Esra GÜREL ŞEN
Köşe Yazarı
Esra GÜREL ŞEN
 

Korona...

Dün facebook da bir yazıyla karşılaştım. Bu yazıda, “Korona Kütahya'yı sevdi,” diyordu. Haklı olabilir çünkü Kütahya halkı çok misafirperver, yedirmeyi içirmeyi çok seven ve yardımsever bir halktır. Korona'nın da Çin'den yurdumuza gelmiş bir turist olduğunu hatırlarsak eminim ona da gereken izzet ikram gösterilmiştir.  Kütahyalı hanımlar Gezek'lere götürmüşlerdir örneğin. Hani şu haşhaşlı lokumların mercimekli tosunumların, keklerin, böreklerin ve internetten bulunan yeni tariflerle yapılmış birbirinden lezzetli ikramlıkların sunulduğu meşhur gezeklere. Oralarda tatlı sohbetlerin eşliğinde yedirilip içirilmiştir Korona. Mevlitleri de sever Kütahyalılar. Süleyman Çelebinin muhteşem naatının eşliğinde okunan Kuran ve ilahilerle sosyalleşmenin ve ruhanileşmenin şahikasıdır mevlitler. Her fırsatta bu Allah'ı anma merasimleri yapılır. Yeni ev mi aldın hemen mevlit okut, sünnet mi var mevlitsiz olmaz hele ki cenaze varsa evlerden uzak olsun ama mutla yedisi, kırkı, elli ikisi mevlitle taçlanmalı. Sonra cenazelere gitmemek hiç yakışık almaz. Ebediyete göç edenlere son vazifemiz bu. Yakınlarına da baş sağlığı dilemek lâzım.  Korona 'ya acı da olsa bunu göstermeli. Böyle zamanda sevdiklerimizin yanlarında olamayacaksak ne zaman olacağız değil mi efendim? Kütahya'nın düğünleri dillere destandır. Ben çok severim. Hele kınalar apayrı bir neşe ve zevk katar insana. Korona'ya sırmalı antik kıyafetleri giydirmeden, iğne oyalı daneleri göstermeden olur mu? Yeminle eksik kalır Kütahya turu.  Eh düğünden, kınadan önce biraz alışveriş gerekli. Eli boş gidilmez. Son zamanlarda ateş pahası olup sadece elimizi değil tüm bedenimizi yaksa da altınsız olmaz. Aşağı çarşıya gidip şöyle bir kuyumcu dükkanlarını gezmeli, şalvarlık pırıltılı kumaşlardan alıp terzilere vermeli, hazır buralara gelmişken helvacılardan helva alıp şekercilerle aktarlara da şöyle bir uğramalı. Gelinin başından saçmak için şekere, düğün yemeklerini hazmetmek için aktardan alınacak otlara ihtiyaç olacak. Şu tarihi bedestene de gitmeli Korona kardeşimizle. Görsün değil mi ne güzel değerlendirdiğimizi tarihi eserlerimizi. Hatta dönerken Belediye İş Hanına uğrayıp emsalsiz çinilerle kaplı sütuna çinileri delerek nasıl plastik saat astığımızı böylece sanatla sıradanlığı nasıl buluşturduğumuzu gösterebiliriz. Gösterince niye bu kadar güldü anlamadım ama herhalde aklına komik bir şey geldi.  Sırada Cumhuriyet caddesi var. Pardon,”Sevgi Yolu.” Büyüklerimizin isminden nedense rahatsız olup adını “Sevgi Yolu” olarak değiştirdikleri benim için sonsuza dek Cumhuriyet Caddesi olarak kalacak kadim caddemiz. Buradaki dükkanlara girilmeli mutlaka. Hatta anılarımızdaki yerinden bahsedip Zafer meydanında eski görkemli günlerine ağıt yakarak boynu bükük duran yeni uyduruk vazonun önünde; ne hale getirdiğimizi görüp vicdanımız sızlamazsa, bir fotoğraf bile çektirebiliriz Koronayla.  Vakit namazlarını sektirmeden Yeşil camide, Alo Paşa da ya da Karagöz caminde kılabiliriz. Bu arzumuza ve camilere olan mesafemize kalmış ama Cuma namazını mutlaka Ulu Cami de kılmalı. Oradaki uhrevi hava eminim ayrı bir mutluluk verecektir bize. Hisar'a çıkıp Döner Gazino 'yu Korona 'ya göstermek güzel olurdu fakat mevsim kış olduğundan soğuktur şimdi orası. Misafiri üşütüp hasta etmeyelim durduk yere. Bu gidişle yaza kadar burada gözüküyor zaten Korona. Onu da o zaman gösteririz artık. Hisar yerine pazar yerlerini gezebiliriz bak. Salı, Çarşamba, Perşembe Cuma ve Cumartesi pazarları şu anda aklıma gelenler. Başkaları da varsa bilemem artık ama pazarlara uğramak güzel olur. Her tezgâhta uzun uzun durup meyveleri, sebzeleri elimizle seçmeli Korona' ya gömü pırasasından, köy yoğurdundan ve gelincik elmasından tattırmalı. Tadı damağında kalacaktır.  Ne kadar geliştiğimizi de göstermek lazım misafire. Kütahya'da sadece Cumhuriyet caddesiyle pazarlar var sanmasın değil mi? O zaman Sera AVM' ye kadar üşenmeyip uzanıverelim hadi. Oradan fabrikalara geçeriz belki. Satış mağazalarından hatıra alır üretimin nasıl devam ettiğini anlatabiliriz. E hadi hatırları kalmasın, devlet dairelerinde akşama kadar dirsek çürüten ahbaplara da şöyle bir uğrayalım. Hem uzun zamandır ihmal ettiğimiz işlerimizi bitirir hem de bir çaylarını içeriz artık.  Bu kadar gezintiden sonra acıkan karınlarımızı Cimcik ile doyurup tatlı olarak kaymaklı ekmek kadayıfını mideye indirdik mi sen sağ ben selamet, turumuzu tamamlamış oluveririz.  Bu arada demin biri maskeden mi söz etti? Vallahi maske beni çok bunaltıyor nefesimi sıkıştırıyor. Mesafeye dikkat ediyorum elimden geldiği kadar. Büyüklerimizin ellerini öpmemek olmuyor ama. Küçüklerimizin de bir başını okşayıp sırtını sıvazlamayacak mıyız artık? Kültürümüze ters bu davranışlar, ayıp olur. Korona ile de ayrılırken sarıldık. Gözlerimin dolduğunu hissettim bizden çok memnun kaldığını biz ikrama devam ettikçe gitmeye hiç niyetinin olmadığını öğrendim. Döşeği kaba serdik besbelli. Hatta dedi ki; “Böyle Kütahya sevilmez mi gali?” Şaka bir yana, hepimizin azami dikkati gösterip şu sevimsiz ve arsız Korona'yı bir an önce def ettiğimiz sağlıklı günlerde mutlu zamanlarımızı kaygısızca yaşamayı diliyorum. Sağlık ve esenlikle kalın.

