanır, elbiseleri çıkarılır, elleri yana uzatılır ve üzerine örtü çekilerek yanında güzel koku bulundurulur.

Can alınırken ölüm acı verir mi? Azrail (A.S.) ve meleklerin insanların canlarını alırken ölümün acı verip vermemesi kişinin iman sahibi olup olmamasına bağlıdır. Ölen Müslüman ise, “Melekler iyi kimseler olarak onların canlarını alırlar, “Selam size, yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete” derler.” (en-Nahl 16 /32).

Ecel vakti değişir mi? Sadaka ömrü uzatır mı? Hayatımızda yaşanmış ve yaşanacak şeylerin özetle her şeyimizin, doğum ve ölüm tarihimizin yazılı olduğu kaderimizin defteri Levh-i Mahfuz'dadır. Sadaka vermekle hayırlı ve Salih amellerle ömrün geçmesi ve geçirilmesidir, yaradılış gayesi olan ibadetlerle ömrün geçirilmesi, ömrü bereketlendirmektedir. Nasıl ki kişi, az yaşasa ve çok ibadet etse, çok yaşayıp az ameli Salih işleyene göre daha hayırlı olduğu gibi. Dolayısıyla ömrü iyilik ve ibadet mecazi olarak bereketlendirir, yıl ve süre olarak arttırmaz.

 

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Her canlının belirli ömrü vardır, bu süre içerisinde ölüm ve sonrasına yatırım yapması gerekmektedir. Kendisine Allah Teala tarafından lütfedilen ömrü en güzel bir şekilde yaşamakla sorumlu olan insanoğlu, ölümü aklından çıkarmadıkça ve sorumluluk bilinciyle yaşadıkça hem dünya ve hem de ahiret mutluluğunu elde etme hususunda çok önemli kazanımlar elde edecektir. Nasıl yaşarsak öylece öleceğimizi düşünmek ve Müslüman olarak dünyadan ahirete göçmenin önemini kavrayarak hayatımıza yön vererek ölüme hazırlıklı olmak durumundayız. Ölenle ölünmemekle beraber ölümden de ibret almak durumundayız. İnsan için doğumun da ve ölümün de bir defa yaşandığı dünyada en güzel şekilde ve yaradılışımıza uygun yaşama gerçeğini hiç ama hiç unutmamalıyız. Her şeyin en güzelini ve en hayırlısını istediğimiz gibi ölümün de en güzelini ve en hayırlısını istemeliyiz efendim. Vefat eden kardeşlerimizin iyi hallerinden bahsetmeliyiz ve fırsat buldukça, haftada bir gün kabir ziyareti yapmalıyız. Ölümü tefekkür etmek ve üzerinde düşünerek yol haritamızı çizmeliyiz. Tüm şehitlerimize ve tüm vefat eden kardeşlerimize Rabbimden rahmet diliyorum, kabirleri pur-nur olsun, cennet bahçelerinden bir bahçe olsun, ibadetleri makbul olsun ve günahları af olsun. Rabbim bizleri cennetinde buluştursun ve kavuştursun. Değerli okuyucularım! Sizleri tüm ölmüşlerimiz için bir Fatiha ve üç te İhlas suresi okumaya davet ediyorum efendim. Tüm herkese selamlarımı, saygılarımı ve muhabbetlerimi sunuyorum.

 

BİR AYET-İ KERİME
''Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz.''(el-Ankebut,29 /57).

BİR HADİS-İ ŞERİF
“Sizden biriniz ölümü temenni etmesin. Eğer kişi iyi bir insan ise hayır işleyerek sevabını arttırır. Eğer kötü bir insan ise belki tövbe edip Allah'tan af ve mağfiret diler.” (Nesai, “Cenaiz” ,1).

BİR DUA
“Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat.” (Yusuf, 12/101).

BİR FETVA
Ölümü de hayatı da yaratan Allah'tır. Mü'mine düşen acısı ne kadar taze ve büyük olursa olsun feryadı figan etmeden, isyan etmeden cennette buluşmak ümit ve temennisiyle Allah'ın emrine rıza göstermek ve sabrı cemil göstermektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.