Korona...

Dün facebook da bir yazıyla karşılaştım. Bu yazıda, “Korona Kütahya'yı sevdi,” diyordu. Haklı olabilir çünkü Kütahya halkı çok misafirperver, yedirmeyi içirmeyi çok seven ve yardımsever bir halktır. Korona'nın da Çin'den yurdumuza gelmiş bir turist olduğunu hatırlarsak eminim ona da gereken izzet ikram gösterilmiştir. 

Kütahyalı hanımlar Gezek'lere götürmüşlerdir örneğin. Hani şu haşhaşlı lokumların mercimekli tosunumların, keklerin, böreklerin ve internetten bulunan yeni tariflerle yapılmış birbirinden lezzetli ikramlıkların sunulduğu meşhur gezeklere. Oralarda tatlı sohbetlerin eşliğinde yedirilip içirilmiştir Korona. Mevlitleri de sever Kütahyalılar. Süleyman Çelebinin muhteşem naatının eşliğinde okunan Kuran ve ilahilerle sosyalleşmenin ve ruhanileşmenin şahikasıdır mevlitler. Her fırsatta bu Allah'ı anma merasimleri yapılır. Yeni ev mi aldın hemen mevlit okut, sünnet mi var mevlitsiz olmaz hele ki cenaze varsa evlerden uzak olsun ama mutla yedisi, kırkı, elli ikisi mevlitle taçlanmalı. Sonra cenazelere gitmemek hiç yakışık almaz. Ebediyete göç edenlere son vazifemiz bu. Yakınlarına da baş sağlığı dilemek lâzım.  Korona 'ya acı da olsa bunu göstermeli. Böyle zamanda sevdiklerimizin yanlarında olamayacaksak ne zaman olacağız değil mi efendim?

Kütahya'nın düğünleri dillere destandır. Ben çok severim. Hele kınalar apayrı bir neşe ve zevk katar insana. Korona'ya sırmalı antik kıyafetleri giydirmeden, iğne oyalı daneleri göstermeden olur mu? Yeminle eksik kalır Kütahya turu.  Eh düğünden, kınadan önce biraz alışveriş gerekli. Eli boş gidilmez. Son zamanlarda ateş pahası olup sadece elimizi değil tüm bedenimizi yaksa da altınsız olmaz. Aşağı çarşıya gidip şöyle bir kuyumcu dükkanlarını gezmeli, şalvarlık pırıltılı kumaşlardan alıp terzilere vermeli, hazır buralara gelmişken helvacılardan helva alıp şekercilerle aktarlara da şöyle bir uğramalı. Gelinin başından saçmak için şekere, düğün yemeklerini hazmetmek için aktardan alınacak otlara ihtiyaç olacak. Şu tarihi bedestene de gitmeli Korona kardeşimizle. Görsün değil mi ne güzel değerlendirdiğimizi tarihi eserlerimizi. Hatta dönerken Belediye İş Hanına uğrayıp emsalsiz çinilerle kaplı sütuna çinileri delerek nasıl plastik saat astığımızı böylece sanatla sıradanlığı nasıl buluşturduğumuzu gösterebiliriz. Gösterince niye bu kadar güldü anlamadım ama herhalde aklına komik bir şey geldi. 

Sırada Cumhuriyet caddesi var. Pardon,”Sevgi Yolu.” Büyüklerimizin isminden nedense rahatsız olup adını “Sevgi Yolu” olarak değiştirdikleri benim için sonsuza dek Cumhuriyet Caddesi olarak kalacak kadim caddemiz. Buradaki dükkanlara girilmeli mutlaka. Hatta anılarımızdaki yerinden bahsedip Zafer meydanında eski görkemli günlerine ağıt yakarak boynu bükük duran yeni uyduruk vazonun önünde; ne hale getirdiğimizi görüp vicdanımız sızlamazsa, bir fotoğraf bile çektirebiliriz Koronayla. 

Vakit namazlarını sektirmeden Yeşil camide, Alo Paşa da ya da Karagöz caminde kılabiliriz. Bu arzumuza ve camilere olan mesafemize kalmış ama Cuma namazını mutlaka Ulu Cami de kılmalı. Oradaki uhrevi hava eminim ayrı bir mutluluk verecektir bize. Hisar'a çıkıp Döner Gazino 'yu Korona 'ya göstermek güzel olurdu fakat mevsim kış olduğundan soğuktur şimdi orası. Misafiri üşütüp hasta etmeyelim durduk yere. Bu gidişle yaza kadar burada gözüküyor zaten Korona. Onu da o zaman gösteririz artık. Hisar yerine pazar yerlerini gezebiliriz bak. Salı, Çarşamba, Perşembe Cuma ve Cumartesi pazarları şu anda aklıma gelenler. Başkaları da varsa bilemem artık ama pazarlara uğramak güzel olur. Her tezgâhta uzun uzun durup meyveleri, sebzeleri elimizle seçmeli Korona' ya gömü pırasasından, köy yoğurdundan ve gelincik elmasından tattırmalı. Tadı damağında kalacaktır. 

Ne kadar geliştiğimizi de göstermek lazım misafire. Kütahya'da sadece Cumhuriyet caddesiyle pazarlar var sanmasın değil mi? O zaman Sera AVM' ye kadar üşenmeyip uzanıverelim hadi. Oradan fabrikalara geçeriz belki. Satış mağazalarından hatıra alır üretimin nasıl devam ettiğini anlatabiliriz. E hadi hatırları kalmasın, devlet dairelerinde akşama kadar dirsek çürüten ahbaplara da şöyle bir uğrayalım. Hem uzun zamandır ihmal ettiğimiz işlerimizi bitirir hem de bir çaylarını içeriz artık. 

Bu kadar gezintiden sonra acıkan karınlarımızı Cimcik ile doyurup tatlı olarak kaymaklı ekmek kadayıfını mideye indirdik mi sen sağ ben selamet, turumuzu tamamlamış oluveririz. 

Bu arada demin biri maskeden mi söz etti? Vallahi maske beni çok bunaltıyor nefesimi sıkıştırıyor. Mesafeye dikkat ediyorum elimden geldiği kadar. Büyüklerimizin ellerini öpmemek olmuyor ama. Küçüklerimizin de bir başını okşayıp sırtını sıvazlamayacak mıyız artık? Kültürümüze ters bu davranışlar, ayıp olur. Korona ile de ayrılırken sarıldık. Gözlerimin dolduğunu hissettim bizden çok memnun kaldığını biz ikrama devam ettikçe gitmeye hiç niyetinin olmadığını öğrendim. Döşeği kaba serdik besbelli. Hatta dedi ki;

“Böyle Kütahya sevilmez mi gali?”

Şaka bir yana, hepimizin azami dikkati gösterip şu sevimsiz ve arsız Korona'yı bir an önce def ettiğimiz sağlıklı günlerde mutlu zamanlarımızı kaygısızca yaşamayı diliyorum.

Sağlık ve esenlikle kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.